30 Haziran 2012 Cumartesi

GÜNEŞ YENGEÇ BURCU'nda ''20 Haziran - 22 Temmuz'' Arası ''Alice Tavanarası'nda''

''Eh Günaydın Juno! Kaç gün oldu Güneş Yengeç'e gireli... Aklın neredeydi?'' derseniz... Valla kusura bakmayın! Yengeçler de her yere geç kalmalarıyla meşhurdurlar :)))) Karmik bir durum oldu besbelli... Seçerek yaptığım birşey değil.

Bu yazının ilk bölümünde biraz ''Yengeç Olmak''tan söz edeceğim... İkinci bölümünde de Yengeç döneminde olmaktan...

29 Haziran 2012 Cuma

Bugün SU ÜÇGENİ'nin Şifasından Yararlanın

Yengeç'teki Güneş, Akrep'teki Ay ve Balık'ta ters giden Neptün & Chiron ikilisi arasında bir SU üçgeni var bugün... Su akar ve kolaylaştırır... Bu nedenle, bugün bakıp da göremediğiniz, görüp de çözemediğiniz tıkanıklıkların, yumuşak bir şekilde açılması için çok uygun olabilecek bir gün.


Aslan'daki mağrur Merkür ve Koç'taki sınır tanımaz Uranüs, hedefe doğru gerilmiş bir Yay'ın uçları gibi çalışıyorlar bir yandan... Sürekli bir bombardıman altında zihinlerimiz. Zamanın oluşturduğu kalker setleri gibi düşünce ve algı kalıpların yıkılması için zamana karşı yarışıyor gökler. Güney Ay Düğümü'nün iki yanına yerleşmiş olan Jüpiter - öğretiler - ve Venüs - beklentiler -, Uranüsyen ataklarla topa tutuluyor. Mağrur zihnimiz hıçkırık tutmuş bir kurbağa gibi zıplıyor olanları çözümlemek için... Oku geren el ise Kuzey Ay Düğümü... İlerleyin! Yeter artık bırakın size sıkıntı ve acıdan başka birşey vermemiş olan inanış ve beklentileri. Nasıl ağır geldiler omuzlarınıza bunca zamandır. Onları atın ve ilerleyin diye sesleniyor. AMA ZOR! 


Ne zor değil mi kurgularımızı bir yana bırakmak... Ne zor acı verse de alıştığımız ilişki modelleri, alıştığımız diyalog biçimleri, alıştığımız tepkiler ile yaşamaktan vazgeçmek... Bize yolu gösteren bir el olsa, onu itip hatta kırıp yine bildiğimiz formatta devam etmek için son derece inatçıyız! Aksi takdirde ''gururumuz'' kırılacak... Bunca yıldır peşinde koştuğumuz şeylerin anlamlı olmadığını kabul edersek... hele de yaşadığımız sıkıntıların bize ''oradan değil çocuğum buradan gel'' diyen şefkatli bir sesin kullandığı araçlar olduğuna iman edersek, TOPKEK olacağız :))) O yüzden iyisi mi biz yine bildiğimiz gibi acı çekmeye devam edelim!


Ama bugün daha kolay olabilir işte kendimizi affetmek. Gülüp geçmek ve ''ne tutunacam bu soğuk duvarlara, ne diye kırık bir sazla çalmaya uğraşacağım kalbimin türküsünü'' demek daha kolay olabilir... Su ile akar belki içimizdeki direnç ve biz de su gibi akıp gidebiliriz daha huzurlu bir kıyıya doğru...


Morricone... Kalbimi teslim edebildiğim ve beni asla yanıltmayan bir müzisyen... CINEMA PARADISO'yu dinleyelim mi biraz... içimize aksın ve biz de onunla akalım...


Güzel Bir Gün Olsun :)




http://www.youtube.com/watch?v=1FzVWlOKeLs&feature=g-vrec

26 Haziran 2012 Salı

ASTROLOJİK DANIŞMANLIK SERVİSLERİ


Düşündüğümüz, söylediğimiz ve yaptığımız herşey, ancak diğerlerinin yaşamlarına şifalı bir dokunuş niteliği taşıyor ve yollarına bir kandil tutuyorsa, kıymet sahibidir... Astrolojik teknikler kullanılarak yapılan çalışmalar da, danışan kişiye - haritasında ifade bulan - niteliklerden hareketle, kişisel potansiyelini farketmek ve gerçekleştirmek için destek verebildikleri ölçüde, kıymet kazanırlar.

Deneyimlerim sonucunda, bir haritanın standart ifadelerle aktarılacak bileşenlerden ibaret olmadığına, bileşenlerin birlikteliğinden doğan eşsiz bir hikayesi olduğuna inanıyorum. Bu nedenle önceden hazırlanmış bilgisayar çıktılarına dayalı çalışmalar değil, kişiye ve talebe özel analizler sunmayı daha amaca uygun buluyorum. Çalışmalarımı genellikle yüzyüze görüşmeler aracılığıyla yapıyorum. Ancak farklı şehirlerde yaşamamız halinde özel çözümler üretmemiz de mümkündür.

AŞAĞIDA AKTARILAN ANALİZ TÜRLERİ'ni inceleyerek, Astroloji sayesinde cevap bulabileceğiniz konular hakkında fikir sahibi olabilirsiniz.

Daha detaylı bilgi almak için junodanisman@gmail.com'dan , ya da Facebook'da Juno Danismanlık adresi https://www.facebook.com/profile.php?id=100003508931627 üzerinden benimle iletişim kurabilirsiniz.

Sizleri tanımaktan mutluluk duyacağım...

Sevgiyle,

JUNO



1. Kişilik Kodları ve Yakın Dönemli Hayat Dinamikleri

Astrolojik Doğum Haritası bir kişinin parmak izi gibidir ve karakterinden, yeteneklerine, aile yapısından, genetik özelliklerine, sağlık açısından taşıdığı risklere ve alınması gereken önlemlere, aşk kişiliğinden, yönelebileceği mesleki alanlara, hayat amacına ve kaderini belirleyen faktörlere kadar birçok bileşeni gözler önüne seren bir kayıttır.

Doğum Haritası incelemesi kişinin taşıdığı potansiyelleri fark etmesine ve bunları harekete geçirmek için yönetmesi gereken zaafları tanımlamasına, yaşamında tekrar eden bazı ilişki modelleri ve olay döngülerinin altında yatanları çözümleyip, yeni tercihler yapmasına yardımcı olur.

Yine bu haritanın sağladığı bazdan hareketle zaman içinde meydana gelen astrolojik değişimlerin, kişiye özel harita üzerindeki etkileri, genel yaşam eğilimleri, yakın dönemli hayat temaları gibi tahmin çalışmaları yapmak mümkündür.

Harita sahibi ile yüzyüze yapılan bu çalışma 2-3 saat kadar sürmektedir. Harita sahibinin doğum tarihini, doğum yerini ve saatini mümkün olduğunca gerçeğe yakın olarka belirlemesi istenir. Doğum saati için çok genel bir tahmin varsa (örneğin öğleden sonra) kişinin yaşamında meydana gelen bazı önemli olayların zamanları ve diğer özelliklerinden hareketle, gerçeğe yakın bir doğum saati tahmini de bu çalışmada yapılacaktır. Not kağıdı veya kayıt cihazı ile kaydedilmesi önerilir.


2. Kalbin Yolu
Her insanın bir yaşam amacı ve bu amaca uygun dizayn edilmiş bir algı-duygu-tepki sistematiği vardır. Bu sistem astroloji haritamıza son derece açık bir biçimde işlenmiştir.

Bu yaşama getirdiğimiz genetik miras ve genetik hafıza, bazı inançlara göre de ruhun geçmiş deneyimleri, bize bir altyapı sağlamakta, ancak karşımıza çıkacak yeni mücadeleler bize bu altyapının eksiklerini tamamlamak, fazlalarını da törpülemek için birer ders işlevi görmektedirler. Haritamız, taşıdığımız miras, belirlenen görev ve bunun için bize sunulan araçlar hakkında da açık bilgiler içermektedir.

Harita sahibi ile yüzyüze yapılan bu çalışma yaklaşık 2 saat kadar sürmektedir. Harita sahibinin doğum tarihini, doğum yerini ve saatini mümkün olduğunca gerçeğe yakın olarka belirlemesi istenir. Doğum saati için çok genel bir tahmin varsa (örneğin öğleden sonra) kişinin yaşamında meydana gelen bazı önemli olayların zamanları ve diğer özelliklerinden hareketle, gerçeğe yakın bir doğum saati tahmini de bu çalışmada yapılacaktır. Not kağıdı veya kayıt cihazı ile kaydedilmesi önerilir.


3. Hayat Ortakları
İki insan bir araya gelince görünmeyen ellerle birbirlerinin birçok düğmesine dokunarak benzersiz bir duyu akışı başlatır ve kendilerine özgü yepyeni bir enerji dalgası oluştururlar.

İlişkiye giren tarafların Doğum Haritaları, duygusal bağlar, cinsellik, evlilik, dostluk, iş ortaklığı gibi ilişki zeminlerinde nasıl davranabileceklerini ve karşılarındaki kişilerden ne beklediklerini açıkça göstermektedir. Ayrıca iki haritanın üstüste oturtulması (Sinastri) yöntemiyle kişilerin birbirlerinden nasıl etkilendikleri, İlişki haritasının çıkartılması (Davison) yöntemiyle, ilişkinin genel karakteristiği ve potansiyelleri çıkartılabilmekte ve hatta doğum saatlerinin kesin olarak saptanabildiği durumlarda ilişkinin gelişimi hakkında tahminler yapılabilmektedir. Bu çalışma, eş, sevgili, potansiyel partner gibi duygusal konularda yapıldığı gibi, başlatılacak bir ortaklık için de oldukça yararlı bir değerlendirme olacaktır.

İlişki analizinde ele alınacak kişiler için doğum tarihi, yer ve doğum saati bilgisi şarttır. Doğum saatinin net saptanamaması halinde genel özelliklerdne hareketle bir tahmin çalışması yapılabilir. Harita sahibi ile yüzyüze yapılan bu çalışma yaklaşık 2-3 saat kadar sürmektedir. Not kağıdı veya kayıt cihazı ile kaydedilmesi önerilir.

4. Ağaçlar ve Meyvaları
Çocuklarımız, bizim olgunluk sınavlarımızdır ve dünyaya bırakacağımız en değerli mirastır. Geleneksel yaklaşım, çocukları belirli bir norma göre eğitmeyi ve standart beklentilerle yaklaşmayı öngörse de, günümüzde dünyaya gelen çocukların nitelikleri, standart değerleri zorlamaktadır. Bunun en belirgin göstergesi, birçoğunun verili eğitim sistemleri ve otorite araçları ile bağdaşmakta güçlük çekmeleri, standart kriterlere göre bizlerden çok farklı davransalar da, nasıl değerlendireceğimizi bilmediğimiz çok özel yetenekler göstermeleridir. Onların taşıdıkları potansiyeli ortaya çıkartmalarını sağlamak için, önce onlara tarafsız bir gözle bakabilmek ve Rabbin yarattığı muhteşem dizayna hayranlık ve saygıyla yaklaşmayı öğrenmek zorundayız.

Çocuğunuzun Doğum haritası, onun kimliğini, varoluş amacını, yeteneklerini, belirli davranış biçimleri karşısında benimseyeceği tavırları ve vereceği tepkileri açıkça ortaya koyar.

Sağlık, eğitim potansiyeli, sanat ve spor yetenekleri, bilgiyi alma ve işleme biçimi, anne ve baba modellerine ilişkin algısı ve beklentilerini tanımlamak için ideal bir göstergedir. Bunun yanısıra çocuğun verdiği tepkilerin ailenin diğer bireyleri ile arasındaki enerji alışverişi ile de doğrudan ilgisi vardır. Anne ve Babanın doğum haritaları ile çocuğun haritasının karşılaştırılması sonucunda, her bir ebeveynin ve varsa kardeşlerin, çocuk üzerindeki etkileri, çayışma ve uyuşma noktaları, aralarındaki sorunların (varsa) çözüm noktaları, önerilecek tutumlar, bu çalışmada ortaya çıkartılabilmektedir.

Aile bireyleri ve çocuğun ortak analizinde ele alınacak kişiler için doğum tarihi, yer ve doğum saati bilgisi şarttır. Doğum saatinin net saptanamaması halinde genel özelliklerdne hareketle bir tahmin çalışması yapılabilir. Ebeveyn ile yüzyüze yapılan bu çalışma yaklaşık 3 saat kadar sürmektedir. Not kağıdı veya kayıt cihazı ile kaydedilmesi önerilir.

MERKÜR ASLAN'da ... Dolduruşa Gelmek İşten Bile Değil!

Merkür ... Tanrı'ların habercisi Merkür!

Eline ayağına çabuk... Girgin, girişken... Sabırsız! Meraklı... Az bişey patavatsız... Duygudan ziyade mantık... Vicdandan ziyade cüzdan... Anlık bilgiyi hızla toplayıp dağıtmaya meraklı bir Tanrı! Günlük gazete yokken Merkür vardı :)

Yıldız haritalarında aklımızı kullanma biçimimizi tarifler Merkür'ün girdiği burç, ev ve yaptığı açılar.

Ya Aslan..? Etrafına ''Beni görmek de sizi yeterince mutlu ediyor biliyorum! Ama başka yapabileceğim birşey de varsa söyleyin... emredeyim... hallettireyim!'' der gibi hafif bir tebessümle göz gezdiren ve herkesin kendisinden yeterince etkilenip etkilenmediğini çaktırmadan kontrol etmeye çalışan Sevgili Haşmetmeap...

Sizce Haşmetmeap'ın içine Merkür kaçsa, neden bahseder? Araya bir de RETRO devre gireceği 31 Ağustos'a kadar uzayacak olan bu süreçte, işte bunu göreceğiz!

Merkür Aslan'da kendine dönük ve ''zihin'' ile özdeş tutulan tarafsızlık kriterlerinden biraz uzaktır. Kendini doğrulamak üzere veri toplamaya ve kendince önemli olanları vurgulamak üzere konuşmaya yatkındır. Her hareketine ve sözüne ''özel ve önemli'' bir vurgu katmayı becerir. Bu nedenle Merkür'ü Aslan'da olanlar çok iyi bir satıcı ya da çok etkili bir sahne kişiliği olabilirler. Dikkatinizi söylenenden veya yapılandan uzaklaştırıp, söyleniş ve yapılış biçimindeki ''büyülü pırıltı''ya çeker ve gözünüzü kamaştırırlar.

Merkür'ün Aslan'a girmesi, iddialı söylemlerle dolu bir devreye işaret eder. Saldırgan değil... ama üstten alan ve belirleyen! Medyanın lüks alışveriş merkezlerinde, kumarhanelerde, otellerde kullanılan ''zenginlik ve bolluk kokusu'' efekti gibi iş görmesine hazır olun bu aralar. Hakim iletişim modelinin özellikleri: güçlü vurgular, nereden geldiği belli olmayan bir özgüven, sorunlardan ''küçük ayrıntılar'' olarak bahseden ve dikkati hep ''asıl mesele''ye çeken bir yaklaşım, coşkulu ve risk almayı teşvik eden bir eda...

Herşeyin merkezine egoyu koymak için teşvik edecek bizi içine Merkür kaçmış Aslan! Hem kendi egomuzu koruyup kollamak konusunda hassas, hem de ''gözde'' olan kişiler ile aynı telden çalıp ''kıymetli'' görünmeye çalışan bir ''yeni yetme'' gibi davranmaya meyilli olacağız!

Odağımızı kaybetmemek, bizi biz yapanın ne olduğuna ve hayatımızda neyin öncelikli geldiğine başkalarının onayına ve coşturmasına kapılmadan karar vermek, müsrif olmamak, yüksekten atanlara pabuç bırakmamak ve yüksekten atmamak için özen göstermemiz gereken bir devre...

Özellikle 14 Temmuz - 8 Ağustos arasında - hatta siz bunun önüne arkasına da birkaç gün gölge payı ekleyin - dolduruşa gelmemek, anlamlı bir pırıltı içinde  sunulan ''boş iş''lere kapılıp gitmemek, gereksiz ego mücadelelerinin, kahramanlık gösterilerinin içine uçan kafa dalmamak ve ısıtıp ısıtıp önümüze konulan eski masalları ''sırf anlatıcı iyi olduğu için'' çok yeni bir hikaye gibi dinlememekte fayda var.

Zaman debdebe, afra tafra zamanı... Siz siz olun, tevazuyu ve basireti hele de şefkati, böyle zamanlarda da elden bırakmayın dostlar...

Rod Stewart'ın ''asla yaşlanmayan ıssız adam egoları''na adanmış bir destan niteliğindeki ''I Was Only Joking''i pek yakışır bu yazıya...


http://www.youtube.com/watch?v=L7fuQ116QSg&feature=player_embedded


25 Haziran 2012 Pazartesi

Jüpiter Neptüne Küsmüş, Uranüs Pluto ile Kavgalı ... ZATEN BEN DE Kimse ile Konuşmak İstemiyorum!



Sabır Dostlar Sabır..!

Herşey çok daha netlik kazanacak birkaç güne kadar.

Ama şimdi yıkım zamanı... Kafa karışıklığına, karmaşaya, ısrarlı yanılgılara, kendimizle ve başkalarıyla kavgalı birkaç güne göğüs germek, kendimizi en ''üstün'' sandığımız yerlerden gafil avlanmak zamanı...

Yoksa nasıl yerle bir olur fildişi kuleler gibi kendimizi içine kapattığımız egolarımız?

Dün Uranüs-Pluto tam kare yapmıştı. Yaratıcı Güç en saf haliyle yıkıma geçti dünyanın kireç tutmuş, paslanmış hayat damarlarının içinde... Onların dansı epeyce bir devam eder.

Bugün de Jüpiter ve Neptün tam kare yapıyorlar! Cennetten kovulan ve hatasının yükünü tohumundan gelen tüm insanlığa paylaştıran Adem ile, Adem soyundan gelenlerin affı için kendini feda eden İsa'nın kapışması bu... Biri sorumluluğunu reddetmek için bahaneler bulup, bilgiçliğini abartırken, diğeri ''Yanılgılarını farket Evlat!'' diye gülümseyerek bakmakta...

24 Haziran 2012 Pazar

24 Haziran Uranus - Pluto Karesi ... ''KARA KUĞU'' Efekti ... Burçlara Göre Etkileri


Etkilerini 2011 Ağustos'tan beri hissetmeye başladığımız, Uranüs - Pluto karesi, 24 Haziran'da tam açıyla arz-ı endam edecek... Bu tam açı efektini 2016 yılına kadar 6 kez daha yaşayacağız. Birçok Astrolog tarafından hayli olumsuz yorumlanan bu açıya bir de biz bakalım...

Uranüs ''Yaratıcı Enerji''nin yıldırımıdır. ''Tahmin Edilemeyen''dir. Koç'un ilk dekanı - ilk 10 derecesi - içinde kaynağından yükselen bir nehir gibi çoşkun ve ''Öz''den gelen bir enerji ile yüklüdür. Bu tam bir ''temizlenme'' işaretidir.

22 Haziran 2012 Cuma

Ay ASLAN'da - SALOME'nin Örtüleri ...

''Zeitgeist'' yani 'Zamanın Ruhu'' ... işte bunu anlatır bize gökler. Yukarıda nasılsa, aşağıda da öyledir... Bu aralar Salome'nin Peçeleri düşüyor birer birer ayağımızın dibine... Yanılsamalarımızla bazen komik, bazen hayret bazen hüzün bazen de acı veren yüzleşmeler yaşıyoruz. Bugün Ay'ın Aslan'daki yolculuğu nedeniyle 'imajımız ve duruşumuzla' ilgili yanılsamalar konusunda çarpıcı dersler alabiliriz! Neden mi..?

İkizler'deki Venüs bu aralar sahnenin yıldızı! ''Cilveli Haspa'' desek yeri vardı kendisine normal bir zaman olsa ;)  Oysa... hem Retro, hem de üzerindeki görev büyük; dünyanın tireşimini değiştiren bir geçişi yönetmekte ustalıkla!

Özünde ''Yaratıcı İlham''dır demiştik Venüs için... Ama ete kemiğe bürünmüş haliyle Herod için dans eden Salome'dir  o; bizi baştan çıkartıp peşinden sürükleyen bütün ''cazibeleri'' kendinde bütünlemiş bir afet-i devrandır... Ve büründüğü örtüler türlü renktedir. Güzellik de vardır hamurunda, lüks tutkusu da, sahip olma arzusu da, haz da, kıskançlık da, açgözlülük de...  Salome'nin dans ederken fırlattığı her bir peçenin rengine, parfümüne, rüzgarına kapılır ve her birini gözümüze perde, özümüze örtü yaparız. Ayağımızın dibine düşüp bizi çıplak ve savunmasız bıraktığını farkettiğimizde çok geçtir! Ama cahilliktir insan motorun benzini :))) ''Cehalet iki yüzlü bir kılıçtır der'' bir Çin Atasözü... O bizi hataya sürükleyen ve öğrenmemizi sağlayan vesiledir! 

Ters gittiği için ''haspa'' bizi hep ''eski'' yanılgılarımızın tuzaklarına düşüyoruz bu aralar! Uranüs'ten aldığı ılımlı destek, onu daha kıvrak daha oyuncu yapıyor :))) Eskiyi boyayıp, cici bir pakete koyup sürüyor önümüze... Chiron, Pluto ve Neptün'den aldığı sert açılar da, çıplak kaldığımızı farkettiğimiz anda yaşanan hayalkırıklığı, kızgınlık - başkalarına ama en çok kendimize - ve bununla birlikte doğan SAĞALMA FIRSATI'nı oluşturuyor.

Ay'daki Aslan'ın zaafı nedir derseniz... Tıpkı bir KRAL gibi kendini beğenme tutkusudur! Ay'ın hüzünlü boşluğunu, gurur, ihtişam, debdebe, hayranlık uyandırıcı jestler, altın pırıltıları saçan şampanya kadehleri, parfümlü köpük banyoları, şövalye-vari görünüp anlamsız bir inada meyledebilen çıkışlarla doldurur... Dirhem dirhem satmaya çalıştığınız şeylere iyi sahip çıkın bugün! Dirhemi altından örtüsü ipekten olan cazibe unsurlarına da dikkatle yaklaşın!

Kimseye yüksekten atıp tutmayın... tutamayacağınız sözü vermeyin... her aralık kapıdan girmeyin... her iltifatı samimi sanmayın... kendinizi boş boş övmeyin... kendini her övene kanmayın... her içinizin çektiğini almayın... amaçların araçları temize çıkartmadığını sakın ama sakın unutmayın! ''Haklı'' bir nedenle de olsa, kimseyi baştan çıkartmaya kalkışmayın...

Gerçi ne desem boş :))) Neye zaafımız varsa gönlümüz bizi onun saçının tellerine takıp sürükleyecek bugün...

