29 Ağustos 2013 Perşembe

Yengeçteki Ay-Lilith Kavuşumu Plutoya Karşı … Duygusal Vampir(liğ)iniz ile Yüzleşme Zamanı

Vampirella by Joe Jusco
VAMPIRELLA BY JOE JUSCO

Vampirella Apla! 10 yaşımdayken hayal gücümü roket hızıyla fezaya çıkartan masum kalpli ama kan-içici ve fena halde seksapel sahibi çizgi roman kahramanı :))) Haftada 3-4 kitaba ”banamısın” demediğim ve benim ”Kitabım yok! Sıkılıyorum…” diye söylenmemden yılmış ebeveynlerimin, komşumuzun ”üniversiteye giden oğlunun” kütüphanesine dadanmamdan duydukları rahatlamayla beni kontrol etme gereği duymamaları ve elimden düşmeyen çizgi roman ciltlerinin içinden ne akla seza şeyler çıkabileceğini hayal edememeleri sayesinde hayatıma girmiştir…

Vampirler vardır! Hatta vampirlik gayet örgün ve yaygın bir müessesedir… Ama kan-içicilik değil, ruh-emicilik anlamında :) Ve bugün hayatımızdaki duygu vampirlerini ya da kendi içimizdeki duygusal vampirlik eğilimini teşhis etmek için harika bir gün! 


Bugün Ay, son dönemdeki gergin enerjilerden iyice dokunsalar ağlayacak hale gelmiş Yengeçte… Karanlık kız-kardeşi Lilith ve dokunduğu her şeyi genişletip büyüten Jüpiter ile kavuşuyor. Oğlak’ta ”yeni başlatılacak imar faaliyetlerine engel olacak” kalıntıları devre dışı bırakmaya kararlı bir seyir izleyen Pluto ile karşıt açı yapıyor…

Bu açı, bizi ”derin duygusal dramalar” yaratarak merkezimizden çıkartmaya ve kontrol etmeye çalışan insanlarla yüz yüze bırakarak, bu çatışmadan aklı selimle çıkmayı öğrenmemiz için, fırsat oluşturacaktır.

”Duygusal Dramalar Yaratmak” derken… diyenler için konuyu açayım… Bir insan;
  • Yakınlık gösterdiğiniz zaman kendine dönük ve özensiz, mesafe koyduğunuz zaman talepkar hatta anlamsızca ısrarcı davranıyorsa,
  • Onu mutlu eden bir durum varken sizinle bi kahve içmek için zor vakit buluyor, o süre içinde de devamlı olarak, dünyanın kendisi gibi işini bilen ve özel insanların ayaklarının altına nasıl da kırmızı halılar serdiğini anlatıyor, onu sonraki görüşünüzde ise ”kırmızı halıya takılıp düştüğü” anlaşılıyor ve o nasıl bir komploya, adi bir haksızlığa kurban gittiğini anlatmak, kendini de buna inandırmak için sizin zamanınızı ve sabrınızı özgürce kullanıyorsa,
  • Yarına yetiştirmeniz gereken önemli bir işiniz, 38 derece ateşiniz, ya da sevgilinizle sabah yaptığınız tartışmadan kalma gözyaşı izleriniz olduğunu bilmesine rağmen sizi arayıp, 1 saat 15 dakika kadar az önce yaşadığı abuk sabuk bir tartışmayı anlatıyor, her kapatma hamlenizde onu dinlemezseniz abuk sabuk bir şey daha yapacağına dair sizi endişelendiriyorsa,
  • Herhangi bir sıkıntısı olduğunda kendini sizin hayatının ortasına park edip, ”bunu çözmeme yardım et” diyor, getirdiğiniz her çözüme itiraz ediyor, sonunda da illaki sizinle kavga ediyorsa,
  • Otobüsü kaçırdığı için sinirli bir vaziyette masaya oturuyor, ”sen bekliyorsun diye endişe ettim… böyle berbat bir yere geleceğimizi bilseydim hiç kasmazdım kendimi” diye mekanın eksiklerinden, onu görmesine rağmen durmayan otobüs şöförüne, hatta dalgınlığa düşüp işten geç çıkmasına kadar her şey için size kendinizi suçlu hissetiriyorsa,
  • Bütün kurallar başkaları için, bütün özgürlükler de onun içinse,
  • Sürekli ama sürekli hayattan şikayet ediyor, ağzınızda tat, kalbinizde huzur, göğüs kafesinizde temiz hava bırakmıyorsa,
  • Ve siz nedense hep özür diliyorsanız
bilin ki, bu kişi duygusal dramlar yaratarak, sizin gündeminizi işgal eden, zamanınızı çalan ve duygusal enerjinizi aşağı çeken biridir.

