30 Ocak 2012 Pazartesi

BALIK'taki DUYARLI VENÜS, TEMKİNLİ BAŞAK'ta GERİ GİDEN MARS'a KARŞI!

Şu meşhur kitabın da anlattığı üzere; Erkekler Mars'tan, Kadınlar ise Venüs'ten gelmiş gibidir. Peki gökyüzünde bu ikisi karşı karşıya gelirse ne olur? Mars'ın Nisan ortasına kadar ters hareket (retro) konumunda olduğunu daha önce yazmıştım. Yani erkeksi olarak tanımladığımız bütün faaliyetlerde bir durgunluk, etrafımızdaki herkesin girişkenlik seviyesinde bir azalma ve genel olarak libidolarda (bunu cinsel iştah gibi kısıtlı bir anlamda değil yaşama şevki anlamında ele almak gerekir) bir düşüklük olması beklenir. Oysa Balık'taki Venüs tüm güzelliği, ışıltısı ve cazibesi ile göklerde parlamakta ve sevgi görüp, sevgi vermeyi beklemektedir...

Ocak bitip Şubat'a girerken Mars ile Venüs zıt konuma geldiği için, çiftler arasındaki duygusal ve cinsel gerilim birkaç günlüğüne tavan yapar. 

Öpüşerek herşey geçer! Yeter ki, sizi durduran Mars'ı değil, ''Sev Kardeşim'' diyen Venüs'ü dinleyin... Ayrıca her insanın kendi içindeki duygusal ve fiziksel aşk eğilimi de artar ama arayışlar uygun olmayan hedeflere yönlenebilir! Venüs güldür güldür akan bir nehir kıvamında çoşmak isterken, Mars'ın atak değil tutuk olması, ne istediğinize karar verememek ve herşeyi karşıdan beklemek eğilimi doğurabilir... 

Ne istediğinizi bilmiyorsanız durun! Her zaman, birşeyler yapmak yapmamaktan daha iyi değildir... Aklınıza gelen çılgın hareketleri bir tat gibi düşünün ve ağzınızın içinde bir yudum şarabı gezdirir gibi, yapmak istediğiniz şeyi zihninizde gezdirin... Kalan tat tam istediğiniz gibi değilse, adım atmayı bir sonraki güne ertelemekten asla zarar gelmez. Bütün yemişlerin böğürtlenlerle birlikte olgunlaştığını zannedenler, üzümler hakkında - hele de şarap hakkında - hiç birşey bilmiyor demektir... (Son Cümle Paracelsus'tan)

27 Ocak 2012 Cuma

MERKÜR KOVA'ya GEÇİYOR - Ya da Artık Sorunu Tanımlayan Zihniyetten Çözümü Üreten Zihniyete Geçiyoruz!

Einstein demiş ki; ''Sorunu Üreten Zihniyetle, Çözümü Bulamazsınız!'' Başka bir deyişle, eğer sadece sorunu dillendirirseniz, derdinizin adını koymuş olursunuz. Fakat baktığınız yeri değiştirmedikçe ve o sorunun parçası olan konularla ilgili duruşunuzu değiştirmeye açık olmadıkça bir çözüm üretemezsiniz. Ben değişmeyeyim, düşüncelerim, beklentilerim değişmesin... En iyisi dünya değişsin ki, ben de mutlu ve sorunsuz olayım diyerek bir yere varamayız. Değişimi istiyorsak, değişim geçirmeye hazır olmalıyız.

İşte Merkür 27 ocak itibariyle - karamsara yakın - gerçekçi ancak sabit fikirli Oğlak'ı terkedip, yenilikçi ve devrimci Kova'ya geçerken, bize bu şansı verecek... Mızmızlanmak yerine, denemeye cesaret edemediğimiz yöntemlere kafa yormaya başlayacağız. 28 Ocak'ta zihinsel arayışın temsilcisi Merkür, sürprizler gezegeni Uranüs ile yumuşak bir açıya girince, bu yenilikçi çözümler üretme eğilimimiz, tek kelimeyle tavan yapacak! Ardından 29 Ocak'ta Jüpiter ile alacağı görünüm, düşüncelerimizi ifade etmek ve hayata geçirmek konusundaki cesaretimizi destekleyecek.