Salome'nin hikayesini de anlatmadan geçmemeli; Kral Herod, günahkar ve zalim bir hükümdardır. Onun hatalarını halk içerisinde dile getiren Vaftizci John'u hapise attırır. Ama aptal da değildir. Halk tarafından çok seivlen birini öldürmekle eline birşey geçmeyeceğini bilir! Salome hem güzel, hem de iffetli bir kızdır. O da Vaftizci John'u sevenlerden biridir. Ve kader ağlarını örer! John'un tamamen ortadan kalmasını isteyenler, Herod'u biraz ''Yaratıcı İlham'' ile teşvik etmeye karar verirler. Salome'nin 7-peçe dansı dillere destandır. Güzel kıza, eğer çok sevdiğin Vaftizci John'u hapisten kurtarmak istiyorsan, Kral Herod'un önünde dans et derler. Salome bunu severek kabul eder! Herod'un başı dönmüştür, Salome'nin dansından... Her bir peçe havada uçup ayaklarının dibine düştükçe ''Danset Dilber'im Danset! Dile benden ne dilersen... gönlünün arzusunu söyle, senindir!'' diye haykırmaktadır. Salome'nin son peçesi de yere düştüğünde Herod da iflah neyin kalmamıştır :))) Salome'yi oraya getirenler, sen diz çöktüğünde biz dileğini Kral'ın kulağına fısıldarız diye onu kandırmışlardır. Son örtüsünü de atmış olan Güzel Salome son olarak kendini de Kral'ın ayaklarının dibine atar. Ve tam bu sırada Herod'un kulağına ''Vaftizci John'un Kellesi'' sözcükleri fısıldanır! Kral kraldır ne de olsa... Sözünü tutmalıdır. Altın bir tepsi içinde getirilir az sonra Salome'nin önüne, istediği ödül...

Bugünün tepsisinden ne çıkacak bahtımıza, hep birlikte göreceğiz :) Kendimizi onurlandırmak isterken gururumuzun kırılabileceği, boş hevesler yüzünden iktidarımızın ya da sağlam yerimizin tehlikeye gireceği, olmayacak bir söz vermek yüzünden istemediğimiz hangi sorunun  önümüze sürüleceği ne tuzakları var bize hayatın... Acaba hangilerini es geçip, hangilerine ''ben seni tanıyorum ve almıyorum'' deyip yürüyecek, hangilerinin virtinine yapışıp kalacağız...

Ödülümüzün, FARK ETMEK ve İYİLEŞMEK olması dileğiyle...

Bu yazıya ne eşlik etmeli...
Elbette, OFRA HAZA'dan ''The Veil of Salome''




http://www.youtube.com/watch?v=NVl_RB90fKU&feature=results_video&playnext=1&list=PLE73B0DBF5CE4F500

17 Haziran 2012 Pazar

19 Haziran Yeni Ay ve Yengeç Dönencesi (Summer Solstice)

İstanbul merkezli haritaya göre Yeni Ay oluşumu 19 Haziran'da saat öğleden sonra 6:00 civarında gerçekleşecektir. Bu oluşumun hemen ertesi gününde Yaz Dönencesi / Yengeç Dönencesi / Summer Solstice olarak bilinen enerji kapısından da geçiyoruz.

15 Haziran 2012 Cuma

MİTOLOJİ ve ASTROLOJİ Aracılığıyla, MUCİZE, YANILGI, VİCDAN ve UMUT'un DOĞASI HAKKINDA...


Mitolojiye göre Dünya nasıl doğmuştur bilir misiniz?  Evrensel bilinç bir yıldırım (Uranüs) olup maddeye (Gaia/Toprak) değer ve gebe bırakır. Ama  çocuklarının ayrı bedenler kazanmasına ve ayrı bilinçler olarak yaşamalarına izin vermek istemez - efsaneye göre Uranüs çocuklarını yer yüzüne çıkartmamakta  - tıpkı Rabbin Melekleri gibi kendi hükmüne ve varlığına bağlı kıldığı gibi – onları kendi belirlediği sınırlara tabi kılmaktadır-.  Ne var ki, bu çocuklardan Satürn - Felek de diyen olur ona Kader de kimileri de Şeytan olduğuna hükmeder – babasına baş kaldırır ve testislerini kesip okyanus atar!  Böylece onu yaratıcılığın kaynağı ve hükmün sahibi olmaktan AKLINCA men eder…   

Satürn kendine bir krallık kurar. Burası teklik değil, kesret alemidir ve bu boyutta  ‘’zaman ve mekanın’’ hükmü geçerlidir. Artık ‘’ayrı’’ bir bilinçle davrandığı için kendine rakip istemez. O yüzden çocuklarını da, yutmaya başlar. Ancak evrenin ona bir sürprizi olacaktır! Kızkardeşi ve eşi olan merhametli Rhea, bir çocuğu ondan saklar. Bu sürpriz varis Jüpiter ya da Zeus olarak bilinir. Yaratan’ın Cömert Elini, Umudu ve Bilgeliği temsil eder mitolojide.  Kendisine sadık bir eş olarak (Hera/Juno) verilir. Böyle başlar mitolojide Olimpos Tanrılarının devri…  

Satürn yer altına çekilir ve tahtı Zeus’a terkeder etmesine, ama lanetini de savurur! Zamana ve mekana bağlı olmak Titan denilen büyük tanrılar devrini bitirmiş, yerine insanlarla içiçe yaşayan ve onlar gibi acı çekip dünya meseleleriyle hercü merç olan bir nesil gelmiştir…  Jüpiter Hera’ya pek sadık kalmaz. Hera’da kinci ve intikamcı bir kadın olur çıkar. Olimpos Dallas’a döner… Bu ikide bir ters düz dönen ve ortalığı karıştıran Marslar Merkürler filan hep bu yeni neslin temsilcileridir J

Kutsal bilgilere göre ise Rab, Adem’e zaman ve mekan aleminin çamurundan – madde bileşkesinden – bir beden vermiş,  içine bir kalp koymuş ve ona böylelikle can vermiş, ona ruhundan üflemiş ve bilinç yüklemiş, sonra da sana eş kıldığım bu suretin içinde huzurla yaşa, yoldan çıkma diye emir vermiştir. Ama beden – dişi unsur, madde, kabul eden, sabitleyen -  boyun eğmek şöyle dursun, insanı  – eril unsur, bilinç, akan, hedefe yönelen - yoldan çıkartmıştır!  Yaradan’a değil, Yanıltan’a uymuştur J İncil’deki hikayede de Adem, Şeytan’ın fısıltısına uyan eşi Havva ile bir olup, emre karşı gelmez mi…? Ve insan nesli yani dünya yüzünde can bulan tüm nefisler bu başkaldırıdan doğmaz mı…?

İşte o gün bu gündür, bilinçten kopan hiçbir nefs bilmez ‘’nereden’’ olduğunu, bedeninin aynı zamanda içinde ruhuna secde etmek için verilmiş bir ibadethane olduğunu bilmez… Bir ömür, hem kendisini, hem kıblesini, hem ibadethanesini, hem de başka bedenlerdeki ‘’eşini’’ arar ha arar…
Bu arayışın hikayesidir Doğum Haritamız! Ve doğduğumuz an herşey yukarıda nasılsa, aşağıda da öyledir…

Doğum dediğimiz şey, Rabbin nefesinin maddeye bürünmesi ve bir beden aracılığıyla zaman ve mekan alemine çıkmasıdır.  Her insanın doğum anı, doğum haritasında Güneş’in yeri ile sabittir.  Zaten o da, kendini Güneş yani ‘’dünyanın ve yaşadığı sistemin merkezi’’ zanneder!  Ne olsa kendine bilir… Ne yapsa kendinden bilir…  Maddeden doğmuş ve Rab’den aldığı ışığı Dünyaya yansıtmak için tasarlanmıştır.  Ancak bu aymazlık hali içersinde elle tutup gözle gördüğü şey ‘’beden’’ olduğu için, kendisini Yaratan’a değil, Yanıltan’a kulak vermeye pek yatkındır…

Yanıltan, bizi nasıl mı yanıltır J

Bir beden sahibi olmanın verdiği hislerle yani Ay’la yanıltır; Hislerimizi biz zannederiz! Oysa, onlar bizi bilinçten perdeleyen zanlardır.

Zihinle yani, Merkür’le yanıltır; Algılarımızı ‘’gerçek’’ zannederiz! Elle tutulup gözle görülen, somut değerlerden hareket ettiğimizi ileri sürerek böbürlenir ve kendi aklımızı kimseninkine değişmeyiz üstelik!

Hırs’la yani Mars’la yanıltır; Zaman ve mekanla sınırlı olduğu için bilincimiz ölüm korkusuyla maluldür! Ayrılık, onu sonsuzluk ve tamlıktan kopardığı için, tek başına varlığını nasıl devam ettirebileceğinin kaygısına düşmüştür ve hep bir savunma-saldırı mekanizması ile hayatta kalmaya çalışır! Onu vareden bu mekan ve içinde yol aldığı zaman aynı zamanda onu tehdit eden unsurlarla doludur. Hayatı boşuna bir ‘’mücadele’’ olarak görmez şu insan…

Arzuyla ve hazla, yani Venüs’le yanıltır; bu hikayenin en ‘’seksi’’ yanıdır! Hatırlarsanız, Uranüs’ün yani Evrensel Bilincin testislerini kesip okyanusa atar Satürn. Gelgelelim o testislerin saçtığı yaratıcı tohumlardan Venüs ya da Afrodit doğar! Aslı itibariyle, Yaratıcı İlham’dır ya da İlahi Aşk’tır… İnsanlara peşlerinden koşacakları bir amaç, kendilerini adayacakları bir sebep verir…  Ne var ki, madde alemine kapılmış insan neyi beğense ona sahip olmak ister, yokluk korkusuyla yaşadığı için neye sahip olsa hem tutmak hem çoğaltmak, hem de ihtiyacının üzerinde tüketmek ister, ne zaman bir ilham alıp bir güzellik ya da işe yarar birşey üretse onu malı olarak görür başkalarından sakınmak ve akışını yolunu belirlemek ister, neye sahip olamasa veya elden kaçırsa onu kıskanır ve yoketmek ister…

İşte tam bu aşamada ortalık Merkür  ile yapılan planlar, Ay ile düşülen heyecan ve hezeyanlar, Mars ile girişilen mücadelere boğulur… Aynı nefesten, aynı çamurdan, aynı kaburga kemiğinden üremiş olanların hepsi, Yaratıcı İlham’dan gelen güzellik ve bolluğa sahip olmak için duydukları arzuların, tutkuların ve hırsların pençesinde zamanla, mekanla ve birbirleriyle savaş ederler. Uygarlık tarihi dediğimiz hikaye, bu temanın farklı kurgularla kendini tekrar ettiği bir masallar dizisi değil midir?
Güneş, Ay, Merkür, Mars ve Venüs’e içsel gezegenler denmesinin sebebi, BENLİK duygusunun şekillenmesine birebir katkıda bulunmaları yüzündendir.

Dışsal gezegenler dediğimiz Uranüs, Pluto, Neptün, Satürn, Chiron ise mitolojide birinci nesil tanrılar olarak geçen Titanlardır.  Astrolojide bu gezegenler bizim rehberlerimiz ve öğretmenlerimizdir. BENLİK algımızı yeniden yapılandırmamıza yardımcı olurlar. Hem içsel gezegenlerle yaptıkları açılarla onların titreşimini belirlerler, hem de zaman içinde haritaya yaptıkları transitlerle bizi sınavlardan geçirirler. Metatron, Azrail, Mikail, Cebrail gibi melekleri fazlasıyla andıran misyonları vardır… Çözünme ve Rabbin  birliği içinde yokolmayı temsil eden, imanlı ve kendini feda misyonunu birebir üstlenmiş görünen Neptün, adeta İsa enerjisinin birebir tarifi gibidir…

İnsan hep hikayesinin nereye varacağını bilmek ister! Nereden geldiyse oraya varacaktır… Ama ister ki, kayda değer bir izi olsun zaman ve mekan aleminde. Herşeyi kendinde biriktirmek, kendine mal etmek, kendiyle sınırlamak, kendine göre şekillendirmek ister. Oysa ‘’Yanıltan’’ ve bu mekanın efendisi olduğunu her fırsatta bize hissettiren Satürn, ya da ZAMAN bize en büyük dersi – Jüpiter’in gelip kendisinin gözden düşmesi ile öğrendiği dersi – öğretir; ‘’Sen ne plan yaparsan yap, Evren’in daima seninkinden daha üstün bir planı vardır!’’

