20 Ağustos 2013 Salı

21 Ağustos 2013, Kova Burcunda Mavi Dolunay … DEĞER BİÇMEK ZAMANI!


Blue Moon Expedition by Duy Huynh
BLUE MOON EXPEDITION BY DUY HUYNH


21 Ağustos gecesi, İstanbul‘a göre saat 04:45′de Aslan – Kova ekseninin 28 derecesinde DOLUNAY’ı yaşayacağız… Aslan döneminde meydana gelen ikinci dolunay olduğu için BLUE MOON – MAVİ AY deniliyor. Geçen dolunayda başlayan maçların, rövanşı, bu dolunayda oynanacak :)
Sahayı tarifleyelim;

Anın yükseleni Aslan’ın 8 derecesi, yöneticisi de Güneş… Güneş birinci ev ile ikinci evin sınırında ve Merkür ile kavuşum halinde. Ay ise 7′inci ve 8′inci evlerin sınırında. Kovadaki Ay ile, yöneticisi Uranüs arasında 45′lik stresli bir açı var. Ayrıca Uranüs, Yengeç’teki Jüpiter ile de tam kare açı içinde… ”HAY BİN KUNDUZ!” kıvamında, şenlikli, atraksiyonlu bir Dolunay :)))

Temmuz sonunda ”Ömürlük yüklerimize başka bir gözle bakıp, kalıcı çözümler geliştirmemizi sağlayacak bir DOLUNAY bekliyor bizi” demiştik… Aynı aksta gerçekleşen bu DOLUNAY’da ise, son bir ayın deneyimleri çerçevesinde bir daha bakacağız durduğumuz yere ve bizimle yanyana duran insanlara ve hepsine DEĞER BİÇECEĞİZ!
Onay ya da destek almaya – vermeye alıştığımız, bir yolu beraber yürümeye çalıştığımız insanlar,
Bizi dengelediğini, bütünlediğini, güçlendirdiğini düşündüğümüz ya da dengelemeye ve ayakta tutmaya çalıştığımız ilişkiler,
Hayatımızın – iş, aşk, para ya da her çeşit paylaşım içeren – temel kontratları

Masanın üzerinde ya da kapının ağzında! Bazılarında beklenmedik gerilimler oluşuyor… Bazılarında bastırılmış sorular patlak veriyor… Bazıları ”HAZIR DEĞİLİM” desek de hayatımıza giriyor.

Kısacası, bu DOLUNAY’da hayatımıza DEĞER KATAN ve bizi gerçekten biz yapanların neler olduğu ve bu alanlara ne kadar emek vermemiz gerektiği üzerinde çalışacağız. Bazı konular ve insanlar ODAK DIŞI KALACAK… Bazıları GÜNDEME GİRECEK… Bazıları ise ÖNCELİK DEĞİŞTİRECEK’ler!

Jüpiter – Uranüs arasındaki cüretkar kare, kendimizden ve hayatımızdan neler beklediğimiz konusunda, bu güne dek cüret etmediğimiz sorgulamaları yapmamıza ve hiç aklımıza getirmediğimiz adımları atıp, hiç bozulmayacağını sandığımız sınırları aşmamıza neden olabilir.

Yapmaya alıştığımız ya da artık zor gelse de yapmaya çalıştığımız şeyleri gözden geçirirken, ”NE ADINA?” diye soracağız kendimize… Neyi kaybetmemek için neyi ortaya koymaya hazır olduğumuza karar vermek durumunda kalacağız!

Elbette etrafımızdaki insanlar da bu moda girip, ”NE ADINA ya da NEREYE KADAR?” diye üstümüze yürüyebilir ve bizi de sınırlarımız ve taleplerimiz hakkında bir daha düşünmek zorunda bırakabilirler!

Üstelik olaylar biraz da ani bir şekilde patlak verebilir… Uranüs’ün Ay üzerinde yaptığı stresli açı, bastırılan duyguları, güdümlü füze kararlılığıyla ortaya saldırttırabilir. ”ENGİNLERE SIĞMAM TAŞARIM ULEENNN” tarzı bir Deli Kadir hali gelebilir yani üzerimize :)))

Gelgelelim, ne olacaksa HAYRA VESİLE… Zira Jüpiter, Kova’nın klasik yöneticisi olan Satürn veChiron ile – geniş orblu da olsa – üçgen görünüm içinde ve bu üçgen Ay Düğümleri vePluto‘nun devreye girdiği iki farklı uçurtmaya gönül eğdiriyor… Mesaj da aynen şöyle;

ESKİYE DÖNMEK MÜMKÜN DEĞİL… ARTIK SADECE İLERİ GİTMEK VAR VE BUNUN GETİRECEĞİ DEĞİŞİMLERDEN KAÇMAK ANLAMSIZ!

”İyi yazıyon, taşı kuş, boşu hoş gösteriyon Juno da… Elimiz boşa çıkıp durdukça içimize dolan korkuyu netçez… Ona ne diyon?” dediğinizi biliyorum :) Ama ben açıkça, uçan çatıya üzülmek yerine, sığınak edindiğimiz durakları önemsemekten vazgeçmek yanlısıyım…

Bir şeylerin hayatımızdan çıkması, ya da bir şeylerin elimizden alınması, bazı konularda bize engel ya da sınırlar konulması, güçlü ya da güvende olduğumuzu sandığımız konuların ”çekince” altına girmesi ya da belirsiz bir hal alması değildir asıl sorun… Zira bu koşullar altında da biz yola devam etme dirayetini gösterebilir ve bu sayede varacağımız sahillerden, çok daha hoşnut kalabiliriz…

Temel mesaj; ÖZÜNE GÜVEN!

Bizi değerli hale getirenin sahip olduğumuzu düşündüğümüz ya da elimizde tutmaya çalıştığımız işler, birikimler, insanlar değil, HAYAT İÇİNDEKİ DURUŞUMUZ ve HAYATA KATTIKLARIMIZ olduğunu anlamamızı istiyor gökler…

Hem şöyle bir bakın geçmişinize; başımıza ne geldiyse, şu bir şeyleri yitirmemek adına kendimizi kaybetmek yüzünden gelmedi mi…

Bizi değerli olduğumuza inandıran bir takım vesileleri değil, insan olmaklığımızı sağlayan değerleri yitirdiğimizde endişe etmeliyiz kendimizden!

Zira, bize her durumda yolu bulmak için güç veren ve görünmez destekçilerimizi, elle tutamadığımız korunma kalkanlarımızı daima etrafımızda tutan tek şey, ÖZ’ümüz ile kurduğumuz güçlü bağlardır. Korku o eşsiz bağı yitirmemize neden oluyorsa, ÖZ’ümüzü değil korkumuzu feda etmek daha akıllıca değil mi :)

Bize gerçekten lazım olanlar, iyi günde ve kötü günde yola bizimle devam edenlerdir! Böyle kalıcı olmak istediğini söyleyen bir adamın şarkısı ile bitsin bu yazı;

LET IT BE ME … Sıcak şarap tadındaki sesiyle Ray de La Montagne… Yani o mümkünse hep benimle olabilir bence de :))))


1 yorum:

Adsız dedi ki...

yine aydınlattın bizi juno:)
bu kova dolunayı gunes kovalara EXTRA BI ETKİ yaparmıkı acep ?:)
gulen yuzun solmasın sewgıyle kal juno....