Böyle insanlarla iletişimde ”güç mücadelesine girmek” kadar ”memnun etmeye çalışmak” da boşa sarf edilen bir gayrettir. Zira onun gücü uzlaşmamak ve kendi mevzisini terk etmemekten gelir. Daha doğrusu bu insandan kazanılacak bir şey yoktur, zira gösterdiği tepkilerde SAMİMİ değildir.

Bu insanlarla baş etmenin tek yolu, oyuna girmemektir! Söylediklerini dikkate almamak, beklediği tepkiyi vermemek – zira kendi içimizde de duruma sırt dönmek – kavgaya tutuşmaktan hatta gerekiyorsa iletişim kurmaktan kaçınmak, ısrarcı tahriklerine tepkisiz kalmak, akıl öğretmekten, açıklama yapmaktan, son bir laf çakmaktan filan ”itinayla” uzak durmak en iyi yoldur. Zira etkileyebildiğini görerek beslenen birine ancak etkilenmeyerek, tepki almak isteyen birine ancak tepki vermeyerek, SINIR KONULUR! O kişinin bizim duygusal alanımızı ihlal etmesine mani olmak, ancak kendimizi ona açık tutmayarak, onu muhatap kabul etmeyerek mümkün olur…

Ama etrafımız böyle insanlarla doluysa, ya da belirli bir insanla ilişkimiz hep bu çerçevede seyrediyorsa, bu bizim o kişilerle/kişiyle ”kendini ispat etmek”, ”etkilemek”, ”haddini bildirmek” ya da ”memnun etmek” arzusuyla iletişim kurduğumuzu gösterir. Başka bir deyişle, duygusal açıdan bir şeyler alabildiğimizi görmek gayretiyle, bizi mutsuz ve aç bırakan bir ilişkiyi sürdürmekte ısrar ettiğimiz ortadadır! Eğer bize değersiz hissettiren insanlardan, ”değerlisin” mesajını almanın peşine düşüyorsak, bu bizim de katıldığımız bir oyuna dönüşmüştür artık…

Bak sen şu işe… Vampir mampir derken konu hooop geldi ÖZDEĞER SORUNLARINAAAA :)

Peki kurbanların özdeğer sorunu var da vampirlerin yok mu? Olmaz mı…

Şayet kendimizi güçsüz, zayıf, güvensiz hissettiğimiz zamanlarda, başkalarının ilgisinden ve bize yönelen duygusal enerjisinden beslenme eğilimi taşıyorsak, bazen de bu durumu biraz fazla abartıyor, olayları istediğimiz hale getirmek için maksadını aşan tepkiler vermeye, adil olmadığımızı fark etsek de bunu itiraf etmeye, karşımızdaki kişilerin bizi onarmaya, iyileştirmeye, korumaya, memnun etmeye çalışmasından dolayı hınzır bir haz duymaya ve onların doğru düğmelerini bulup, bu hazzı tekrar tekrar yaşamaya kalkışıyorsak, biz de pekala Duygusal Vampirlik yapıyoruz demektir!

Kendi içimizdeki bu ”masum kalpli ama kan emici” vampircik de bugün sahne almaya pek hevesli olabilir :) Aman onu fark edin ve kendinizi buna muhtaç hissetmenize neden olan algı ve alışkanlıklarınız le yüzleşin! Zira bugün kolayınıza gelen, yarın zararınıza olacaktır…

En güzel cevabın tepkisizlik olduğu yerde, hesaplaşmalara girmek üzereyseniz DURUN! Başkasının merkezi olmaya kalkmayın… Kendi merkezinizde olun.

Bu bitmek tükenmek bilmeyen ”incitilmişlik” öykülerini ve onların oluşturduğu sonsuz döngüleri en güzel dile getiren parçalardan birini dinleyerek bitirelim mi yazıyı … Tracy Chapman‘dan THIS TIME

http://www.youtube.com/watch?v=rEhXtZ7L4YE


Hiç yorum yok: