30 Nisan 2012 Pazartesi

''BENİMLE OYNAR MISIN'' günü

Aslan'daki ''cesur'' Ay'ın, Koç'taki ''sabırsız'' Merkür'le, Terazi'deki ''ince düşünceli'' Satürn'ün, İkizler'deki ''civelek'' Venüs'le üçgen açılar yaptığı, tatlı bir gün bu... Üstelik Başak'taki Mars ve Koç'taki Merkür arasında karşılıklı ağırlama var.

Bugün, nasıl dile getireceğinizi bilemediğiniz duygu ve düşüncelerinizi aktarmak için ve ne zamandır aklınızdan geçen TEKLİF'leri yapmak için çok uygun bir gün.

Bugünü, iş görüşmeleri, anlaşmalar, romantiğe dönmesini istediğiniz yakınlaşmalar için kullanın :)
E hadi ama durmayın!

Hayatımda dinlediğim en güzel ''TEKLİF'' şarkısını ekledim bu yazıya....
Ortaçgil Usta'dan ''Benimle Oynar mısın''



27 Nisan 2012 Cuma

VENÜS - SATÜRN ÜÇGENİ ... Arzunun Dirayetle Buluştuğu Yer

Aslında hepimiz kendimiz için neyin uygun olduğunu biliriz...
Hepimiz biliriz hangi durumda neyi yapmanın yakışık aldığını
Tutamadığımız sözler uykumuzu böler - en fazla da kendimize verdiklerimiz!
Daha az sigara içmek,
Daha çok meyve daha az tatlı yemek,
Daha az dedikodu yapmak,
Boynumuzdan aşağısıyla olduğu kadar yukarısıyla da ilgilenen insanlarla çıkmak,
Hayalkırıklıklarımızı alışverişe çıkarak bastırmak yerine, onlarla yüzleşmek,
Büyüyen borçları ödemek için küçük de olsa bir adım atmak,
Bize ağır gelen yalanları, gerçeklerle temizlemek,
YANİ; öz-yıkım içeren davranışlarımızdan uzaklaşmak, kendimize ve başkalarına karşı açık, dürüst, tutarlı ve sorumluluk sahibi olmak isteriz.

25 Nisan 2012 Çarşamba

MERKÜR PLUTO KARESİ - Köşeye Sıkışan Kedi

Evrenin öğretmek - ya da bilgelerin dediği gibi ''hatırlatmak'' için - eşsiz yolları vardır. Gökteki gezegenler ve yıldızlar, kendi hikayemizin içinde kaybolmamayı ve onu ''okumayı'' öğrenmemiz için bize durmaksızın uyarıcı sinyaller gönderirler.

Bu gün, yaratıcı enerjinin en katışıksız halini taşıyan Koç'un ilk dekanı (ilk 10 derece) içinde birleşen Merkür ve Uranüs, müthiş bir farkındalık patlaması yaratmaya kadir. Üstelik bu bileşke, Retro Pluto'dan kare açı alıyor. Kare açılar zorlayıcıdır. İnsanı, düşünmeye fırsat bulamadan tepki vermek zorunda bırakırlar.

Öte yandan aynı Merkür-Uranüs bileşkesi, Kuzey ve Güney Ay Düğümleri ile ılımlı açılar içinde. Yani yola daha donanımlı devam etmemizi sağlayacak bir senaryonun orta yerinde bulacağız yine kendimizi!

Peki bunun kedilerle ne alakası var? Köşeye sıkışan bir kedi, karşısındaki ne kadar güçlü bir rakip olursa olsun atağa kalkar ve kendini özgür kılmaya çalışır. İşte bilincimiz de, karşılaşacağı Plütoniyen  bir meydan okuma altında şık bir atakla, kendini özgür kılacak.

Görünürde ne yaşarsak yaşayalım, özünde bu bir fırsat... İçimizdeki varolduğunu bilmediğimiz özellikleri ortaya çıkartmak, kendimizi keşfetmek için bir fırsat! Hem Kimbilir.. belki de CATWOMAN'ızdır :)))

İyi sıçramalar!

24 Nisan 2012 Salı

Ay Güney Düğümü - Juno Kuzey Düğümü ile Kavuşum Halindeyse...

Yeni Ay Boğa'da tadını keyfini alıp, civelek ve hınzır İkizlere girdi... Ama bugün kafayı Güney Ay Düğümü'ne çarptı! Tam karşıda da, ne zamandır Juno ile birleşik olan Kuzey Ay Düğümü var...
Üstelik pek nadir olan ve kısa süren bir durum söz konusu; genelde geri giden ve  pek az ileri dönen Ay Düğümleri bugün ''durağan''.

Yani zamanda asılı kaldığımız bir zaman geçireceğiz bugün... Ne anlamı olacağına birazdan geleceğim. Ama önce;

Epeydir pek üşümüş, pek ıslanmış olan duygularımız yeni yeni çoşma halinde... Üstelik Ay'ın hemen önünde baştan çıkarıcı Venüs'ün daveti var. Sözün özü; FLÖRTÖZ sözcüğü, ruh iklimimizi tanımlamak için hiç bu kadar uygun olmamıştı. Teoman'ın dediği gibi, bu aralar genetik açıdan en esmer olanlarımızın bile ruhu sarışın :)

Peki AY'ın kafayı zamanda asılı kalmış Güney Ay Düğümüne donklamasında ne hikmet ola? Elbette, geçmişten almış olmamız gereken derslere bir nazire... Ne yaşadık gönül muhabbetlerimizde bugüne kadar? Ne verdik, neyi vermekten kaçtık? Ne umduk, ne bulduk? Kimin gölgesini ışık sanıp, onun ömrüne ışık kendimize gölge olduk? Kimin ışığını çaldık ama yine de aydınlatamadık gönlümüüzn karanlığını? Biz duygularımızla bir bütün olmaktan, yüreğimizin götürdüğü yere gitmekten ne anladık?

Ya Juno ile birleşmiş olan Kuzey AY Düğümü'nün hikayesi... Juno ''eşlik eder.'' Ruhumuzun elbisesi, gönlümüzün eşi, bizim birilerini bütünlemek, birilerine yol arkadaşı olmaktan anladığımız herşey, Juno ile   temsil edilir. Juno'nun, Kuzey Düğümü yani ruhumuzun yöneldiği ufuk ile bir olması, bize ilişkilerle ne öğrendiğimiz ve kendimizle ilişkimizde nereye varmak istediğimiz hakkında ipuçları verir.

YANİ; flörtöz flörtöz ortalarda gezinmeye pek hevesliyiz ama, her gönülü son durak, her bedeni sıcak yatak, her ruhu eş-ruh sanmadan önce, ''ilişkilerimizde ne yaşadık, ne öğrendik, şimdi hayata geçirmemiz gereken prensipler ne?'' sorularını sormamız için durdu zaman...

Gönlünüzle sohbetiniz, verimli olsun...

Biraz sıradışı bir seçim yapacağım şarkı olarak. Çünki sözlerini çok severim.

''Ömrümce hep adım adım
Her yerde seni aradım
Ben kalbimden başka yerde
İnan seni bulamadım''

Nesrin Sipahi'den gelsin


http://www.youtube.com/watch?v=VowRnFyNRBw

PLUTO FACIES ile kavuşum halinde... Kurban Törenleri Başlasın!

Çok tüyler ürpertici bir başlık attım dimi!
Oysa korkulacak değil, sevinilecek bir dönemden bahsediyorum...

Önce terminolojik bilgi vereyim biraz;
Batı Astrolojisi Ay, Venüs, Mars, Pluto gibi bizim Güneş Sistemimiz içinde olan gezegenleri dikkate alan bir analiz sistemidir. Bildiğiniz gibi onlar da tıpkı dünya gibi Güneşin etrafından dönerler...
Ancak farkındaysanız bir de burçlar vardır!
Burçlar, samanyolunun altında otururken hayranlıkla izlediğimiz ve ''Nasıl oluyor da bunların içinde Terazi, Büyük Ayı filan gibi şekiller görüyorlar?'' diye merak ettiğimiz yıdız kümeleridir. Yeri gelmişken söylemeden geçmeyeyim;  bir erkeğin, en azından bir iki takım yıldızı bakar bakmaz seçmeyi öğrenmesi ve böyle bir fırsat çıktığında kolunu omzuna doladığı kız arkadaşına ''Bak şimdi şu sağdaki büyük ışıltılı yıldızı görüyormusun? İşte o...'' diye lafa girmesi son derece şık olur ;)

İşte burç da dediğimiz bu yıldız kümelerinin her biri belli sabit yıldızlardan oluşur.

FACIES Yay takım yıldızına dahildir. Yay takımyıldızı, yayını germiş ve okunu fırlatmaya hazırlanan yani nişan almış vaziyette duran kanatlı bir centaur (yarı at - yarı insan) şeklinde tasvir edilmiştir. FACIES ise centaurun hedefe dikili bakışlarıdır!

Eski astrologlar, bu sabit yıldıza pek iyi gözle bakmamış ve kaza bela habercisi olarak görmüşlerdir. Yıldız haritasını, 12 burca değil de, ayın güneş etrafındaki dönüşünün 28 gün olmasından hareketle, 28 evreye bölen ve her bir evreye farklı bir ''menzil'' ismi veren Arap astrologları ise, bu yıldızın da bulunduğu menzile ''Sad-al-Dabih - Kurban Kesenlerin En Şanslısı'' adını vermişlerdir. Mistik Astroloji'nin piri olan İbn-i Arabi'ye göre bu ''kıymetli olanın'' farkedilmesi ya da ortaya çıkması anlamına gelen bir evredir.

Kurban etmek, enerjinin temizlenmesi, olumluya dönmesi için yapılan bir fedakarlıktır. Yani bir vazgeçiş içerir ve gözden çıkarılan karşısında çok daha hayırlı bir kazanç elde etmeye işaret eder.

Hatırlarsanız Pluto Retro'su yazısında ''bizi bir yere götürmeyen hırslar, olumsuz alışkanlıklar, kazanç gibi görünen ama ardına düştüğümüzde kendimizi kaybetmemize neden olan hedefleri tanımlamak ve bunlardan vazgeçme şansını elde etmek'' için faydalı olacağını ifade etmiştim. Kurban Kesenlerin En Şanslısı ile ne kadar iyi uydu dimi!

Peki Pluto'nun 2012 başında oluşan retro ile tekrar tetiklenen ve 2015 yılına kadar etkisi devam edecek olan FACIES kavuşumu, bu süreçte nasıl bir rol oynayacak?

Centaur'un hedefe dikili bakışları sayesinde, kurban vermemiz gereken şeyin ne olduğunu anlayacağız... Feda edeceğimiz, sırtımızı döneceğimiz, önemsemeyi bırakacağımız, anlamsızlığını anlayacağımız bu ''şey'' bizim kendi potansiyelimizi gerçekleştirmek için önümüzde duran en büyük engellerden biri olacak.

Hedefi iyi seçmeniz dileğiyle...

James Blunt'dan Same Mistake (Aynı Hata) bu yazıya eşlik etmez mi eder :)



http://www.youtube.com/watch?v=OA-SAHEES9U



21 Nisan 2012 Cumartesi

BOĞA'da Yeni Ay ve TOPRAK ÜÇGENİ... ''Kendi Baharımızı Yaşama Zamanı''

Uzunca bir süredir ana temalarımız;

- Hayatımızdaki ''uymayan parçaları'' farketmek
- Değişim, düzeltme, yeniden değerlendirme gerektiren alanları tanımlamak
- Yaşadığımız iç çatışma, çekince ve korkularla yüzleşmek
- Beklentilerimiz ile hayatın akışı arasındaki farkı kabul etmek
olmuştu...

Bu süreç kimsenin çok hoşuna gitmedi! Çünki insan tembeldir... Birçoğumuzun en korktuğu şey, ''hayatı değiştiremeyeceğini'' ve ''değişmesini istediği şeyler için kendisini - tutumunu, tercihini, önceliğini - değiştirmesi gerektiğini'' kabul etmektir.
Uzunca bir ''farkındalık geliştirme'' sürecinin ardından, şimdi ihtiyacımız olan değişiklik ve başlangıçları yapmak için enerji alacağımız bir kapıdan geçiyoruz!

Boğa'nın 1. derecesinde gerçekleşecek ve Güneşle kavuşacak olan Yeni Ay, çok taze bir başlangıç ve yeniden yapılanma enerjisi içeriyor. Başak'ın 3. derecesindeki Mars ve Oğlak'ın 9. derecesindeki Retro Pluto ile de üçgen yaptığı için, bu enerji hem dengeli hem de güçlü bir biçimde giriyor yaşantımıza.

Hatırlarsanız, Oğlak'taki Retro Pluto'nun ''bedeller ve kazançlar arasında bir değerlendirme yapmak'' ve ''vazgeçmek'' hakkında olduğunu daha önce yazmıştım. Bir çoğumuz ''her seçişin bir vazgeçiş'' olduğunu yani her alternatifin kendince bedelleri olduğunu farkettiğimiz günler yaşadık.