Kısacası, eğer bir süredir bütün yaptığınız ''ne olacak bu gidişin sonu'' diye düşünmek ise, bilin ki artık sorunun parçası olan zihniyeti atıp, çözüm getiren zihniyete geçme zamanı geldi... Şubat'ın son haftasına kadar hayatınızda yaratmak istediğiniz değişimleri önce kendinize bakışınızda yapın. Değişmeyi göze alın! Çıkmazlarınızdan başka kaybedeceğiniz hiç birşey olmadığını hayretle göreceksiniz

24 Ocak 2012 Salı

AY DÜĞÜMLERİ ya da KUYRUĞUNUN PEŞİNDE GEZEN EJDERHA...

Astroloji, yaşamı ruhun uzun yolculuğunda bir kesit olarak kabul eder. Dünya, ruhumuzun bir senaryoda kendine düşen payı oynayıp, payına düşen dersleri almak için ziyaret ettiği bir eğitim alanıdır. Bu nedenle doğum haritalarımız statik şablonlar değildir. Yaşamamız gereken kişisel dönüşüme dair çok önemli ipuçları içeren yol haritalarıdır. Ruhumuzun yolculuğunda ileri gidebilmek, sürekli kendini yineleyen döngüler içinde kaybolmamak için, hangi dersler üzerinde çalışmamız, hangi önkabulleri aşmamız gerektiği, bu haritada yazılıdır!

Güneş, Ay, Venüs, Mars gibi gezegenler, kişiliğimizin yüzeydeki bileşenlerini ortaya koyarlarken, daha ağır ve uzun etkili olan Jüpiter, Satürn, Pluto, Chiron, Neptün gibi gezegenler, üzerinde daha az bilgi ve kontrol sahibi olduğumuz derin katmanlar hakkında bilgi verirler. Bir kişinin haritasını aile ilişkilerinin kendisi üzerindeki etkisini, ebeveynlerinden aldığı genetik ve zihinsel mirası çözümlemek için dahi kullanabiliriz.
Ancak, ‘’Bu kişinin hayat okulunda alması gereken temel dersler hangileridir?’’ ve ‘’Bu kişi hayat okulundan mezun olmak için hangi ön kabullerden kurtulmak zorundadır?’’ diye sorulsa, ilk bakacağımız gösterge AY DÜĞÜMLERİ olacaktır…
Güney Ay Düğümü’nün girdiği burç ve yerleştiği ev, bir kişinin yaşamla başetmek için kullandığı ancak artık terketmesi gereken kalıpları tarifler. Bu kalıplar, psikolojinin ‘’bilinçaltımıza yerleşmiş olan ön kabuller’’ olarak tariflediği konulardır. Kuzey Ay Düğümü’nün girdiği burç ve yerleştiği ev ise, yolda karşımıza çıkacak yeni dersleri - ileri gitmek için aşması gereken tepecikleri – bir türlü elimizi atmaya cesaret edemediğimiz ama gittikçe önümüze yığılan hesapları, yutulması gereken acı ilaçları – tarifler. Elbette, Ay Düğümleri’nin haritadaki diğer bileşenler ve hassas noktalarla ilişkisine de bakılmalıdır.
Birbirlerine 180 derece açıyla duran Ay Düğümleri ‘’Ejderhanın Kuyruğu ve Başı’’ olarak da tanımlanırlar. Her insanın içinde güçlü, yaratıcı ve şefkatli ejderha vardır. Sonuçta, baş – Kuzey Düğümü - nereye çekerse, kuyruk oraya gidecektir! Ama, minik bir köpek yavrusu gibi kuyruğunu – Güney Düğümü - kovalayıp duran bir ejderha, ne kadar ejderhadır?

23 Ocak 2012 Pazartesi

ŞİMDİ DE MARS MI GERİ GİDİYOR…?

Bütün gezegenler geri gider. Ama astrologlar bunu konu edene kadar kimse farketmez! Bir gezegenin geri gitmesi, hayat rutinimizde elbette bazı değişiklikler meydana getirir. Ama bunların da gereksiz ve zararlı olduğu düşünülmemelidir. Evrenin formülünde zarar yoktur. Sadece ayar vardır!

Mars geri gidince ne olur? Mars doğası itibariyle atak ve savaşçıdır. Başlatmayı ve hızla bitirmeyi sever. Ayrıntılara değil sonuca odaklı bir enerji taşır. O yüzden de hoyrat ve bazen de yıkıcıdır. İnsanı hayatta kalmaya ve kendini tehlikelerden korumaya ya da engelleyici durumların içinden çıkmaya zorlayan yaşam enerjisi de, Mars’tan gelir. Başka bir deyişle, formülümüzdeki bütün bileşenler gibi Mars da ‘’azı karar, çoğu zarar’’ veren bir enerjidir. Sevgimizi, temkinimizi, mantığımızı, hayalgücümüzü olduğu gibi, öfkemizi ve mücadeleci yanımızı da eğitmemiz gerekir. Formülümüzün kölesi değil, efendisi olmak, dizginleri baskın özelliklerimizin eline vermemek, bizim daha dengeli bir yaşam sürmemizi sağlar. 

İşte Mars da 23 Şubat itibariyle yaklaşık 3 ay süren bu geri gitme sürecine girdiğinde yaşanacak olan, aslında Mars enerjisinin farklı bir boyutu ile yüzleşmemiz için bir fırsattır. İnsanların enerjilerinde genel bir düşüş, almış başını giden süreçlerde bir durulma olacaktır. Çoğu kez, hayatımızdaki bazı işleri otomatiğe bağlayarak yaparız. Aklımızı bir hedefe taktığımızda körcesine ona doğru yürürüz. Bir insana kızdığımızda, bunun anlamlı olup olmadığını sorgulamak ihtiyacı duymayız. Tabiri caizse, bize ‘’bu gazı’’ veren Mars’tır. Ama bu aralar evren gaz değil fren pedalına basacaktır! 

İşlerimizi yapma şeklimizi, başarılı olma taktiklerimizi, insanlara kendimizi kabul ettirme tarzımızı - yani kendimizi - sorgulamamıza yol açacak olan şeyler, önce bize aksaklık ve engel olarak görünecektir. Ama hiçbir çocuk, - ya da hiçbir ego - sınır konulmadan büyüyemez! Mars’ın geri gitmesi, normal kabul ettiğimiz akışta bir yavaşlama meydana getireceği için, ‘’Neden?’’ ve ‘’ Nasıl?’’ sorularını bir kez daha sormamıza ve ''yola devam'' etmek için yeni yöntemler bulmamıza vesile olacaktır. 

Transit Mars’ın haritanızda geçtiği evler, yaşamınızda mercek altına almak ve yeniden değerlendirmek zorunda kalacağınız alanları belirleyecektir. Örneğin Mars ikinci evinizde geri gidiyorsa kaynaklarınızı kullanma biçiminizi, üçüncü evde geri gidiyorsa iletişim biçiminizi, beşinci evde başlamayı düşündüğünüz projeleri ve aşk maceralarınızı, yedinci evde iş ve hayat ortaklıklarınızı, dokuzuncu evde entelektüel yaklaşımlarınızı ve yolculuklarınızı, onuncu evde toplumsal rolünüzü ve iş hayatınızın akışını, gözden geçirme ve bunlara ilişkin tutumuzunu yeniden düzenleme ihtiyacı duyarsınız. Bırakın öyle olsun! Sonuçta, verilen her çaba ve yaşanan her deneyim, bize bir şey katacaktır.

22 Ocak 2012 Pazar

ŞEFKATLİ EJDERHA'nın YILI BAŞLIYOR...

23 Ocak 2012 itibariyle Çin Astrolojisine göre ''Su Ejderhası'' yılına giriyoruz. Aynı gün, Kova'daki Yeni Ay, Güneşle kavuşuyor. Şefkatli ve yaratıcı bir enerji devresine girdiğimizi rahatlıkla söyleyebiliriz...

''Ejderha'' doğu felsefesinde, Yaratıcı Güç'ün simgesidir. 5 rakamı ile özdeşleştirilir. 5. Ev, Batı Astrolojisi'nde de yeni ve yaratıcı başlangıçların, bebeklerin, saf yaşam enerjisinin, umut ve atılımların temsilcisidir. Ateş tabiatlı ve hiddeti korkutucu olan Ejderha'nın, Su elementi ağır basan bir niteliğe bürünmesi, bilgelik, şefkat ve koruyuculuk özelliklerinin ön plana çıkmasını beraberinde getirecektir. Başka bir deyişle, Ejderha bir Samuray Savaşçısı ise, Su Ejderhası olgun, ağırbaşlı bir üstatdır.

2012 yılının, yeni başlangıçlara gebe olan, beklenmedik frısatların yolumuza çıkacağı ve Yaratan'ın yol gösterciliği ile korunacağımız bir yıl olacağı görülmektedir.
Kova'daki Yeni Ay ile birlikte başlaması, ''İnsani Değerler'' temasının altını çizmektedir.
Bu yıl, her ne işe başlarsanız öncelikle bunu yapmanın size nasıl bir kazanç getireceğini değil, yaptığınızdan etkilenecek kişilerin nasıl bir fayda göreceğini hesaba katarak başlayın! Bu sene koşulsuz ve yargısız sevenin yüceleceği, gönülden verenin hesapsız rızk sahibi olacağı, iyiniyet ve gayretin meyvelerinin sabır ve inançla olgunlaşıp sofraya konacağı bir senedir.

Ejderha'nın bilgeliği ve gücü sizinle olsun...

20 Ocak 2012 Cuma

GÜNEŞ KOVA BURCUNA GİRİYOR...


KOVA Modern Astroloji'de Uranüs, Klasik Astroloji'de Satürn gezegenin enerji alanında olduğu düşünülen bir burçtur. Satürn'den beslenen diğer burç olan Oğlak gibi Kova'lar da Evrensel Öğretmen rolünü oynamak için dünyaya gelmişlerdir. Ancak, Kova ''Sıradışı Bir Öğretmen''dir... Oğlaklar gibi sınırlar koyarak değil, sınırlarınızı kaldırmaya teşvik ederek öğretirler!

Bu burcun insanları, Kova'nın Modern Astroloji'deki yöneticisi Uranüs gibi elektrik akımı kıvamında çalışan bir akla ve sürprizlerle dolu bir kişiliğe sahiptirler. Burçlar aleminin en geveze entellektüelleri Kova'lardan çıkar! Daima bilinmeyenin peşinde oldukları için, gönül ilişkilerinde biraz kaçanı kovalamayı, hayat içinde de imkansız işlere gönül koymayı pek severler...

Çevreleri geniş ve birbirinden oldukça değişik insanlarla doludur. Arkadaşlıkları keyiflidir ancak onlardan yapış yapış duygusallıklar beklemeyin! Dertlerinize de, mutluluklarınıza da mantık ve bilgi çerçevesinde yaklaşırlar, aynı frekansı yakalayamıyorsanız da sıkılıp biraz mesafe almak isterler. Gerçekten ilgilenmedikleri ve düşünce dizgeleri içinde anlamlandıramadıkları konularla ilgileniyormuş gibi görünmeleri imkansızdır. Zevkleri ve merakları birçok alana dağılabilir. Ama yaşamları ilginç bir biçimde çerçevelidir. Sosyal kelebek olmayı pek sevmezler...

Aslan'ın doğal yöneticisi olan Güneş, tam zıddında yer alan burç olan Kova'da pek de rahat değildir. Dolayısıyla, Kova insanları da bu dünyada pek rahat etmez ve etraflarına da pek rahat vermezler. Akılları hep, gündelik olmayana, henüz söylenmeyene, daha yapılamayana takılıdır. Bu nedenle, teknoloji ve bilim çok ilgilerini çeker.

Eğitim hayatında, parlamaya yatkındırlar. Bilim adamı, mühendis, araştırmacı-gazeteci, öğretmen - özellikle üniversite profesörü - gibi meslek alanlarında pek çok Kova'ya rastlarsınız... Televizyon ve film endüstrisinde de yeteneklerine yer bulurlar. Ancak, proje ekibinin ve teknik ekibin içinde olmaıyı, ekranın önünde olmaya tercih edebilirler... 

Sıkı Projecidirler! Onlara yapmak istediğiniz birşeyden bahsedin... Eğer ilgisini çektiyse, birkaç gün içinde önünüze çok ilginç önerilerle gelmeleri mümkündür. Biraz ukala ve duyarsız görünmelerine rağmen, gayet insancıldırlar. Sadece kişilerden ziyade kavramlar, vıcık vıcık ilişkilerden ziyade toplumsal faaliyetler ilgilerini çeker.

Güzel ya da yakışıklı olmaktan çok, kendilerine has bir cazibeye sahip insanlardır. Elbette yükselen burç ve fiziği etkileyen evlere düşen gezegenler, bu ifadeye çok farklı boyutlar katabilir. Yine de, onları asla klasik bir kadın veya erkek kalıbına oturtamayacağınızı, kolay kolay avucunuzda tutamayacağınızı, çünki duygu ve bedenden ziyade zihin boyutunda gezindiklerini farkedersiniz.

Kendi grupları olan Hava insanları ve Su insanlarıyla daha kolay bağdaşırlar. Zira bu gruptaki burçların enerjileri akışkandır. Su insanlarının gizemli olmaları da onlara cazip gelir. Çözümlemekte zorlandıkları herşeye bağlanırlar. Ama bağlandıklarını düşündükleri herşeye de mesafe almaya çalışırlar. Sanki anlayacakların anlayıp gitmek ister gibi bir halleri vardır! Bu da Su Grubu insanlarını zaman içinde çok rahatsız edebilir...

Toprak grubu ile çok çatışırlar! Çünki toprağın katılığı ve ayaklarını yere basmak isteyen tabiatı Kova'ya ters gelir... Yine de birbirlerinin yetenek ve bilgilerine saygılarını kaybetmezlerse, garip bir biçimde etkin ikililer oluşturabilirler.

Ateş grubu insanları ile ortak iş yapmaktan ve aşk yaşamaktan çok keyif alabilirler ama ego çatışmaları ve düşünce merkezlerinin çok farklı olması iletişimlerini zedeleyebilir. Kova evrensel sorunlara, gündelik olmayan çözümler getirmeye çalışan bir burçtur. Hayata fanusun dışından bakmaya çalışır. Ateş burçları ise, hayatın tam merkezinde olmayı ve insan odaklı kalmayı severler. Akılla değil, cazibe ve karizma ile ilerlemeye yatkındırlar. Kovalar bu tavrı kolaycı ve sıradan bulabilirler. En ideali Kovanın yaptığı projeyi Ateş grubundan birilerinin satmasıdır. Zira Kova yaptığı şeyin faydasını sıradan bir dille anlatmayı beceremez. Yapılanın mükemmelliğini anlatmaya çalışır. Bu yaklaşım birçok kişide, ''iyi birşeye benziyor ama benim ne işime yarayacağını anlamadım'' duygusunu uyandırabilir...

Cinsellik konusunda çok erken uyanışa geçmeyebilirler. Ama birkez tenin hazlarını keşfettiklerinde tutucu olacakları söylenemez!

İyi ki doğdunuz KOVA'lar! Siz olmasanız hayat çok sıradan olurdu...

18 Ocak 2012 Çarşamba

NEDEN BAHSEDER Kİ BU ASTROLOJİ...?

Bizler – daha doğrusu evrende var olan herşey – bir enerji dalgasından ibaretiz. Bu kuantum fiziği ile kanıtlanmış olan bilimsel bir gerçek. Mikrodalga seviyesinde yayın yapan bu enerji terkiplerinin herbiri etrafındaki diğer enerjilerle iletişim ve alışveriş halinde. Bir küçücük bitkinin bile etrafa yaydığı bir titreşim ve ortama kattığı bir etki, ya da odaya giren bir insanın birden değiştiriverdiği bir atmosferden söz ederken, aynı enerji sistemini – güneş sistemini – paylaştığımız gezegenlerin bu kuralın dışında kalmaları mümkün değil!
İnsanın bir terkibi var. Bir DNA’sı, ve Yaratan'ın üflediği bir ruhu var. Bu terkip, dünyadaki ilk nefesini aldığı anda maruz kaldığı gezegen etkileri ile tetikleniyor.

Doğum anındaki gezegen etkileri ile açığa çıkan o terkibi bir ana şablon gibi düşünün. Gökyüzünde belli bir rota ve zamanlamayı izleyerek yol alan gezegenler, bu ana şablon üzerine etki göndermeye devam ediyorlar. Dolayısıyla, aslında doğduğumuz an, bizim oyun araçlarımızı ve oynayacağımız oyunun seyrini belirlemiş oluyor. Yine de şunu asla ihmal etmemekte fayda var! İnsanın Yaratan tarafından verilmiş olan özgür iradesi nedeniyle elindeki araçları nasıl kullanacağı ve maruz kaldığı etkileri nasıl değerlendireceği tamamen kendisine ait bir tercih. Yani kaderin uzun ince yolunu evren çiziyor ama, bu yolda nasıl yürüyeceğini ve yolu tamamlarken hangi kapıdan çıkacağını belirleyen yine insan.
Bu bağlamda astroloji, bize her insanın veya bir an içinde meydana gelen ve kendince bir enerji terkibi kazanan her olayın sahip olduğu potansiyelleri ve karşılaşacağı olası geçitleri tarifliyor.

ASTROLOJİ İLE HANGİ SORULARI CEVAPLAYABİLİRİZ…?

Astroloji bir matematik sistemidir. Bir fonksiyonun zaman içindeki değişimini çıkartır. Dolayısıyla sihirli bir dünya değil, verilere dayalı bir analiz sistemidir. Yıllar içinde birçok astrolog farklı teknikler geliştirerek, bu analiz aracını daha yetkin hale getirmeye katkıda bulunmuştur.

Astroloji danışmanı, kullanabildiği teknikler ve sahip olduğu idrak çerçevesinde, incelediği kişinin enerji terkibini, yani temel şablonu tarifleyebilir. Buna doğum anındaki gökyüzü bileşenleri kullanılarak ‘’Natal’’ astrolojik portrenin çıkartılması diyoruz.
Aynı şekilde, bir olayın, bir karşılaşmanın, bir sorunun da taşıdığı enerji ve sahip olduğu potansiyelleri incelemek mümkün. Buna da ‘’Horary’’ çalışması diyoruz.
İki insan yani iki enerji birleştiğinde ortaya yepyeni bir enerji ve potansiyeller çıkıyor. Kişiler-arası ilişkilerin karakteristiğini, ilişkinin izleyebileceği rotayı ve her iki insan üzerindeki etkilerini incelemek için de, astrolojiden yararlanabiliyoruz. Bunun için de ‘’Composite ve Synastry’’ haritaları kullanılıyor.
Gelecekten tam olarak haber vermek imkansızdır! Onun tam bilgisi Yaratan'ın uhdesindedir. Ancak, astrolojik teknikler kullanarak, olasılıkları ortaya koyabiliyor, yolda karşınıza çıkabilecek engel ve kolaylaştırıcılar hakkında uyarıcı olabiliyoruz ve sizin terkibinizden hareketle vereceğiniz tepkileri daha iyi yönetmeniz için, öneriler sunabiliyoruz. Bunun için de ‘’Transit, Progress ve Solar Return’’ tekniklerini kullanıyoruz.