Uranüs’ün bir yıldırımı, bütün planları alt üst etmeye yeter! Tahmin edilemezlik faktörü her zaman hayatın bir parçası olacaktır. ‘’Felaket’’ dediğimiz şeylerin, ne ‘’Mucize’’lere gebe olduğunu, hangi acıların içinde Rabbin şefkatli elinin gizlendiğini görmez bizim zaman ve mekanla bağlı gözlerimiz…
Venüs bizi cezbeder, Satürn bizi yorar, Pluto bizi çizer, biz Mars’a sığınıp kükreriz! Ya da Ay olup çekiliriz köşemize, depresyona gireriz. Reddederiz ışığı almayı ve yansıtmayı…

Bir Chiron vardır hepimizin haritasında… Hepimiz türlü acı çeker, ve bu acılar sayesinde başkalarının halinden anlar, gönül dilinden bilir, mağrur hallerimiz için de az da olsa eğik dururuz!  Ama bazılarımız da acıyı bir beden yapıp tutunur ona sımsıkı… Ne de olsa acı gerçektir, tanıdıktır! Bizi ‘’yanıltmaz’’ mutluluk gibi…

Ama her haritada bir Neptün olduğu gibi, her insanın içinde de bir ‘’Vicdan’’ vardır… Bazen bir kahraman çıkartır içimizden, bazen bir şefkat timsali… Gerçi yapar eder, sonra umduğumu bulamadım deyip pişman oluruz! ‘’Karşılıksız’’ sevgiyi taşımak – hatta değil vermek, bazen almak, sindirmek, kadrini kıymetini bilmek dahi -  zor gelir… Bulduk mu yere atar, üstünde tepiniriz J Sonra bir boşluk hissederiz etrafımızda… Onun kabahatini dahi küstürdüğümüz ele yükleriz!

Yine de, bir hikayenin dersini anlamak için, daima çıkış noktasına bakmak gerekir! Bu alemde Yaratan'ın varis tuttuğu ilk kişi, Adem ya da Jüpiter’dir! Yoldan çıkmaya yatkındır insan da tıpkı ‘’Babası’’ gibi. Ama içinde gerçeğin tohumları ekilidir. Jüpiter’in temsil ettiği Umut ve Bilgelik’tir bu dünyanın en güzel mevyası… Ona sırtımızı döndüğümüz, o tohumları büyütüp yeşertmeyi, onların meyvalarıyla  kendimizi ve başkalarını beslemeyi reddetiğimiz zaman, yolu kaybederiz.

Vicdan'ın sesi içimizden, Umud'un ışığı yolunuzdan eksik olmasın… 

Ümit Yaşar OĞUZCAN'ın muhteşem sözleriyle Avni ANIL bestelemiş... Nesrin SİPAHİ de şakımış;

''Bir Ateş'im Yanarım
Külüm Yok Dumanınm Yok
Sen Yoksan Mekanım Belli Değil
Zamanım Yok
Fırtınalar İçinde Beni Yalnız Bırakma
Benim Senden Başka Sığınacak Limanım Yok''





14 Haziran 2012 Perşembe

Üzgünsen Söyle ... Kırıldıysan Bekle !

Yanlış anlamalar ve yanlış anlatmalara çok yatkın bir devreden geçiyoruz!

Gökler birkaç gündür gergin... Ama dün ve bugün özellikle iletişim açısından sorunlar yaşamaya çok yatkın olduğumuz bir enerjinin içindeyiz! Neden mi?

Öncelikle Ay çabuk karar vermeyi seven Koç'ta, yanılsamalarını meydan okumaya dönüştürmek için diş biliyor ve bütün geçmiş kırgınlıklarını biriktirmiş, kendini artık kimselere ''üzdürmemeye kararlı'' Satürn ile karşıt açı içinde. Geri giden Venüs, ''Kırık Kalpler Operatörü'' Chironla hüzünlü bir kare içinde... Özet: ALINGAN ve MESAFELİYİZ! Bir fırsat bulunsa, bu saldırgan ve suçlayıcı sözcüklerle bezenmiş bir tartışmaya da döner....

Düşüncelerimizi, sözlerimizi, kısa dönemli tavırlarımızı belirleyen Merkür, zaten birkaç gündür Pluto ile zıtlaşmakta! Egomuzu tanımlayan Güneş, savunma-saldırı mekanizmamızı temsil eden Mars ile çatışmakta! Yani aslında kendimizle kavgalı, kendi ön kabullerimiz ve takıntılarımızla yüzleşmek ya da kabahati başkasına yıkıp dünyaya küsmek arasında gidip gidip geliyoruz...

İler tutar bir Satürn - Güneş üçgeni var... O da olsa olsa içimizden köpürsek de dilimizi azcık tutmamıza neden oluyordur :)))))))))

Aman diyorum Dostlar... Hani bir laf vardır: ''Hırs Gelir Göz Kararır ... Hırs Gider Yüz Kararır!''

Sevgi, beklentili olmak değildir... Sevgi anlayışlı olmak ve kendi akışına bırakmaktır. Burada sadece ''erotik sevgi''den bahsetmiyorum... Arabasına bindiğiniz taksici, ekmek aldığınız bakkal, dosya teslim ettiğiniz iş arkadaşınızla aranızda da ''sevgi ve saygı'' ilişkisi var. Bütün alışverişlerin temelinde bu vardır zira... Birbirimizin bir eksiğini tamamlar, bir derdine derman oluruz...

Zamanın kalitesi sevgiyi sınıyor yüreklerimizde! İçgüdülerimiz, beklentilerimiz, korkularımız ve savunma mekanizmalarımızla değil ''usulet ve suhunetle'' davranmayı öğrenmek için harika bir zaman - Amaaannn Juno ... her berbat durumdan da bir ''ders'' çıkartmasan! :))))) -

Bugün birine yaptığınız ya da yapmadığınız birşey için üzgünseniz söyleyin...
Şayet beklediğiniz bir davranışı görmüyorsanız, ya da beklemediğiniz bir davranışla karşılaşıyorsanız, BEKLEYİN!