Mars'ın retrodan çıkması cesaret ve enerjimizi geri kazanmamıza yardımcı oldu. Başak'taki Mars'ın düzeltici ve düzenleyici enerjisini hayata geçirmeye hazırız!

Ve bugün Boğa'daki Yeni Ay ve Güneş kavuşumu ise, bize yaratıcı değişiklikler yapmak için umut ve şans verecek. Boğa'nın yöneticisi olan Venüs'ün İkizlerde ilerlemesi, bizi daha dinamik ve değişime açık hale getirecek.

Kısacası, KENDİ BAHARINIZI YAŞAMA ZAMANI geldi çattı!

Yeni AY'la birlikte oluşan değişim enerjisinin, BURÇ ve Yükselen Burçlara göre etkileri:

KOÇ ve Yükselen KOÇ: Değer verdiğimiz şeyler, bizim çaba gösterdiğimiz alanları, ödediğimiz bedelleri ve elde ettiğimiz sonuçları belirler. Bulunduğunuz konumun değeri ve anlamı hakkında kuşkuya düştüğünüz zaman, önce talepleriniz ve öncelikleriniz sonra da kaynaklarınızı kullanma biçiminiz değişir. KOÇ halkı olarak, bir süredir ''Başka Türlü Birşey''in derdindesiniz... Elde ettiğiniz toplumsal statü, işyerindeki konumunuz, sağladığınız repütasyon size tatminkar ya da anlamlı gelmiyor. Belki seyirciye oynamaktan yorulduğunuzu, belki de size verilen yetkilerin getirdiği sorumluluk ve bedellerden hoşnut olmadığınızı farkettiniz. O zaman değer algınızı yeniden değerlendirmeye hazır olun! Şimdi yeni ayın enerjisiyle, ''Neredeyim? Ne İstiyorum?'' sorusunu ta derininizde hissedeceksiniz.  Ardından da, ''neye emek vermem, hangi alışkanlıklarımdan vazgeçmem, neye alışmam, hangi koşulları oluşturmam lazım?'' sorularını sormaya geçeceksiniz... Bir Uyarı: Özdeğerinizle örtüşmeyen kazançlar, bir süre sonra size ağır gelmeye ve türlü kayıplar getirmeye başlar. Özdeğerinizi hissetmenizi sağlayan çabalar ise sizi yormaz ve hayata daha sıkı bağlar!

BOĞA ve Yükselen BOĞA: Ne zamandır hedeflerinizi sorguluyordunuz. Seçtiğiniz yollardaki  engeller gözünüze batıyor, hem kendinize hem de yaptıklarınıza inancınız giderek azalıyordu... Belki yön ve anlam duygunuzu kaybettiniz, belki önünüze koyduğunuz ideallerin boyunuzu aştığından korkmaya başladınız.  Ama şimdi yeni bir yön tayini yapmanın ve temiz bir adım atmanın zamanı geldi. Efil efil bir rüzgar giriyor pencelerinizden. Bırakın essin, savursun! Siz de esin rüzgarla... Son derece doğurgan, bereketli ve dengeli bir enerjiyle kutsanmış durumdasınız. Zaman, durmak değil, harekete geçmek zamanı. Alışkanlıklarınızı, garantici hallerinizi bir kenara bırakın. Daha önce denemediğiniz şeyleri denemeye, riskli olsa kaçınılmaz hale gelen adımları atmaya çekinmeyin. Hımmm... asıl sorunumuz etrafta danışacak ya da çatışacak birinin olmaması değil mi? Ama bu kez yandaş aramak ya da muhalefette kalmak, başkasını suçlamak ve sorumlu tutmak şansınız yok. Tasarlamak ve harekete geçmek görevini doğrudan size verdiler. Buyurun Sayın Boğa, sahne sizin! Bir Uyarı: Bazen geriye baktığımızda yangın, ileriye baktığımızda ise uçurum görürüz. Oysa, iki yakayı birleştiren köprü, yaptığımız işe iman etmektir. Yol biz adım attığımızda ayağımızın altında belirecektir!

İKİZLER ve Yükselen İKİZLER: Yeni Ay İkizler'e meydan okuyor. Bitmesi gereken herşeyi bitirmek, değişmesi gereken herşeyi değiştirmek, size ayakbağı olan ya da işlevini yitirmiş olan korku ve çekincelerinizden sıyrılmak sizin için farz oldu! Bastırmaya çalıştığınız, kaçtığınız, sallantıda bıraktığınız, ihmal ettiğiniz herşey şu birkaç gün içinde ağaçtan düşen olgun meyvalar gibi elinize bırakılacak. Ve siz ''AİDİYET'' duygunuzu elden geçireceksiniz. Ait olmak bizi hem mutlu eder, hem de korkutur. Güven duymak ister ama güvence vermekten kaçarız. Yine de yarım bırakılmış olan sorumluluklar hep bizi takip eder. İKİZLER burcunun, gezgin gönüllü üyeleri! Bu aralar, ailenizle, evinizle, güvenlik alanınızla ve hayatınızın merkezinde tuttuğunuz insanlarla ilgili gelişmeler yaşayacak, kararlar alacak ve adımlar atacaksınız. Siz kendinizi değiştirmek yerine konumunu ve sorumluluklarını değiştirmeyi terchi eden birsiniz. Ama şimdi nereye ait olduğunuza, kime bağlı olduğunuza, nereye kök salacağınıza ve hangi kaynaktan besleneceğinize karar vereceksiniz. Belki ev alacak ya da evleneceksiniz. Belki geleceğe bırakacağınız maddi veya manevi bir mirasın temelini atacak ve kalıcı bir sorumluluk üstleneceksiniz. Belki de, çoktan koparmanız gereken ama güvenlik arayışı nedeniyle koruduğunuz bağları kesecek, ait olduğunuz yere yani özünüze döneceksiniz. Bu değişimleri kendi içinizde yapmaya cesaret ettiğinizde ise, sizin için yepyeni bir hayat başlayacak. Bir uyarı: Başkasına güvenin de, özgüvenin de bittiği yerde, öze-güven yola devam eder.

YENGEÇ ve Yükselen YENGEÇ: Son dönemde en büyük sorunları yakın ilişkilerinizde, hayat ve iş ortaklıklarınızda yaşadınız. Uzlaşmak ile çatışmak, bağları güçlendirmek ile büsbütün kopartmak arasında gidip geldiniz. Sonunda, karşısınızdakini değiştiremeyeceğinizi, sadece bakış açınızı ve kararınızı değiştirebileceğinizi farkettiniz! Ben ve öteki arasında kaldığınızda, diğerinin arzusuna boyun eğmek veya karşı çıkmak için iki nedenimiz vardır; kararımızı etkileyen nedenlerin biri beklenti ve çıkarlarımız, diğeri ise adalet duygumuzdur. Beklentiler karşılansa ve çıkarlarımıza göre sonuçlar oluşsa dahi, eğer iki taraf için de adalet sağlanmamışsa, denge yine bozulur. Boyun eydiğimiz uzlaşmalar eğer içimize sinmiyorsa, aslında uzlaşmamış sadece çatışmayı bastırmış oluruz. Bu durumda, tepki vermeden önce yapmamız gereken şey, bakış açımızı gözden geçirmek ve karar vermektir. İşte Yengeç'in geldiği aşama budur. Ardından arzularını söylemek, tepkilerini göstermek, ya da özür dilemek ve karşılıklı verilen sözlere sadık kalmak Yengeç için daha kolay olacaktır. Bir Uyarı: Kendinize dürüst olursanız, başkasına dürüst olmak sorun oluşturmaz.

ASLAN ve Yükselen ASLAN: Aslanlar son dönemde yaptıkları şeylerin, benimsedikleri rutinlerin, harcadıkların emeklerin ''ne işe yaradığı'' konusunda ciddi sorgulamalar geçirdiler. Birçok Aslan'ın işyerinden ayrılmaya ya da çalışmıyorsa işe girmeye niyetlenmiş olmaları, yanlarında çalışan insanlar veya ekip arkadaşları ile anlaşmazlık yaşamış olmaları mümkündür. Ayrıca, ruh ve beden sağlıklarının    yaşama alışkanlıklarından nasıl etkilendiğini de gözden geçirmiş olabilirler. Şimdi ise yüklenen sorumluluklara karşın verilen yetkileri, verdikleri emeğe karşın gösterilen saygıyı değerlendirecek ve aldıkları sosyal ve toplumsal rollerde bazı değişiklikler yapmak isteyeceklerdir. Otorite ile ilişkileri kadar kendi otoritelerini kullanma biçimleri de, bu dönemde masaya yatırılacaktır. Bu güne dek iş hayatları ve sosyal statüleri ile ilgili yaptıkları tercihlerin getiri ve götürülerini değerlendirme zamanı gelmiştir. Bu değerlendirmeyi yaptıktan sonra, önceliklerini değiştirebilir ve maddi ve manevi anlamda tercih ettikleri kazancı sağlayacak işleri tercih edebilirler. Bir Uyarı: Fedakarlık Kapasitesi ve Doyum Arzusu arasındaki dengeyi bulmak için kişinin önce sağlıklı bir Özdeğer algısı olmalıdır.

BAŞAK ve Yükselen BAŞAK: Başaklar son dönemde,  ''Enerjim çok düşük. Verimsizim. Yaptıklarım bana heyecan vermiyor. Arzu duyduğum şeyleri de, yapacak cesaretim ve halim yok'' gibi cümleleri sıkça sarfettiler.Yaşamın içinden anlam duygusu çıkınca, yaratıcı çoşku biter ve enerjimiz düşer. Başak'ın da başına gelen budur. Başak daima ''anlamlı'' bir iş yaptığını ve yüksek bir amacın yerine getirilmesi için kendisine ihtiyaç olduğunu bilmek ister! Fakat özgüven eksikliği yaşadığı zaman, yararlı olma arzusu vazgeçilmez olma tutkusuna dönüşür! Bu yüzden kapasitelerinin çok altında kalan ama rahatça hükmettikleri işleri seçebilir, ya da bir işle ilgili bütün kontrolü kendi ellerinde toplayıp, herkesin onlara muhtaç olduğundan, yerlerini kaybetmeyeceklerinden emin olmaya çalışabilirler. Aşkta dahi, ''vazgeçilmez'' olduklarına dair güvence almaya ihtiyaç duyarlar. Bu nedenle de kendilerine bağımlı olan insanlara yönelebilirler. Girdiği bu kısır döngüler, üretici olmasına engel oldukça Başak bunalır ve enerjisi gitgide düşer. İşte son dönemde depresyondan kurtulamayan birçok Başak'ın girdiği çıkmaz budur! Üstelik bize menfaat yüzünden onay verenler, menfaatleri bittiğinde bizi ıskartaya çıkartırlar... Başak'taki Mars'ın retro konumundan çıkmasıyla birlikte, Güneş Burcu ve Yükselen Burcu BAŞAK olanlar, kendilerini yeni adımlar atmaya daha hazır hissetmeye başlamışlardır. Yeniay'la birlikte de, ancak inanç ve ideallerine hizmet eden, gelişme sağladıklarını gün be gün hissetmelerini sağlayan işler yaptıklarında, özgüvenlerini kazanacaklarını farkedeceklerdir.  Aşk'ta ise bağımlılık ilişkilerinden kurtularak maneviyata odaklanmak eğilimi göstermeleri mümkündür. Bir Uyarı: Değerli olduğumuzu en fazla hissettiğimiz durumlar, benlik duygusundan kurtulacak kadar gönülden verebildiğimiz ve Yaratan'ın rızasını kazanmaya odaklandığımız anlardır.

TERAZİ ve Yükselen TERAZİ: Teraziler geçtiğimiz dönemde, evleri, aileleri, özel yaşam alanları, evlilikleri ve genetik kökenleri ile ilgili sorgulamalar yaşadılar. Birçoğunun ev tamiratı, bozuk ya da istenilen randımanı vermeyen eşya ve ev donanımları ile uğraşmış olmaları, ev almak - satmak, yeni bir eve geçmek, aile  ortamlarında aksayan konuları, ebeveynleri ve diğer aile üyeleri ile ilişkilerini gözden geçirmek, ailelerinden devraldıkları özellik ve alışkanlıklarla yüzleşmek gibi süreçlerden geçmiş olmaları mümkündür.  Hatta bir süre hastalık yüzünden eve kapalı kalmış dahi olabilirler. Bu aralar ise kapsamlı bir değişim dalgası - isteseler de istemeseler de - onları etkisine alacaktır! Yani hiçbir şey olmasa, alt komşunuzun ne zamandır kabarmış olan banyo tavanı şakır şakır akmaya başlar ve siz banyonuzun - aslında sorunlu olduğunu pekala bildiğiniz - bütün tesisatını elden geçirmek zorunda kalırsınız. Ancak, Terazi artık bu değişimi göğüslemeye, sığınağından çıkıp hayata karışmaya ve hatta başlatmaya istekli ve hazır olacaktır. Terazi evinde, özel alanında, güvenlik bölgesinde uyumu ve huzuru yakalamak için tozları halının altına süpürmeye, eski albümleri sandık diplerine, kırık dökük eşyaları tavanarasına, sevimsiz anıları ise zihninin gerilerine hatta bilinçaltına tıkıştırmaya pek yatkındır. Ancak güvenlik görmezden gelerek değil, riski tanımlayıp pozisyon alarak  sağlanacak bir şeydir. Yeni Ay'la birlikte Terazi geçmişle yüzleşmeye, gelecekte de tekrar edebilecek sorunlar ya da huzurunu kaçırabilecek belirsizlikleri ortaya dökmeye, gereken değişiklikleri, çözümsüzlük yaşamadan yapmaya açık hale gelecektir. Bir Uyarı: Başetmek İçin Önce Sorunun Varlığını Kabul Etmek Gerekir.


AKREP ve Yükselen AKREP: Kendinizi yanlış anlaşılmış, hiç anlaşılmamış, sevgisiz, yalnız, iletişim damarları ve hareket alanları tıkanmış gibi mi hissediyorsunuz? Öyleyse, paylaşım ve uzlaşma anlayışınızı gözden geçirmek zorundasınız. Ataletinizden, çekimserliğinizden ve suskunluğunuzdan sıyrılma zamanı geldi! İlk adımı, ilk cümleyi, ilk öneriyi başkasına bırakıp, kendinizi pozisyonlamaya çalıştınız da ne oldu? Nice fırsatlar kaçtı, nice kalpler kırıldı, nice yanlış anlaşmalar küçük bir özürle çözülecekken sarpa sardı... Hayat ve iş ortaklarınızla ilişkilerinize çeki düzen vermek bu aralar ana temanız olacak. Kimleri hayatınızda tutmak istiyorsanız, onlarla diyalogunuzu iyileştirmek, kimleri hayatınızdan çıkartmak ya da uzak tutmak istiyorsanız bu niyetinizi açıkça ortaya koymak ve belirsizlikten kurtulmak için çaba göstereceksiniz. Bu aralar yapacağınız görüşmeler ve kuracağınız bağlantılar, size yepyeni fırsatlar ve kararlar getirecek. Bazı kontratlarınızın içeriğini yenileyecek, bazılarıyla yeni uzlaşma, kaynaşma, barışma fırsatları yaratacaksınız. Bu aralar, iletişimlerinizi geciktirmeyin. İlişki kurduğunuz insanlara görünmek istediğiniz gibi değil, olduğunuz gibi görünün. Beklentileriniz ve önerileriniz konusunda açık ve samimi olun. Ve ortak kararlara saygı gösterin. Bir Uyarı: Uzlaşmak ne zayıf bulduğunuz kişiyi esir almak, ne de tutamayacağınız kadar ağır sözler vermektir. Uzlaşmak, kaldıramayacağınız bir kaybı önlemek için, kaldırabileceğiniz bir fedakarlığı göze almaktır.

YAY ve Yükselen YAY: Haydi itiraf edin geçtiğimiz dönemde harcamalarınızın ucu kaçtı! Üstelik beklediğiniz ödemeleri almak, ya da verdiğiniz teklifleri sonuçlandırmak konusunda sorunlar yaşadınız. Kaynaklarınız ile ihtiyaçlarınız, yapmak istedikleriniz ile koşullarınız, önem verdikleriniz ile elinizde tutabilecekleriniz arasındaki makas iyice açıldı! Belki inatçı bir rekabet içine girdiniz ya da üzerinize yepyeni bir iş aldınız ve sandığınız kadar hazırlıklı, iddia ettiğiniz kadar kusursuz ve becerikli olmadığınızı farkettiniz... Yeni Ay'la birlikte, toplumsal konumunuzda ve duruşunuzda değişim yapma şansını yakalayacaksınız. Yeni bir  işe girmeniz gerekiyorsa, terfi almak istiyorsanız, repütasyonunuzu tazelemek, sorumluluk ve yetkilerinizin kapsamını güncellemek, kendinizi kanıtlamak, insanların gözündeki yerinizi ya da taahhütlerinizi değiştirmek istiyorsanız, işte size harika bir fırsat! Birilerinin kanadının altından çıkıp kendi kanatlarınızla uçmak istiyorsanız, evlenmek veya boşanmak gibi bir statü değişikliği yapacaksanız, onurunuzu kurtarmak veya isminizi temize çıkartmak niyetindeyseniz, bundan iyi bir zaman olamaz. Ancak, bu değişiklikler hem kaynaklarınızda, hem de rutininizde ve alışkanlıklarınızda değişikliğe yol açacak. Belki biraz daha alçakgönüllü olmak, biraz daha kendinizden vermek, yüksek beklentilerinizi törpülemek, rahatınızdan, uykunuzdan fedakarlık etmek, yani elde etmek istediğiniz şeyin koşullarına rıza göstermek durumunda kalacaksınız. Bir Uyarı: Dünyanın dengesi alış-veriş üzerine kuruludur. Bir yandaki eksiği kapatmak için, öte yandaki fazlalık ve aşırılıkları gidermek gerekir.

OĞLAK ve Yükselen OĞLAK: Oğlaklar için yolculuk zamanı... Bu sene bahar size gelmeyecek, siz bahar olacaksınız... Ne zamandır resmen kişilik bunalımında olduğunuzu söylememe gerek yok. Zaten sürekli olarak ''Ben ben gibi değilim. Bana birşeyler oluyor. Kendimi çok baskı altında hissediyorum. Ben böyle kim olduğumu, ne istediğimi bilmeden yaşamazdım.'' gibi cümleler kurduğunuz bir zamandan geçtiniz. Aslında siz, ne istediğini bilen ve bunu almadan geri çekilmeyen, pes etmeyi sevmeyen birisiniz. Ancak dış koşullardaki değişimler ya da bazı hastalıklar gibi ''yönetemediğiniz'' nedenlerle hayattan geri çekilmek zorunda kaldınız. Hatta belki de bu süreçte, ezberlerinizi bozan bir sürü şey yaşadınız. Böylece ''bildiğinizden şaşmamaktan'' ya da kendinizi ''herşeye kadir'' zannetmekten bir fayda görmediğinizi farkettiniz. Anladınız ki, ''beni ben yapan şeyler'' dediklerinizin bir çoğu aslında ilüzyondan ibaret. Yeni Ay'la birlikte kim olduğunuzu keşfetmek için kendinize bir şans verin. Farkettiklerinizin zannettiklerinizden, öğrendiklerinizin bildiklerinizden daha ilginç olduğunu göreceksiniz... İte kaka büyük adamı oynamayı bırakıp, içinizdeki çocuğu büyütmek çok eğlenceli olacak! Aşkla yapmak diye bir kavram girecek hayatınıza... Yine de, ürettiğimiz şeylere sahip olmadığımızı, sadece onların varlığına vesile olduğumuzu anlayacak ve yaptığınız şeylere ''benim'' diyerek tırnaklarınızı geçirdiğiniz zaman onların ruhunu yok ettiğinizi farkedeceksiniz. Bir Uyarı: Anlamlı olan zirveye varmak değil yolu yürümektir.

KOVA ve Yükselen KOVA: Geçmiş başınıza dert oldu ne zamandır değil mi? Eski hesaplar, kapanmamış davalar, eski tanıdıklar, eskimiş ama değiştirilmemiş algılar, yargılar, korkular, hatta anılar! Siz ileri gitmek istedikçe sizi geri çeken birşeyler var. O zaman kaçmayın. Durun, dönün ve bakın! Belki de sandığınızdan daha farklı bir manzara göreceksiniz. Geçmişe bakışınızı düzeltmeden, geleceği göremezsiniz. Sizin bu aralar ihtiyacınız olan şey, ÖZÜNÜZE DÖNMEK. Biraz içinizde yaşayın bu aralar... Köklerinizi hissedin. Ailenizde görmüş, yaşamış olduğunuz olayları, bilincinizi ve bilinçaltınızı şekillendiren deneyimleri gözden geçirin. Ama eskiden baktığınız gibi değil, yeni bir gözle, tarafsız bir yerden bakın onlara! Köklerimizden kalan miraslar bize bazen borç, bazen yük, bazen de kaynak olurlar... Ailenizden, geçmişinizden, köklerinizden size kalan miras ne? Enerjinizi yenilemek, atıl ve erken havlu atmış halinizden silkinmek için, nereden besleneceksiniz? Mirasınızı, geçmişin gölgesinden çıkmak için nasıl kullanacaksınız? Bir Uyarı: Muhtaç Olduğunuz Kudret Sadece Damarınızda Akan Kanda Mevcuttur.

BALIK ve Yükselen BALIK: Bu aralar sizi zora sokanlar kararlarınız, ya da kararsızlıklarınız oldu... Ufukta bazı fırsatlar var varolmasına... Ama bunların içinden hangilerinin seçilmeye değer, hangilerinin klasman dışı olduğuna bir türlü karar veremiyorsunuz. İnsanlardan uzak kaldığınızı, çevrenizin daraldığını, sizi besleyen ilişkiler kuramadığınızı düşünüyor, aktif yaşamın içinden giderek uzaklaştığınızı farkediyor, aşktaki ve işteki kısmetsizliğinizi de buna bağlıyorsunuz. Peki bunun sorumlusu kim? Hareket alanınızı, iletişim odağınızı daraltan ya da verimsiz ilişkilere saplanmanıza neden olan da yine tercihleriniz ve kararlarınız değil mi? Ya siz, bütün önceliğinizi ''belirli'' insanlara verirken, size ihtiyacı olabilecek kişileri gözardı etmiş, kendine odaklı ve bencil görünmüş olabilirmisiniz? Yeni Ay'la birlikte, yakın çevrenize karşı tutumunuzu elden geçirecek, iletişim açısından daha  aktif ve genel anlamda daha hareketli olmak fırsatını bulacaksınız.Bazı ilişkilere ayırdığınız vakti ve enerjiyi kısıp, size yeni fırsatlar getirecek, akıcı, verimli ve mesafesi daha özenle ayarlanmış ilişkilere odaklanmak isteyeceksiniz. İnsan almak için vermemelidir. Ya da ilişkilerine ben bu işe bu kadar emek verdim, şimdi vazgeçemem diye devam etmemelidir. O zaman yakınlık değil bağımlılık,ilişkileri kurar ve kendimizi asla tam anlamıyla tatmin olmuş hissedemeyiz. Bir Uyarı: Binmek istediğiniz trenlere doğru koşun, çünki onlar sizi beklemez. Üstünüze doğru gelen trenlerden ise kaçın, çünki onlar sizi ezmemek için durmaz.











20 Nisan 2012 Cuma

GÜNEŞ BOĞA'da...Boğa'nın Özellikleri ve Hayat Dersleri


Toprak burçlarının en tensel ve duygusal üyesi olan ama yine de ayaklarını toprağa sıkı sıkı basan Boğa, Venüs’lü bir anne ile dünyalı bir babadan doğmuş gibidir.

Uzun bir kıştan sonra, bütün ağaçların yeniden can bulduğu Nisan-Mayıs döneminde dünyaya gelen Boğa’lar,  tıpkı bir yandan köklerini toprağa sıkı sıkı geçirmeye ve damarlarına yürüyen hayat suyunun kaynağına inmeye çalışan, bir yandan da asıl zenginlikleri olan meyvelerin sözünü verircesine pıtrak pıtrak çiçek açan bu ağaçlara benzerler. 
Boğa’nın dişi yani – duyarlı, verimli, edilgen – bir tabiatı vardır. Edilgen tanımının, birçok kişide olumsuz çağrışımlar oluşturduğunu bildiğim için açıklayayım; ‘’edilgen’’ sözcüğü ile, başlatan değil olanı sürdüren, yapan değil kullanan, atılan değil fırsat kollayan, yani etkiyi doğuran değil, kendisine yansıyan/yansıyacak etkileri dikkate alarak davranan bir tavırdan bahsedilmektedir.

Toprak grubunun diğer üyelerinden Oğlak kadar azla yetinmeye meraklı değildirler. Ama ellerinde olanı özenle kullanır ve yokluğa düşmemek için önlem almayı severler. Oğlak gibi uzuuun menzilli hedefleri olmasa da, kafalarına taktıkları herşeyi elde etmek için uzun uzun uğraşırlar. Oğlaklar gibi inatçılıkları ile başkalarını da yönetmeye kalkmazlar ama onlarla geçinmek isteyen herkes, pes etmek ve uyum sağlamak zorunda olduğunu bir biçimde fark eder. Başak gibi titiz olmasalar bile kesinlikle düzenlidirler! Ayrıca Başak kadar kuralcı olmasalar da normlarına sadık kalmak isterler. Detayda kaybolmazlar ama bütünlüğü bozan detayları da asla gözden kaçırmaz ve ihmal edlmesinden hoşlanmazlar.

Boğa ‘’Sabit’’ bir burçtur. Yani asıl meselesi ‘’kaynaklarını iyi kullanmak’’tır. Değişimle değil, kök salmakla ilgilenir.

Maddi ve manevi değerlerimizi, gelirlerimizi, kaynaklarımızı sağladığımız yerleri ve onları kullanma biçimimizi belirleyen 2. Evin doğal sahibi olduğu için, Boğa’nın ana temaları üretmek, büyütmek, korumak ve sürekliliğini sağlamaktır. Değerlerine, mallarına, sevdikleri insan ve nesnelere, amaçlarına, kararlarına, düşüncelerine, anılarına – yani kendilerinden bildikleri herşeye - sıkı sıkıya sahip çıkarlar. Boğa’ların - haritalarındaki diğer etkiler altında gelişmiş bazı uçuk kaçık yanları olsa da – temelde güven arayan ve alışkanlıklarına bağlı insanlar olduklarını zamanla farkedersiniz.

Yönetici gezegeni Venüs’ten gelen ‘’güzel ve değerli şeylere düşkün olma’’ özelliği, beş duyusuna hitap eden herşeyi tatma ve mümkünse onlara sahip olma arzusunu doğurur. Kıymet vermediği, gönlünü çelmeyen hiçbir şeyi almaz ve elinde tutmaz. Sahip olduklarından da kolay kolay vazgeçmez. Seçimlerinde, Terazi  gibi zarif detaylar ve entelektüel incelikler boyutuna takılmak yerine, güzel ve değerli görünen şeylerin amaçlarına uygunluğunu ve kalıcı olup olmadıklarını – yani gerçek değerini - anlamaya çalışır. Hiçbir şeye hak ettiğinden daha fazla zaman, ilgi ve para aktarmak istemez. Buradan yüzeysel veya incelikten yoksun oldukları anlamını çıkartmayın! Aslan’a taş çıkartacak kadar pahalı zevkleri ve doğal bir estetik duyarlılıkları vardır. Ancak havai, geçici, kısa ömürlü değil, klasik, kalıcı ve durdukça değeri artan şeylerle ilgilenirler. Antika koleksiyoncuları, emlak zenginleri, altın, hisse ve döviz piyasalarının en becerikli spekülatörleri, başarılı çiftçiler ve doğal tarım öncüleri arasında birçok Boğa olması, bir tesadüf değildir.

Haz-ehli insanlardır! Yemeyi içmeyi, sevişip koklaşmayı, kulaklarını okşayan müzikler dinlemeyi, gönüllerini ve gözlerini okşayan insanlarla birlikte olmayı, tenlerine hoş gelen kumaşlardan yapılmış giysiler kullanmayı, bulundukları her yeri zevk unsurları ile donatmayı, hatta bazen – Güneş’in olumsuz etkiler aldığı durumlarda  - abartmayı pek severler.

Sakin, sade, doğal bir güzellik sergilerler. Giyimlerine dikkat eder ve genellikle kendi tarzlarını belirlemeyi tercih ederler.  Aksesuar ve parfüm konusunda çok hassastırlar. Cazibeleri uçucu değil, derin ve kalıcıdır. Genç ve güzel kalmak için çaba gösterir, estetik ameliyet geçirmektense bakımlı olmayı arzu ederler.

Boğa’ların ağır kanlılığı, uykuculuğu ve rahata düşkünlüğü dillere destandır! Ama harekete geçtikleri zaman da, suları usul usul kabaran bir nehrin birden çoşması ve etrafındaki topraklara taşması gibi engellenemez bir güç gösterisi sergilerler.

Boğa tam olarak entelektüel bir burç sayılmaz. Hayal etmekten ziyade, hayalleri hayata geçirmek için kaynak bulmakla ilgilenir. SÖZ’e kıymet verir! O yüzden hem düşünerek konuşur, hem de sözünü tutmaya gayret eder. Elbette sözünün arkasında durmayan insanlara pek paye vermez.

İlişkilerine sahip çıkar. Kardeşleri, arkadaşları, yakın çevresi ile kurduğu ilişkilerin sürekliliği onun için önemlidir. Kolay kolay kimseden vazgeçmez.

Maneviyatı gelişkindir. Ancak inançları, ayakları yere basan ve uygulanabilir nitelikler gösterir. Bazen, fanatik ve katı bir din anlayışı olabilir. Ölüm düşüncesini sevmeseler de, ölümü bilgece kucaklayabilir ve bir yolculuk gibi görebilirler.

Gücünü ve ışığını köklerinden – ailesinden, yaşadığı topraktan, genetik özelliklerinden, temel değerlerinden – aldığını bilir ve bunlara söz ya da el uzatılmasından hiç haz etmez.  Dünya üzerindeki varlığını ise, ancak ‘’yararlı olarak’’ güvence altına alabileceğinin farkındadır. Yaptığı işlerde, üstlendiği sorumluluklarda karşılıklı fayda gözetmeyi ihmal etmez. Çünki kalıcı olmak ister.

Dünyanın ritmini, tıpkı toprağa köklerini salmış ağaçlar gibi derinden hisseder ve büyük öznenin bir parçası olduğunun daima farkındadır. Çevresinde olan bitene karşı çok duyarlıdır ve inandığı insani amaçlar konusunda fedakarca davranmayı bilir. Şefkat ve şifayı akıtmak ve paylaşmak konusunda adeta içten gelen bir bilgiye sahiptir.

Boğalar, ne iş yaparlarsa yapsınlar, mutlaka yargılayıcı, dengeleyici ve güzelleştirici bir rol üstlenirler. Girdikleri ortamlarda dönüştürücü bir etkileri olur ama bunu ‘’süreç içinde değişim’’ mantığıyla yapar ve akışı destekleyen çözümler üretirler (Karl Marks, Bertrand Russel, Immanuel Kant). Yaratıcı enerjisini pratik amaçlar için kullanır. Sanata da eğilimleri vardır. Ama, yazından ziyade resim, heykel gibi elle tutulan güzellikler oluşturmakla ilgilidirler. Hassas kulakları nedeniyle, müzik onlar için hayatın vazgeçilmez bir parçasıdır. Ama Enstrüman çalmak ya da şarkı söylemek (Barbara Streisand, Cher, Ella Fitzgerald, ) konusunda daha iddialıdırlar. Bestecilik dehası göstermeleri için haritada farklı koşulların da oluşması beklenir ama Boğa Burcu çok değerli besteciler de çıkartmıştır (Tchaikovsky, Brahms, Mahler, Stevie Wonder). Venüs’ün çocuğu olan Boğaların diğerlerinden ayrışmalarını sağlayan bir sahne ışığı da vardır (Michelle Pfeiffer, Uma Thurman, George Clooney, Audrey Hepburn).

Boğa’nın enbüyük zararı kendinedir! Kaybetme ve zarar görme korkusu bilinçaltlarında fazlasıyla yer etmiştir. Böyle kötü sürprizler yaşamamak için yakın çevrelerindeki herşeyi – elbette başta kendilerini – kontrol etmeye ve iç dünyalarına ve duygularına hükmetmeye çalışırlar. Zaaflarını, kızgınlıklarını, giderilmeyen arzularını çok derinlere gömerler. İfade edilmemiş endişeleri boğaz bölgesinde – ses telleri, bademcik, tiroid - kızgınlıkları ise böbrekler ve idrar yollarında sorun yaşamalarına yol açar.

BOĞA ve İLİŞKİLER
Aşk konusunda pratik ve fiziksel bir yaklaşımı vardır. Seksi sağlıklı bir yaşamın doğal bir parçası olarak görür. Ama partnerlerine ve eşlerine sadıktır. Zira teni tenine uyan biriyle yakaladığı ritmi bir başkasıyla tutturmanın kolay olmadığını bilir. İlişkilerinde başlangıçta utangaç olsa da, ne istediğine karar verince açık sözlü davranır ve seviyeyi korumaya daima özen gösterir.

Sevdikleri kişilerle kaynaklarını paylaşmaktan, onlara cömert ve sevecen davranmaktan mutluluk duyarlar. Alış-veriş konusunda üstat oldukları için, karşılaştıkları kişinin niteliklerini ve değerini, ilk bakışta görür ve onu kendisine bağlamanın bedelinin ne olduğunu da hemen tahmin ederler.  İlişkide istediklerini almak konusunda çok sabırlı davranabilir ama yanılmaktan ve aldatılmaktan nefret ederler!

Bilinçaltına ittikleri arzularını ateşleyen kişilerle yanyana olmak isterler. Bu nedenle kendi özellikleri ile tezat oluşturan kişilere- herkesten daha fazla - ihtiyaç duyarlar. Kendilerini kaptırdıkları sevgi ortaklıkları ya da işbirliklerini ‘’bitirememek’’ten dolayı bazen üzerine titredikleri kaynaklarını ve değerlerini tüketirler. Beğendikleri şeyi elde eden insanlardır ve bunun aksine alışkın değildirler. Elde edemedikleri şeylere karşı karanlık ve  takıntılı bir tutku besleyebilirler.

İlk flörtlerini Yengeçler’le yaşayabilirler. Başaklarla fiziksel, Oğlaklarla sosyal uyumları mükemmeldir.  İkizlerle ve Akreplerle kurabildikleri tutku ve bağımlılık ilişkileri dillere destandır! Aslanlar ve Kovalarla da yollarının kesişmesi mümkündür. Ancak, aşkı ve fiziksel arzuyu tetikleyen birçok bileşke olduğu için, sadece Güneş Burcu üzerinden yapılan yorumlar çok sağlıklı olmayacaktır.
 
BOĞA’nın YOLU
Boğa’nın sessiz bir meydan okuyuşu, mükemmellik derecesinde kendine yeterli bir sistem kurarak, kendini ‘’müdahale edilmez’’ kılmak adına bitmez bir mücadelesi vardır. Geride durur ama gerçek anlamda boyun eğmez ve daima bildiğini okur.

Kendine yeterli olmak için, kaynaklarını geniş tutmaya ve sürekliliğini sağlamaya çalışır. Hayatın ritmiyle içiçe girmiş bir bünyeleri ve algıları vardır. Bu nedenle iç seslerini dinleyerek, doğal bir zerafet ve beceriyle surf yapabilirler. Ancak akışın kesintiye uğradığı, belirsizliklerin arttığı, alıştıkları ritmin dışında iniş çıkışların olduğu zamanlarda, son derece huzursuz olur ve hayatla bütün olmak yerine içe kapanıp, mükemmel bir biçimde takviye edilmiş öz-kaynakları ile idare etmeye, her türlü müdahaleden uzak kalmaya çalışabilirler.

Burada ihmal ettikleri şey, bütünden kopanın iç bütünlüğü olamayacağı gerçeğidir. Yaşama kendini açmayan hiçbir organizma, sonsuza dek hayatiyetini muhafaza edemez. Boğaların değişimden ve kendi kontrolünde olmayan dönüşümlerden korkmamayı, evrenin şifalı eline güvenmeyi, öğrenmeleri gerekir.

Yıkım ve tükeniş olmadan yeni enerjilerin doğmayacağını, buz erimeden nehirlerin çoşmayacağını ve toprağın suya doymayacağını, çiçekler dökülmeden meyvelerin çıkmayacağını  içsel olarak bilmelerine karşın, bazen bu döngüye direnmek isteyebilirler.

Böyle zamanlarda, ormanda yürüyüş yapmak onlara çok iyi gelecektir…
Boğalar baharda çiçek açan ağaçlara benzer demiştik yazının ilk başında. Ağaçlar, besinlerini köklerinden ancak o besini özümsemelerini sağlayan ışığı gökten alırlar. Babaları olan dünya toprağının sunduğu sağlam zemine sımsıkı bağlanmaları gerektiğinin farkındadırlar. Ancak çiçeklerini, daima annelerinin geldiği Venüs’ün durduğu yere, yani gökyüzüne doğru açarlar. Çiçekler meyvaya dönüşür, yapraklar toprğa karışır, kuru dallara can suyu yürür ve yaşam yeniden yol bulur ağacın yıllarla sayısı artan halkaları arasından… Yani bir ağaç yaşamın döngüsüne teslim olabildiğince ağaçtır.

Boğa da, yaşamla bütünleştiği ve ihtiyacı olan kaynaklara her zaman ulaşabileceğinden kuşku duymayı bırakıp, sadece ritmi hissetmeye ve verimli olmaya odaklandığı zaman Boğa’dır…






18 Nisan 2012 Çarşamba

TREN DEĞİL GÜN IŞIĞI...

13 Nisan'da ''Şimdi karanlık bir tünelde gibiyiz. Uzaktan görünen ışık karşıdan gelen trenin ışığı mı, yoksa gün ışığı mı diye endişe ediyoruz. Ama az kaldı! Bir hafta içinde bu baskı yavaş yavaş kalkar üzerimizden'' diye yazmıştım.

Son günler, birçok kişi için hiç de parlak geçmedi. Kimle konuşsam çok zorlandığını, elinin kolunun kalkmadığını, canı sıkkın olduğu için hiçbir şey yapmak istemediğini anlatıp duruyordu. Bu arada da, isteksizlik, özensizlik, kafa karışıklığı gibi nedenlerden, aslında iyi gitmemesi için hiç neden olmayan birçok iş ve ilişki sürecinde aksamalar yaşandı.

Ama artık o ışığın tren olmadığını görebileceğimiz günlere geldik. Hala tüneldeyiz ama çıkış ve oradan görünen gün ışığı artık karşımızda. Satürn 2-3 gün daha Güneş'i baskı altında tutar. Ama Mars da Güneşi yavaştan beliren bir üçgenle desteklemeye başlar. Yine bu 2-3 gün içinde Ay Satürn'le bir karşıtlık içine gireceği için depresyonu davet eder. Fakat Güneş'le birlikte o da Boğa'ya gireceği için, 21 Nisan'dan itibaren herkesin ayağı suya erişir!

23 Nisan'dan itibaren daha belirgin hale gelip Mayıs başına  kadar etkisini sürdürecek olan Güneş-Mars-Pluto arasındaki Toprak üçgeni de, hem yeni kararlar almak, hem de uygulamaya koymak konusunda bize cesaret ve güç verecektir.

Öyleyse ne yapalım? 2-3 gün daha, rölantide kullanalım aracımızı :) Büyük kararları erteleyelim. Bize söylenenleri çok büyütmeyelim kafamızda. Kimseye büyük laflar etmeyelim. Her dala tutunmaya, her ele kurtarıcı deyip yapışmaya kalkışmayalım. Çünki böyle zamanlarda altyapısı sağlam olmayan bağlar oluşturmak, bize sonradan ağır gelecek yükler veya hayal kırıklıkları getirebilir.

Sade olalım en iyisi bu aralar...
Geniş nefesler alalım, küçük yudumlarla içelim suyumuzu, bizi hayatta tutan iddiasız adımlar atalım.
Ve aynadaki suretimize gülümsemeyi asla ihmal etmeyelim...

Everything Must Change ''HERŞEY DEĞİŞMEK ZORUNDADIR'' diyor Randy Crawford
''Kış bahara uzanır
Kalbin acıları azalır
Asla çok çabuk değil
Yine de herşey değişir''




http://www.youtube.ug/watch?v=NlTPBXJdLJU&feature=related








17 Nisan 2012 Salı

LİLİTH'in LANETİ, ŞİFA ve MUCİZE HAKKINDA

Bütün hikayeler Havva'yı anlatır... Size Lilith'den söz eden oldu mu?

Derler ki, Lilith yeryüzündeki ''dişi'' enerjinin ilk temsilcisiymiş. Ama ihtiraslı, hırçın ve kendi hükmünü sürmeye hevesli olduğu için görevden azledilmiş, yerine Havva gelmiş... Gerçi Havva da, kah alttan alarak kah üste çıkarak sinsi sinsi cenetten kovdurmuş Adem'i :))) Ama onu dahi elma ağacına sarılmış bir yılan görünümüne girerek Havva'nın aklını çelen Lilith'in yaptırttığını iddia ederler!

Astroloji'de Ay dişi prensiptir ve duyguları temsil eder. Lilith ise ''Kara Ay'' olarak geçer - yani duygulamızın karanlık yüzü... Sevginin takıntıya, nefrete, yakıcı bir kıskançlığa dönüştüğü durumlarla doludur aşk hikayeleri. Şefkatin aşırı sahiplenmeye, nefes aldırmamaya dönüştüğü, koruyup kollama arzusunun, aşırı belirleme, güçsüz bırakma ya da hiçleyen bir eleştirme ve onay vermeme noktasına vardığı örneklerle doludur pek çok insanın ebeveynleriyle ilişkisi.

Duygular, tıpkı bir su gibidir... Kararında aktığı zaman hayat verir, besler, kaynaştırır, kontrolsüzce boşalıp her yeri kapladığı zaman ise, tıpkı herşeyi önüne katarak silip süpüren bir sel gibi önce darmadağın ederler ortalığı, sonra da sel basmış bir yerde herşeyin suyun üzerinde çaresiz ve işlevsizce yüzmesi gibi, hayatın içindeki tüm süreçleri felç ederler.

Lilith, bizim nerede duracağımızı bilmediğimiz yerdir! Karanlık yanımız, kendi başını yakana kadar dur durak bilmeyen kırmızı gözlü canavarımızdır. Lilith, Aralık ayından beri Boğa'da yolculuk ediyor. Boğa dünyevi değerlere sahip olmak, kaynakları kendinde toplamak, vazgeçmemek, ödün vermemek, kendi ağır ve ısrarlı yöntemlerine tutunmak, değişmemek, kendisinin olandan kolay kolay kopamamak gibi eğilimler gösterir. Burada Boğa'yı Havva gibi düşünün, Lilith'i de Boğa'yı abartmaya teşvik eden, içindeki şeytanı uyandıran bir fısıltı. Kaybetmekten korkmak, elimizde olanları korumak için anlamsız bir direnç, hayatın akışına karşı durmak için hayatla bağımızı kesmek, tutunduğumuz ağaç dalı kopmak üzere olsa bile ağırlığımızla onu daha aşağı çektiğimizi bile bile farklı bir dala geçmekten korkmak, kaynaklarımızın kıtlığından korkup paylaşmayı reddetmek... Yani varlık bilinci ve yolu bulabileceğimize dair bir inanca sarılmak yerine, yokluk bilincine ve çıkmazlara takılmak... Kaybetme korkusu ile kendimizi kaybetmek!

Lilith'in üç aşaması vardır derler... Hırs, yıkım ve farkındalık! Aşırıya kaçan duyguların ardından yaşadığımız yıkımla birlikte, ya o duyguyla başetmeyi öğrenir ya da yaşamdan vazgeçeriz.

Bir süredir Balıktaki Chiron, Oğlaktaki Retro Pluto ve Boğa'daki Lilith ile altmışlık açı yapıyor. Bu güzel bir şifa bileşkesidir. Retro Pluto bize kayıp ve kazançlarımızı hatırlatıyor ve gelecekte neyin bizim için vazgeçilmez olması gerektiğini, neyi bırakarak, neden vazgeçerek yeni başlangıçlar yapabileceğimizi farketmemizi istiyor. Bu işlev, Lilith'in Boğa'daki teması ve kendini aşmak için vermesi gereken çaba ile pek manidar bir bütünlük gösteriyor. Bu üçgenin tepe noktasını oluşturan Balık'taki Chiron ise, sevgiye teslim olmanın, kendimizi koşulsuz sevgiye açmanın, her sorunu çözüp, her yarayı iyi edebileceğini bize hatırlatıyor.

Şimdi burada biraz Chiron'dan bahsetmekte fayda var; Chiron yaralı bir şifacıdır. Yani ''hekim bilmez çeken bilir'' sözünde olduğu gibi, kendi yaşadığı sorunların başkasında da olduğunu görünce, ona yardıma koşan, onu iyi etmeye çalışan, yani şifayı var ederek,  ''şifanın mümkün olduğuna'' inanmaya ve yaraları ile barışmaya çalışan bir enerjisi vardır. Ama burada unutulmaması gereken şudur; insan kendini açmadığı birşeye kanal olamaz! Şifa sevgiyle gelir ve sevgi evrenden bize akan en büyük enerji kaynağıdır. Başkalarını ya da hayatı şifalandırmak için önce şifaya kendimizi açmamız, evrenin elinin iyi ve sevgi dolu olduğuna inanmamız, yüzümüzü karanlığa değil ışığa dönmemiz, bizi bulmak, bizi sarmak için bekleyen ışığı kabul etmemiz gerekir. O vakit iyi de olur, elimizi sürdüğümüz herşeyi iyi de ederiz.

''Mucize diye birşeye inanmıyorum ben artık!'' diyen bir sürü insan vardır. özellikle de hayal kırıklığına uğramış olan ve bir daha aynı süreci yaşamak yerine, beklememeyi öğrenmeye çalışanlar böyle söylerler. Burada, mucizenin doğasını anlamamış olmak söz konusudur. MUCİZE'nin kendi planı vardır! O bizim planlarımıza uymaz. Biz ona hazırlıksız yakalanırız. Ama bazen biz elimizde olan acılara, yenilgilere, korkulara ve kızgınlıklara tutunmayı, onların güvenli karanlığında kalmayı seçer ve MUCİZE'nin yanıbaşımızdan geçip gitmesine seyirci kalırız...

Daha fazla tarif gerektiğini düşünmüyorum!

Son söz; Lilith, Chiron ve Pluto'dan daha çeviktir. Yani yakında bu üçgen bozulacak. Hala şansımız varken, bu şifadan yararlanalım...

Bu yazıya, ''Sen Benimsin! O yüzden sana büyü yaptım...'' diyen Lilith-vari bir parça ile son vermek pek yakışık alır... Nina Simone'un derin ve yoğun yorumuyla - I PUT A SPELL ON YOU











16 Nisan 2012 Pazartesi

16 NİSAN - Ya Herşeyim Ya Hiçim...

Gökte bir meydan okumadır sürüp gidiyor... Balıktaki Neptün (SU) ile, Başaktaki Mars (TOPRAK) birbirleri ile 1 derece farkla zıt konumdalar. Terazideki Retro Satürn (HAVA) ile, Koçtaki Güneş (ATEŞ) de tam bir zıtlık yaşıyorlar. Kısacası dört elementin de, birer şövalyesi var ve birbirlerine meydan okuma halindeler. Bugünü ilginç yapan Ay'ın seyahati... Ay gecenin bir vaktinde Kovanın 26. derecesinden geçip, Satürn ve Güneş karşıtlığını dengeleyen altmışlık bir açı - adeta bir tür arabuluculuk - yapıyor.

Ay'ın müdahale ettiği bu zıtlığın doğasını tarifleyelim; Koçtaki Güneş ileri atılmak için çırpınırken, Terazi'deki Retro Satürn ona geçmişi yargılattıyor, geride bıraktıklarını, ihmal ettiklerini, gözardı ettiklerini hatırlatıyor. Yeni pişmanlıklar yaşamamak için geçmişte pişmanlığa yol açan şeyeri tekrarlamamak bu çatışmanın önemli derslerinden biri olabilir. Kova'daki tarafsız ve hümanist Ay tam bu noktada devreye giriyor ve hatırlamamız gereken çok önemli bir dersi fısıldıyor kulağımıza: ''Pişman olmak istemiyorsan, kendin kadar başkalarını da dikkate alarak davran!'' Odağımız kendimizi korumak olduğu sürece, kazansak da bir yerde kaybettiğimizi, uçlara giderek değil ortayı bularak, başkalarının kaybı olduğu bir yerde bizim gerçek bir kazancımız olmayacağını daima aklımızda tutarak ilerlememiz gerektiğini hatırlatan güzel bir bileşke yaşanıyor göklerde. Bunun izlerini belki de rüyalarımızda göreceğiz... Çünki bu açı gecenin orta yerinde gerçekleşiyor.

Ardından Balık'a geçerek duyarlılığı artan Ay, bir de Neptün'le kavuşuyor ve Mars'la yaşanan çatışmada taraf oluyor! Başaktaki Mars'ın, detaycı kararlılığı, kendisine belirli bir odak veya hedef saptayıp, herşeyi mükemmel bir hız ve zamanlama ile yapmak konusundaki ısrarı karşısında, Balık'taki Neptün ve Ay'ın içe dönük ve büyük resme odaklı duyarlılığı, kendi hedeflerini evrenin koca sebze çorbası kazanı içinde eritmeye yatkın hali, tam bir ''olmalı mı olmamalı mı'' ikilemi doğuruyor... İşte bu sorunun cevabını herkes kendince bulacak! İstem ve kararlılığı temsil eden Mars, Oğlak'taki Pluto'dan geniş açılı bir destek, İkizler'deki Teraziden ise yine geniş açılı bir kare alıyor... Arzularımızın ve önümüze koyduğumuz hedeflerin altında neler var? Onları gerçekleştirmek için neleri ortaya koymaya hazırız? Ne kadar dirayetli, ne kadar sabırlı, ne kadar mücadeleciyiz ve bu zorlukları hangi amaçlar çerçevesinde göze alıyoruz? Ne zaman ısrarcı olmalı, ne zaman evrenin doğal akışına teslim olmalı ve su ile birlikte akmalıyız? Sanırım bu aralar bu soruların cevabını, herkes kendi yaşam öncelikleri ve algıları çerçevesinde cevaplamak zorunda kalıyor...

Cevabı bulmaya biraz daha var! Ayın sonuna doğru Pluto, Mars ve Güneş nefis bir toprak üçgeni yapacaklar. O zaman ayağı yere basan ve ileri dönük sonuçlar getiren kararlar almamız daha kolay olacak. O zaman iyi sandığımızın içindeki kötüyü, kötü gördüğümüzün içindeki hayrı, Güzel ve Çirkin'in neden içiçe ve yanyana olduklarını daha iyi anlayacağız. Şimdi ise zaman, gözlem ve iç değerlendirme zamanı...

Kolay Gele :)


13 Nisan 2012 Cuma

13 NİSAN - Ha Gayret! Bir Haftacık Bişey Kaldı...

Bugün 13 Nisan 2012 Perşembe... Bu cümleye, ''Demirbank İyi Günler Diler'' diye devam eden bir radyo reklamı vardı ben küçükken. Adına bakılırsa, demir gibi bankaydı ama onun bile ömrü doldu! Dolayısıyla, şu önümüzdeki bir hafta da geçer mi geçer ;)

Bugün Mars nihayet retro halinden kurtuluyor. Bu bize kararsız ve isteksiz yaşam temposundan kısmen de olsa çıkmak için bir kapı açacak. Ama yön seçmek konusunda sıkıntı oluşturan Neptün karşıtlığı devam ediyor. Bize yaşam enerjisi ve varlık bilinci veren Güneş, hala retro olan ve karşısına aldığı gezegenlerin ritmini de düşürmeyi seven Satürn ile 180 derecelik açıya girmeye hazırlanıyor... Merkür, o şen şakrak ve dinamik kıvamını tam olarak bulamadığı Balık'ta yolculuğunu sürdürüyor. Ay, Oğlak'tan çıkıp önce nisbeten daha tarafsız ama biraz da duyarsız olan Kova'ya ardından da, salya sümük herşeyi dert etmeye meraklı Balık'a giriyor... Demem o ki; önümüzdeki bir haftayı da, kısmen zorlanarak geçirmemiz mümkün.

Bu aralar fiziksel gücünüzün az, bağışıklık sisteminizin nispeten düşük olduğunu hisedebilir ve ateşli hastalıklara daha kolay yakalanabilirsiniz. Ay ve Merkür, Satürn karşısında canlılığı azalan Güneş'i yeterince desteklemedikleri için, depresif ruh halleri ve inişli çıkışlı duygu durumları da günlük rutininizin bir parçası olabilir...  Bu süreçten en fazla nasibini alanlar da, öncü burçlar olan Oğlak, Yengeç, Koç ve Terazi'dir.

''İlerde bir ışık var ama tünel çıkışı mı, üstüme gelen tren mi bilemiyorum! Hem zaten trense de kıpırdayacak halim yok...'' diyenleri duyar gibiyim :))) Ama ışık konusunda yanılmıyorsunuz. Tünelin ucunu görmek için 21 Nisan'ı bekleyin!

Bırakın Güneş ve Ay cömert Boğa'ya girsin... Merkür, Koç'a geri dönüp Uranüs'le kucaklaşarak ne zamandır kaybettiği kıvraklığını kuşansın, hatta coşsun. O zaman bu halinizi düşünmeye bile fırsat bulamayacaksınız. Gönlünüzün kuşu, şakımaya başlayacak!

Bu bir haftayı vitamin alarak, gökte tatlı tatlı parlayan güneşte, laleler, sümbüller ve nergislerle süslü yollarda yürüyüş yapıp, mızmızlanan bedeninizi ve içe dönmek isteyen kalbinizi şifalandırarak, sizi endişelendiren konularda olumsuz senaryolar yazmak yerine, hayatın daima bir bildiği olduğunu ve bütün suların akıp yolu bulduklarını kendinize hatırlatarak geçirin. Güneşin altında herşeyin bir vakti vardır. Zamanın kalitesi bunu desteklemediğinde, ne aşktan, ne işten fazla randıman alamazsınız.

Ama böyle zamanlarda bile sizi yalnız bırakmayan şey, içinizdeki sestir; ''Çocuğum, ben seni çok ama çok seviyorum. Korkma, sadece yürü!'' diyen o güzel ses...

O Zaman Güzellik Ola!

Dileyenler yürüyüşe çıktıklarında, Oblivion'un ılık Creme Brule tadındaki Chee Yun yorumunu da dinleyebilirler...






12 Nisan 2012 Perşembe

12 Nisan... KABUL ETMEK BAŞETMENİN BAŞLANGICIDIR

Bugün Ay, sevgiden beslenmek isteyen doğasına aykırı olan Oğlak burcunda... Üstelik acıyla dalga geçmeyi pek seven Pluto ile kavuşuyor! Geçmiş defterleri karıştırmayı seven Retro Mars ve şifacı Şiron ile de destekleyici açılar yapıyor...

Kısacası; bugün çok güneşli bir gün olmayabilir... Ama bizi aşağı çeken duygu düğümlerinin varlığını tesbit etmek, altlarında yatanları farketmek, yani acıyı, huzursuzluğu, hoşnutsuzluğu tanımlayıp kabul etmek için çok iyi bir gün.

Bugün iyi bir gün! Çünki, kabul etmek başetmenin başlangıcıdır...

Aslında o kadar da aşılamaz trajediler yok birçoğumuzun hayatında... Aşağıdaki video, 47 yaşında yürürken nefes almakta zorlanan bir obez iken, sistik fibrosis ile doğan ve nefes alamayan minik yeğeninin tedavisini sağlamak ve bu hastalık hakkında toplumu bilinçlendiren bir vakfa gelir toplamak için koşmaya başlayan bir adamın hikayesini anlatıyor. Seyretmenizi şiddetel tavsiye ederim! Çünki karar almanın ve emek vermenin nasıl mucizevi sonuçlar ayol açabileceğinin harika bir göstergesi. Bu adam hala koşuyor, maratonlara katılıyor ve onlardan kazandığı parayı bu vakfa yönlendiriyor... Sevgi ve iman herşeye kadirdir!


11 Nisan 2012 Çarşamba

10 Nisan - 18 Eylül Pluto Retrosu Burçları Nasıl Etkileyecek..?

Pluto'nun Oğlak'taki Yolculuğu ve Retro'nun anlamı hakkında bir yazı yazmıştım...
Ancak burçlar ve yükselen burçlar için taşıyacağı anlamı bu yazıya dahil etmediğimi farkettim. Hepimiz için önemli bir devreden geçiyoruz. Çok ezber bozup çok şey öğreniyoruz... O nedenle bu eki yapmak istedim;

Önceki yazıdan kısa bir alıntı ile başlamakta fayda var:


Pluto RETRO'su Bize ''tırnaklarımızı en fazla nereye geçirmeye çalıştığımızı, neden korktuğumuzu, neden vazgeçemediğimizi'' farkettirecek ve ''BU GERÇEKTEN HERŞEYDEN ÖNEMLİ Mİ?'' sorusunu sorduracak bir transittir. Bazen birşeyleri kazanmak ve bir daha kaybetmemek adına bir sürü şeyden vazgeçeriz. Bazen bu çaba içinde özümüzdeki değerleri yitirir, aslında tamamen yoksul, çıplak ve anlamsız kalır, ama - ne kadar fakirleştiğimizi farketmeden - gider ha gideriz... Buradaki en büyük tuzaklardan biri de, kaybettiklerimizi görmemize karşın, bu kez zararı kapatmak için başladığımız yoldan geri dönememek halidir. Bu durum; Kumar masasından kalkamayan kumarbazın, gerçeği itiraf edemeyen yalancının, temiz bir hayata başlamak için çok geç kaldığını zanneden hırsızın, ya da içi boşalmış bir ilişkiden vazgeçerse kaybettiği yıllarının iyice boşa harcanmış sayılacağını zanneden bir eşin hali gibi bir haldir...
Pluto RETRO'su bize gerçek kaybın ve gerçek kazancın ne olduğunu anlamak ve vazgeçemeyeceğimiz tek değerin öz-değerimiz olduğunu hatırlatmaya çalışır! Özündeki değerden şüphe etmeyen, vazgeçmekten korkmaz. O, bir Anka Kuşu gibi zamanı gelince yanar ve küllerinden doğar...

Pluto RETRO'sunun BURÇ ve YÜKSELEN BURCA etkileri:

Burada yazılanlar, aslında Pluto'nun yaklaşık 2008 yılından beri yaşamınız üzerinde çalıştığı konulardır. Ancak bu konularda göze alamadığınız değişimlerin oluşturduğu bütün tıkanıklıklar, RETRO döneminde önünüze konur ve ardından gelen süreçte değişimi gerçekleştirmeniz için bir fırsat verilir.

KOÇ'lar ve Yükseleni KOÇ olanlar, bu transitin etkilerini en çok meslek yaşamlarında hissedecekler. KOÇ için liderlik, saygı görmek ve takdir toplamak önemlidir. Ancak statü ve onur her zaman üstüste oturan kavramlar değildir. Bazen toplum önünde benimsediğimiz görüntü, içten içe bizi yıkan birçok unsurun yükünü sırtımıza bindirir. KOÇ'lar onları toplum önünde var kılan, prestijlerini etkileyen, mesleki ve sosyal statülerini belirleyen konularda kazanç ve kaybın ne olduğunu değerlendirecek ve neleri elde etmek için nelerden vazgeçebileceklerine karar verecekler.


BOĞA'lar ve Yükseleni BOĞA olanlar, bu transitin etkilerini manevi yaşamlarında hissedecekler. Kendilerine koydukları hedeflerin içlerine ne kadar sindiğini, ufuklarının yeterince geniş olup olmadığını sorgulayacaklar. Bu dönemde yargılamak ve yargılanmakla ilgili - hem hukuki, hem sosyal, hem duygusal anlamda - tartışmalı süreçler de yaşayabilirler. Genç Boğa'ların eğitim hayatlarıyla ilgili de kararsızlıklar geçirebilecekleri ve ne istediklerini sorgulayacakları bir zamandır.

İKİZLER'ler ve Yükseleni İKİZLER olanlar, bu transitin etkilerini finansal konularda hissedecekler. Özellikler başkalarının kaynaklarını kullandıkları, ya da başkalarının parasını yönettikleri, hakkını veya ismini temsil ettikleri, bir kaynağı başkaları ile ortak kullandıkları konularda belirsizlikler yaşamaları ve kendi tercihleri hakkında sorgulamalar geçirmeleri mümkündür. Bu konularda eskiden beri devam eden süreçleri, gelecekte aynı şekilde devam ettirmeyi isteyip istemediklerine karar vermeleri gerekecektir. Ayrıca cinsel yaşamlarını da gözden geçirmek isteyeceklerdir. Bir süre seksten uzak durmayı istemeleri, ya da seks yaşamlarıdaki, sekse bakışlarındaki eksiklik ya da sorunları masaya yatırmaları söz konusu olabilir...

YENGEÇ'ler ve Yükseleni YENGEÇ olanlar, bu transitin etkilerini evlilik ve ortaklık konularında hissedecekler. Yengeç için yanyana olmak önemlidir. Yakın olduğu insanlardan vazgeçmekte zorlanır. Onları sahip olduğu en değerli varlıklar olarak görürler. Ancak bazen kaybetmemek adına göze alınanların getirdiği kayıp daha büyüktür. YENGEÇ'ler ilişkilerine neden değer verdiklerini bir daha gözden geçirecek ve kazancın içindeki kaybı, kaybın içindeki kazancı en çok bu alanda sorgulayacaklar. Ayrıca düşman ya da tehdit olarak gördükleri kişiler için taşıdıkları önyargıları ve dostlarının gerçekliğini de sorgulamak zorunda kalabilirler.

ASLAN'lar ve Yükseleni ASLAN olanlar, hizmet ettikleri, emek verdikleri, içinde var olmaya devam ettikleri yerlerden aldıkları karşılığın - maddi ve ve manevi anlamda - ne kadar doyurucu olduğunu sorgulayacaklar. Ben neden bu işi yapıyorum? Böyle bir hayat sürmek bana iyi geliyor mu? Kendimi daha ne kadar böyle bir rutine bağlamak istiyorum? Yaşama biçimim sağlığıma nasıl etki ediyor? Hangi alışkanlıklarım benim için vazgeçilmez? Hangi alışkanlıklarım benim için zararlı? gibi soruları çok fazla yineleyebilirler... Yaşamın içinde fiziksel olarak dahil oldukları tüm alanlar, onlar için sorgulama konusu haline gelecektir. Ayrıca sağlık açısından çözmeleri gereken problemler varsa, bu devrede karşılarına çıkabilir. İyi davranmadıkları bütün organlar, isyana kalkma eğilimde olacaktır. Ancak derindeki meseleleri, ''beklentili olmak ve almadan vermek'' kavramlarını çözümlemektir...

BAŞAK'lar ve Yükseleni BAŞAK olanlar, enerjilerini nasıl kullandıklarını gözden geçirecekler. Ortaya somut bir ürün koymak Başak için önemlidir. Ortaya bir iş çıkartmak için, üretken, yaratıcı olmak için kullandıkları yöntemlerin ve benimsedikleri tutumların işe yarayıp yaramadığı ile yüzleşmeleri gerekecek. Enerjilerini kullanma biçimleri, yöneldikleri alanlar onlar için sorgulama konusu olacak. İçlerindeki ÇOCUK ile epeydir konuşmadıklarını farkedebilirler... Aşk ilişkilerindeki tutumlarını da gözden geçirmek zorunda kalabilirler. Aşka kendini vermek, yüreğini ortaya koymak, aşkla akmak BAŞAK için her zaman kolay değildir. Yaşadığı aşklarda tıkanan yerleri çözmek, onu tatmin etmeyen ilişkilerden geri çekilmek ya da karşısındakini tatmin edecek bir duygu akışı sunmadığı için sorun yaşamak, bu devrede BAŞAK'ların gündemindeki maddeler olabilir. Ebeveyn olan BAŞAK'lar da çocukları ile çözmeleri gereken sorunları masaya yatırmak zorunda kalabilirler.

TERAZİ'ler ve Yükseleni TERAZİ olanlar, aidiyet duygularını gözden geçirecekler. Geçmişte yaşadıkları yerlere dönmek, aile büyükleri ile - özellikle baba - yüzleşmeler yaşamak, taşıdıkları maddi ve manevi mirasın onlar için değerini sorgulamak zorunda kalabilirler. Evleri ve taşınmaz malları konusunda sorunlar veya kararsızlıklar yaşamaları, belirsizlik içeren süreçlere girmeleri de mümkündür. Almak almamak, satmak satmamak, kalmak kalmamak... Ait olmak ve ait olmanın bedel ve sonuçları Terazi'nin  altı aylık gündemidir.

AKREP'ler ve Yükseleni AKREP olanlar, çevrelerini gözden geçirecekler. Arkadaşlar, ahbaplar, kardeşler ile olan ilişkiler bu devrede sorgulama konusu haline gelecek. İletişim sorunlarının temelinde yatanları farketmek ve temizlemek zorunda kalacaklar. Bazı iletişimleri devam ettirmenin bedelini ödemek isteyip istemediklerine karar verecekler. Ya da bu güne kadar başkalarına çıkarttıkları faturalar, onlara çıkartılacak... Akrep'ler yalnız olmayı - aslında - sevmezler. Ama bu dönem yalnız kalmaya mecbur ya da yalnız olmaktan memnun olabilirler...Söze döktükleri ve dökmedikleri herşeyi önce kendileriyle konuşmalarında yarar vardır! Zira ardından gelecek devrede, iletişim biçimlerini yeniden yapılandırmak için yeni fırsatları olacaktır.

YAY'lar ve Yükseleni YAY olanlar, sahip oldukları gelirleri ve değerleri gözden geçirecekler. Para akışlarında tıkanıklıklar olması mümkündür. Para kazanma biçimlerini gözden geçirmeleri, ne zamandır görmezden geldikleri sorunlarını masaya yatırmaları elzem olabilir... Paraya verdikleri değer ile yaşamlarında değer verdikleri diğer alanları da karşılarına koyup, bir muhasebe yapmaları gerekecektir. Ne verdim, ne aldım? Kazandıklarım gerçekten kazanç mıydı? Benim yaşamımın gerçek değeri nedir? Neleri korumalı, nelere sahip çıkmalı, neleri feda etmemeliyim? gibi sorular YAY'lar ve Yükseleni YAY olanlar için bu altı ayın konusudur.

OĞLAK'lar ve Yükseleni OĞLAK olanlar, Zodyak'ın Pluto RETRO'sunu en kökten yaşayacak üyeleridir.   Onlar VAR OLMA BİÇİMLERİ hakkında ciddi bir sorgulama geçirecekler. Duruşlarını, görünüşlerini, kendilerini ifade biçimlerini - bazen bu konularda yaşanacak krizler sayesinde - masaya yatırmaları gerekecektir. Kendilerini her konuda sorgulamaya almaları mümkündür. Bu güne dek kendileri için kurdukları cümlelerin birden anlamsız hale geldiğini hissedebilirler ve yeni tanımlar arayışı içine girmeleri gerektiğini farkedebilirler. Enerji akışı sağlayamadıkları alanlardaki tıkanıklıklar önlerine gelecektir.  Vücutlarında da - temel enerji noktaları olan - çakraların tıkanık olduğu alanları farketmeleri mümkündür.   Bunlar genelde bazı sağlık sorunları ile kendilerini duyurabilirler. Ancak Pluto geri giderken sorunu farkettirip, yeniden düze çıktığında iyileşmeyi başlatacağı için endişe değil, farkındalık ve çözüm arayışına odaklanmaları gerekir. OĞLAK'ların altı aylık motto'su ''TANRIM BENİ BAŞTAN YARAT - Sen Yapmazsan Ben Yapıcam'' olabilir...

KOVA'lar ve Yükseleni KOVA olanlar için içe dönük bir devre... Konuşmayı, düşüncelerini ortaya dökmeyi bu kadar seven insanların böylesi suskun ve kendinden şüpheli olması herkese - başta kendilerine - garip gelecektir. Bazı KOVA'lar için bu depresif bir süreç dahi olabilir. KOVA toplum adına konuşmak ister. Bilen insandır. Ama başkalarının ayakkabısını giyerek düşünmeyi pek beceremez. Ancak bu altı ay boyunca, kendi ayakkabısı içinde rahat edemeyebilir... Diğerlerini farketme, ötekilerin içinde erime, aslında FARKLI olmadığını sadece farklı bakma yeteneği olduğunu ama bunu başkalarının işine yarar hale getiremediği sürece, kendini gerçekleştiremediğini farkedeceği bir zaman diliminden geçebilir.

BALIK'lar ve Yükseleni BALIK olanlar, KARAR veremedikleri konularla yüzleşmek zorunda kalacaklardır. BALIK, mümkün olduğunca dizginleri eline almayı geciktirmek ister. Salmak, boş vitese almak, oluruna bırakmak... Evren'in  NEREYE KADAR? sorusunu sorduğu bir altı aydan geçmeleri mümkündür. Yine bu dönem içinde toplumsal ilişkilerinde tıkanıklıklar yaşamaları, bekledikleri fırsatlaırn bir türlü onlara SUNULMADIĞI'nı görmeleri, mümkündür. Bu sürecin ardından da, başkalarını, koşulları, Ahmeti Mehmeti suçlamak ya da sorumlu tutmak değil, dizgini ele almak ve karar vermek, BALIK'lar için kaçınılmaz olacaktır.



9 Nisan 2012 Pazartesi

13 NİSAN'da MARS düze çıkacak...

Ne zamandır, ayağımız geri gidiyordu yapacağımız işlerden... Özellikle de kafa karıştırmayı seven Neptün'le yaşadığı zıtlaşma yüzünden Retro Mars, bir belirsizlik unsuru katıyordu hayatımıza. 13 Nisan'da düze çıkacak. Gerçi bu arada da Pluto ters dönecek ve hala Satürn retrosunun etkisi devam ediyor olacak...
''Eeeee ne zaman bitecek bu terslikler, zıtlıklar, çatışmalar? Başımıza daha neler gelecek?'' diye düşündüğünüzü biliyorum :) Çünki, bazen ben de böyle hissediyorum... Bunun adına korku diyoruz! Bilinmeyen insanı daima korkutur... Bilinmeyenin karşısına dikilip, onunla başetmek zorunda kalacağımız fikri, kendimizi her zaman zayıf ve rahatsız hissetmemize neden olur.

Mars'ın düze çıkması, işte tam bu noktada işe yarayacak. Mars bizim içimizdeki hayatta kalma gücüdür. Bizim içimizdeki savaşçıdır. İyi eğitilmemiş bir Mars başımızı belaya sokar, ya da ilişkileri yüzüne gözüne bulaştırırken, eğitimli ve iyi desteklenmiş bir Mars, bize zorluk ve risklerle başetme gücü verir.

Mars ve korku karşısında durmak hakkında bir başka Astrolog'dan ElsaElsa'dan alıntı yapmak, daha doğrusu onun bu konsepti anlatmak için kullandığı bir alıntıyı - teşekkürlerimle - yinelemek istiyorum;

Biz zamanlar genç bir savaşçı varmış... Öğretmeni ona yarın sabah korku ile savaşmayı öğreneceksin demiş. Genç savaşçı bunu hiç istemiyormuş. Ama çaresiz ertesi gün Korku ile karşı karşıya kalmış. Genç savaşçı kendisini silahlarına rağmen küçücük ve güçsüz hissediyormuş. Korku ise kocaman ve ürtükücüymüş. Tüm cesaretini toplayıp, Korku'nun yanına yaklaşmış ve ona : ''Seninle dövüş yapmak istiyorum. İzin verir misin?''demiş. Korku: ''Bana saygı gösterdiğin ve izin istediğin için teşekkür ederim.'' diye cevap vermiş ona. ''Sizi nasıl yenebilirim?'' diye sormuş Genç Savaşçı. Korku açıkyüreklilikle yanıtlamış onu: ''Ben birdenbire insanın karşısına dikilir ve çok yakın bir mesafeden hızla konuşmaya başlarım. Öyle ki, karşımdakinin elinin ayağı boşalır ve düşünemez hale gelir. O zaman da ben ne dersem onu yapar. Eğer benim dediğimi yapmazsan, senin üzerinde hiçbir gücüm kalmaz. Beni dikkate alabilirsin, bana saygı duyabilirsin, benim sözlerimi ikna edici bulabilirsin. Ama dediğimi yapmazsan, seni kontrol edememiş olurum.'' Böylece Genç Savaşçı Korku'yu nasıl yeneceğini öğrenmiş... Pema Chödrön - Herşey Darmadağın Olduğunda

8 Nisan 2012 Pazar

MARS, VENÜS, NEPTÜN, JUNO ve AY DÜĞÜMLERİ... Herkes Birbirine Karşı Olmak Zorunda mı...?

Retro halini tamamlamasına az kala Mars, yine Neptünle sert bir karşıtlık yaşıyor. Sandıktaki, yatak altındaki iskeletler rüyalarımıza giriyor, bilinçaltımızı kurcalıyor... Vicdan muhasebeleri, kararsızlıklar, ne istediğini ve hatta ne hissettiğini bilememe halleri... Venüs-Güney Ay Düğümü kavuşumu ve Juno - Kuzey Ay Düğümü Kavuşumu arasındaki karşıtlık da, bu çizgiyi tam göbeğinden kesip, nefis bir kareye yani hayat memat meselesine dönüştürüyor.

Güney Düğümü - Venüs kavuşumunun Mars'a kare yapması, bizi karşı cinsle olan ilişkilerimizi masaya yatırmaya zorluyor. Aşk istiyoruz evet... Hatta yalnız kalbimiz değil, bedenlerimiz de aşkı istiyor hatta bizi zorluyor. Ama içimizde bir yer adım atmaktan korkuyor. Kırılmaktan, yorulmaktan, hayak kırıklığına uğramaktan yorgun gönül yolcularıyız... Arzu, Temkin, Sevilme İhtiyacı ve Birşeyleri Değiştirme Güdüsü arasında paramparça olmuş vaziyette, kalbimizi elimize almış otuyoruz.

Öte yandan aşkı çağrıştıran sinyaller de yok değil hani ortalıkta... Dar alanlarda, kısa paslaşmalar - Uranüsyen kıvılcımlar - bütün duyularımızı uyarıyor. Bazılarımız kafaüstü atlamıyor mu bu dalgalara? Atlamasına, atlıyor da... sörf yapabiliyor mu tatlı tatlı, orası meçhul...

Birşey eksik... Ya da birşey bizim içimizde anlamını bulmak için kıvranmakta.

Kadın olmak ne demek? Ya erkek olmak...? Aşk ne sahi...? Neden var aşk? Bu soruların cevabını herkes kendi yolunda kendi meşrebince bulacak. Hele Mayıs'daki Venüs geçişi bir başlasın da...

Ben ise Afranius'dan bir alıntı ile bitirmek istiyorum bu yazıyı:
''Herkes Arzular, Bilge Adam ise YALNIZCA SEVER''

Bir de Akdeniz şarkısı yakışır mı... YAKIŞIR ;) - Buika'dan Falsa Moneda / Yanlış Seçim





6 Nisan 2012 Cuma

TERAZİ'de DOLUNAY... ''Ben ve Diğerleri'' ... BURÇLARA ETKİLERİ

Bugün Ay'ın tam dolun halini alması Türkiye'de  (şehirlere göre küçük farklarla) akşam saat 10 civarlarında olacak.  Dolunay anının gökyüzü haritasını incelediğimizde şunlar ortaya çıkıyor;

Ay Terazi Burcu'nun 17 derecesinde 11inci eve yerleşirken, Güneş Koç Burcu'nun 17 derecesinde 5. ev'e girecek. Bu tam bir ''Ben ve Diğerleri'' çatışmasıdır. Dişi olan verici, besleyici, teslimiyetçi, bütünleyici yanımızla, erkek olan alıcı, savaşçı, öncü, bireyci yanımız arasındaki gerilimi tam anlamıyla hissedeceğiz. Bütün ilişkilerimizi ve yaşama karşı benimsediğimiz tutumu gözden geçireceğiz.

Aynı anda 1.inci eve yani varlık bilinci evine Kuzey Ay Düğümü ve Juno Kavuşumu, 7.inci yani ortaklık ve bütünleşme evine ise Güney Ay Düğümü ve Venüs yerleşiyor... Kuzey Ay Düğümü yaşamımızın bizi çektiği yön, önümüzde açılan yoldur. Juno ise eş olarak bilinir ve genellikle haritalar karşı cinste aranan özellikler olarak değerlendirilir. Ancak esoterik olarak Ruh'un dünyadaki eşi, yani ''Giydiği Beden'dir... Bizler bu ara giydiğimiz bedene, halimize tavrımıza yeni bir yön veriyoruz. Nasıl mı? 7. evdeki Güney Ay Düğümü ve Venüs'ün dengelemesiyle; İkizler'dekiVenüs'ün yaratıcı ilham olduğunu daha önce ifade etmiştik. Güney Ay Düğümü ise genetik hafızamız, ya da ruhumuzun beraberinde getirdiği deneyimlerdir. Yani bildiklerimizden ve ilahi yol göstericilikten beslenip yolumuzu seçeceğiz.

Bu Dolunay, yaşamlarımızda  çok güzel bir kapı açacağa benziyor...

Gelelim Dolunay'ın Burçlar ve Yükselen Burçlara göre etkilerine;

KOÇ: Dolunay'ın tüm etkilerini dibine kadar yaşayacaklar... İlişkilerden ne istedikleri, neyi vermeye hazır oldukları, neyi bekledikleri, varlıklarına nasıl bir anlam yükledikleri ve bunun içinde insanlara hizmet ve diğerleri ile bütünleşmenin yerinin ne olduğu konusunda önemli kararlar vermeleri mümkündür. Önümüzdeki günlerde bu dönüşümün - elbette gerçekleştirebilirlerse - yansımalarını açıkla görürler

BOĞA: Elde etmek istedikleri için geri çekilmeyi öğrenecekler... -Aradıkları destek ve kaynaklara, o çok tanıdık olan sessiz inatları ile değil, diğerlerinin değer ve önceliklerini anlamakla ulaşabileceklerini idrak edecekler.

İKİZLER: Fedakarlığın anlamını farkedecekler... İkizleri hiç başkalarına hizmet etmeye bu kadar gönüllü görmemiş olabilirsiniz! Akıllarına gelen tüm fikirlerde, ortaya koydukları tüm işlerde, başka insanların yararına ve hayrına birşeyler olacak.

YENGEÇ: Görev üstlenmeyi ve liderlik etmeyi kabul edecekler. Özel ve önemli olanları koruyabilmek için, ortaya çıkıp kendini göstermek ve söz vermek gerekliliği ile yüzyüze kalacaklar.

ASLAN: Ruhunu beslemeyi ihmal ettiklerini, artık insanların ilgi ve yakınlığından, küçük alanlardaki keyifli paslaşmalardan beslenemediklerini, biraz ufuklarını genişletmeleri gerektiğini farkedecekler.

BAŞAK: Kaybın içindeki kazancı idrak edecekler. Bitmiş olan ilişkilerin, elinden çıkmış olan değerlerin arkasından ağlayıp hayıflanarak sadece vakit kaybettiklerinii, yaşamın onlar için çok daha zengin ve geniş bir yol açmaya hazır olduğunu hissedecekler.

TERAZİ: Kendileri olmadan, birlikteliklerinin içinde anlam bulamayacaklarını, kendi düşünce, değer ve tercihlerini ortaya koymadıkları sürece, başkaları için de ''tercih ettikleri'' anlamı taşıyamayacaklarıını idrak edecekler.

AKREP: Diğerleri için birşeyler yapmadıkları, üretken olmadıkları, hizmet etmedikleri, işe yaramadıkları zaman hayatlarının ne kadar boş ve anlamsız olduğunu farkedecekler. Duygularını, hassasiyetlerini içlerine bastırmış ve insanlara ne kadar önem verdiklerini gizlemiş olmanın onları ne kadar ıssız ve yalnız, hayatlarını ne kadar çorak bir hale getirdiğini anlama şansı bulacaklar.

YAY: Kendilerini ancak aşkla varedebildiklerini bir kez daha anlayacaklar... (Allaam bu Yay'lara birşeyler oluyor... Yay-Sever arkadaşlar, siz yine de tikkat edin! Bu halin ne kadar süreceğini garanti edemem.)

OĞLAK: Ailelerinin ve taşıdıkları genetik mirasın kendileri için ne kadar önemli olduğunu, ait oldukları yer ile onur duymadan ve bunun sağladığı zenginlikten beslenmeden yeni fetihlerin mümkün olmadığını ve zaten öneminin kalmadığını farkedecekler. Her yol seni kendine götürür sözünün anlamı netleşecek...

KOVA: Dostlarının ve yakınlarının onlar için ne kadar çok şey ifade ettiğini, yalnız bir bilge olmanın çok da doyurucu olmadığını, bir çift sıcak elin ve birkaç basit sözün bazen yaşamın bütün bilgeliğini içinde barındırabildiğini anlayacaklar...

BALIK: Almak ve vermek, üretmek ve tüketmek, başlamak ve bitirmek, kendini ortaya koymak ve başkalarını öne sürmek gibi ikilemleri derinden yaşayacaklar... En büyük değerin içlerinde barındırdıkları gerçekliğe sahip çıkmak ve bunu ortaya dökmek olduğunu farkedecekler.



3 Nisan 2012 Salı

VENÜS İKİZLERDE - Kafamız Güzel :)

VENÜS aşk, güzellik, lezzet, dünyevi nimet ve adalet tanrıçasıdır... Bize İLHAM verir. Yaşama anlam ve değer katmak için bizi teşvik eder. Herşeyin olduğu gibi onun da iki yüzü vardır; sahip olma tutkusu yüzünden çıkmıştır bütün savaşlar. İnsanlar adaleti kendilerine göre uygulamaya kalktıklarında daha da beteri, adalet satın alınabilen bir değer olduğunda, dünyanın düzeni bozulmuştur.

İkizler Söz'dür, Marifet'tir, Hareket'tir, Belirsizlik'tir... Zodyak'ın gerektiğinde Kral'dan daha akıllı ve şövalyeden daha cüretkar olan, ve ne zaman ortalıkta görünüp ne zaman kaybolacağını bilen hınzır soytarısıdır. Sözünü söyler ve geçer. Farkettirir ama uzatmaz. Bize ANLARIN önemini ve anda yaşamanın değerini hatırlatır.

Venüs bugün Boğa'dan çıkıp, İkizlere girdi ve Güzellik Kraliçe'miz oldu bir İLHAM PERİSİ... Ağustos'a kadar da İkizler'de kalacak.

Kelebek kanadı gibi dokunacak bu aralar aşk hayatınıza. Kalıcı mı, gidici mi olduğu belli olmayan ama çok tatlı hisler dolacak içinize... Bir şarap şişesi kırılacak telaşla hazırlanırken siz bir randevuya... ona bile odam aşk rengine boyandı diye gülümseyerek bakacaksınız :)

Yaratıcılığınız körüklenecek... Yaratacılığa duyduğunuz hayranlık da; sözlerinize bir hız, içinize bir heyecan, şarkılara bir anlam gelecek... Su gibi okunup bitecek kitaplar... Aramanız gereken kişileri aramak, yazmanız gereken mesajları yazmak daha kolay gelecek. Satış, pazarlama faaliyetleri, kokteyller, sunumlar dört nala...

Kontratlarınıza çook dikkat edin ama! İki kez düşünün, beş kez okuyun imzalamadan. Minik bir soytarı, herşeye olur olur deyip, üç ay sonra da karşınıza geçip alay etmesin sizinle sonra... Evliliğin de bir kontrat olduğunu unutmayın tabi bu arada!

Bu devreye bir de Venüs Retrosu ve efsanevi Venüs geçişi sığacak... İşte bunlar apayrı bir yazı konusu! Ama İkizler'de gerçekleşmesine bir kuple değinmek isterim; İkizler ne dişi ne erkektir malum. Yani dengeli bir enerjisi vardır. Hınzırdır ama temizdir. Kendine dönük ve çocuksudur az birşey... Taze bir enerjiyle dengelenecek yaşamlarımızın içindeki fazlalıklar ve eksiklikler Venüs Geçişi sırasında...

Biraz BURÇLARA ETKİSİ'nden söz edelim İkizler'deki Venüs'ün;
Aşağıda verdiklerimi bir ileri/geri burçta da okuyun. Çünki güneş veya yükselen derecenize göre venüs farklı bir evden etki yapabilir haritanıza.

Asıl Burcu ve Yükseleni KOÇ olanların yaratıcılıkları tavan yapacak! Aşık da olurlar, proje manyağı da :) Takıl Koç'a hayatını yaşa desem yeridir bu ara... Ama her söylediğine inanmayın. Çünki o kadar çok konuşacaklar ki, her söylediklerine kendileri de inanmayacaklar...

Asıl Burcu ve Yükseleni BOĞA olanlar yemeğe içmeye düşebilir bu aralar. Ayrıca harcama yapmaya da yatkın olurlar. Ama işlerini güçlerini de ihmal etmezler. Her zamankinden daha hızlı kararlar verebilirler. Bu kararların içinde evlilik de olur mu...? Belki nişan...

Asıl Burcu ve Yükseleni İKİZLER olanlar; ne diyim ki... Gün sizin gününüz. İçinizdeki yaratıcıyı keşfetme vaktiniz geldi. Aşk mı o da olsun. Ama galiba en büyük aşkı kendinizle yaşayacaksınız. Kendinizi yeniden yaratma, hayatınızın içinize sinmeyen yanlarına şöyle bir çeki düzen verme eğiliminiz tavan yapacak. Ayrıca dokunduğunuz her yere taze bir enerji ve güzlelik getireceğinizden hiç kuşku olmasın.

Asıl Burcu ve Yükseleni YENGEÇ olanlar galiba bu aralar geçmiş sevdalara gömülecekler... Eski aşklar, eski özlemler, sandıktan çıkmış hayaller... Tatlı bir melankoli çöker mi üstünüze? Belki... Ama bu yaratıcılığınızı tetikleyecek. Dilinize gelen sözcükler adeta kalbinizden hatta ruhunuzdan yükselecek... Ay ay bir dakka! Gizli ve yasak aşklara da dikkat :)

Asıl Burcu ve Yükseleni ASLAN olanlar; bu ara hayatınız sürprizlerle dolu olacak. Toplum hayatınız pek civcivli... Bir sürü insanla görüşecek ve hepsini kendinize hayran bırakacaksınız muhtemelen... Ama iletişimlerinizde karşınızdakilerin faydasını gözetmeyi unutmayın. Yani büyüleyin ama alınan ortak kararlarda karşınızdakinin iyiliğini ve çıkarını kollamayı ihmal etmeyin. Her çıkışın bir inişi olur sonra...

Asıl Burcu ve Yükseleni BAŞAK olanlar; bu ara işten güçten yana çok verimli bir döneme girecekler. Özellikle haberleşme, iletişim, reklam gibi konularda çalışanlar çok başarılı. Nişanlanmaya filan da karar verenler çıkabilir aralarında... Ama hissettiğim gerçek aşk mı, yoksa beğenilmenin veya çevrem tarafından uygun görülen bir insanla birlikte olmanın büyüsüne mi kapıldım diye düşünmelerinde fayda var...

Asıl Burcu ve Yükseleni TERAZİ olanlar, bu ara eğitim konusunda son derece şanslı bir devreye giriyorlar. Ayrıca yurtdışı bağlantısı olan her iş onlar için kısmetli. Eğer hukuk, danışmanlık gibi bir işle ilgileniyorlarsa, o konuda da önleri çok açık. Mahkemeleri varsa, sonuç bekleyebilirler.

Asıl Burcu ve Yükseleni AKREP olanlar, bu aralar çok yaramaz ;) King-size bed, bol içki, mümkünse hızlı sirkülasyon, hatta kalabalık! Alacakları varsa tahsil etmek için de çok uygun bir zaman. Ama kimseyi kandırmasınlar. Çünki yazla beraber misliyle öderler... benden söylemesi.

Asıl Burcu ve Yükseleni YAY olanlar, bu  ara ROMANTİKKK... Ama her zamankinden de uçarı ve  gördüklerine aşık görmediklerine bulaşıklar! Yani şimdi size evlenme teklif ederlerse samimiyetlerinden hiç şüphe etmeyin. Ama yarın onu başkasıyla flört ederken gördüğünüzde, yanakları tatlı taltı pembeleşip, size ''güzelliğin ve aşkın onun hayatındaki derin anlamını ve gönlünün ne kadar sonsuz bir ufka açılan bir deniz...bla bla bla '' olduğunu anlatmaya başlarsa da... başlar! Yay'lar bu aralar anlaşma yapmaya da yatkın olurlar. Ama kontratlarını iyi gözden geçirmelerinde fayda vardır.

Asıl Burcu ve Yükseleni OĞLAK olanlar, bu ara sağa sola koşturmaktan baharın farkına bile varmayabilirler. Telefon ellerinde, e-mail önlerinde... Ama bu arada aşkla iş de birbirine girerse, ben bilmem merkez bilir :)

Asıl Burcu ve Yükseleni KOVA olanlar, bu ara gerçekten çok yaratıcı olurlar. Yepyeni başlangıçlar için son derece uygun bir zaman. Bütün ertelediğiniz projeleri dökün ortaya... Hatta boşverin, yepyeni şeyler tasarlayın! Karşınıza istediğiniz kalitede fırsatlar ve insanlar da çıkacak. Ayrıca, adrenalin hormonlarınızı da tetikleyecek :) Ne bu çapkınlık yaw...?

Asıl Burcu ve Yükseleni BALIK olanlar, bu ara yemeye içmeye düşerler hepten... Ev partileri... Tatlı romantik kaçamaklar... Hamile de kalırlar mı? KALIRLAR!

Aaaaa bu yazıya gidecek tek şarkı varrr.... HASSTASIYIMMM ESTANBULLL :) SALSAAAA