Elton John'un eşsiz parçası eşlik etsin bu yazıya ''SORRY SEEMS TO BE THE HARDEST WORD'' - Üzgünüm Demek Bazen En Zor Şeydir - iki yorumcudan Joe Cocker'dan ve Ray Charles'dan ayrı ayrı gelsin... Sevgiyle


http://www.youtube.com/watch?v=axcXYkiO82Q&feature=player_embedded



http://www.youtube.com/watch?v=3y29dWcuqQY

12 Haziran 2012 Salı

GERİLLA ATAKLARI ... Liber-Tango Zamanı

Bugün Merkür ve Retro Pluto arasında tam bir karşıtlık var. Neyi görmek, neyi bilmek, neyi kabullenmek istemiyorsak, onunla çatışacağımız, hoşumuza gitmeyen bazı şeyleri İDRAK etmek durumunda kalacağımız bir gün. Bu idrak ani bir haber, beklenmedik bir gelişme ile de gerçekleşebilir.  Çünki yıldırım çarpması efekti yaratan Uranüs, bu iki gezegene tam kare yapıyor. Üstelik Ay da gün içerisinde Uranüs ile buluşacak. Yürek hoplatan, ani ve sarsıcı haberler, beklenmedik gelişmeler, bizi algı ve tutumlarımızda belirgin bir değişiklik yapmaya zorlayacak!

Ne olabilir bu gelişmeler... Belki yaşadığımız dünya veya toplum ile ilgili üzücü bir haber, belki kişisel yaşamımızla ilgili bir sorunun açığa çıkması ve büyük bir karar alma mecburiyeti ile karşı karşıya kalmak...

İyi haber; Chiron-Merkür ve Satürn-Güneş arasındaki dengeleyici üçgenler, yeni gelişmeler karşısında yapıcı ve düzenleyici aksiyonlar almamızı kolaylaştıracak.

Birşeyler silkeleyip kendimize getirecek bugün bizi... İçinde kaybolduğumuz küçük kaygılar ya da çıkmazlardan örülü sığınağımıza, gerilla saldırısı yapacak gökler. İşe yaramayan kurgularımız, bizi korumayan çatılarımız, elimizi kolumuzu bağlayan ilişkilerimiz, gözüne bakamadığımız korkularımız, alışkanlık haline getirdiğimiz saplantılı tutumlarımız bugün ateşle vaftiz olacak.  Ve odağımız, sızlanmaktan ve endişelenmekten, çözüm bulmaya, tavır almaya, dengeyi kurmaya, bize yakışan tavrı bulmaya dönecek. 

Hayırlara vesile olsun...

Hayatın Karşı Konulmaz Ritmi deyince benim aklıma TANGO gelir... Aslında biz hep hayatla dans ederiz ve onun kollarında dönerken yapabileceğimiz en iyi şey, esnek, uyumlu ve dengeli olmaya dikkat etmektir. Astro Piazzola'dan Libertango eşlik etsin bu yazıya - YO-YO MA'nin nefis yorumuyla...






11 Haziran 2012 Pazartesi

Jüpiter İkizler'e Geçiyor - Risk Yönetimine Dİkkat!

Jüpiter Modern astrolojide Yay Burcu'nun, klasik astrolojide ise Yay ile birlikte Balık burcunun  yöneticisidir. Hayatın karşımıza çıkarttığı şans ve öğretileri nasıl değerlendirdiğimizi belirler. Salt akılla varılamayacak hedeflere, ilham ve inançla yönelmeyi temsil eder. Kendi aklından öte bir akıl, yaşadığın yerden öte bir ufuk, hayal erdirebildiğinin üzerinde bir gerçek ve daima bütün bunlara ulaşmak, bunlarla bütünleşmek için bir umut olduğuna hükmeder. Jüpiter yaşam şevkinin, zevkten öteye geçip amaçlarla bütünleşmiş ve sonuç odaklı aksiyonlara dönmüş olan olan halidir!

İkizler burcu ise Yay'ın karşıtı ve bütünleyicisidir! Bazen sadece hayal etmekle dahi yetinebilecek olan Yay'dan daha enerjik hatta hiperaktiftir. Ancak daha dar alanda gerçekleştirilen bir hareketlilik ve daha kısa erimli hedefleri temsil eder. Elinde olan veriyle alınan ve hızlı sonuç getiren kararlarla davranır. Yay gibi büyük insanlığın hayrına değil, kişisel arzularının tatminine odaklıdır. Daha doğrusu ''o anda'' odaklıdır. Bir sonraki anın yüklendiği enerjiler değiştiğinde, İkizlerin de hedef değiştirme olasılığı yüksektir.

Bir gezegen'in yöneticisi olduğu burcun karşısında yer alan burçta rahat etmeyeceği, performansının düşeceği varsayılır..

Jüpiter, önümüzdeki 1 yıl boyunca misafir olacağı canıtez ve meraklı İkizlerde daha bir hareketli ve estim akıllı davranmaya yatkın olacaktır. Birçoğumuzun yeni kavramları okumak, öğrenmek, üzerlerinde konuşmak yönündeki eğiliminin artacağı bir zamana girdiğimizi rahatlıkla söyleyebiirim. Ama bir konuda fikir sahibi olmakla, öğrenmek ve uygulamak birbirinden çok farklı şeylerdir!

Sosyal, ticari ve iletişimsel hareketliliğin artacağı bir yıla giriyoruz. Olasılıklara salt kişisel hedefler doğrultusunda yaklaşmak, fırsatçı bir tutumdur. Ancak kısa dönemli büyük fırsatların, uzun vadede zarara yol açma riski hesaplanmadan davranılmamalıdır. Örneğin; gecelik faizlerin çok yükseldiği bir dönemde, finans kaynaklarının üretim sektöründen geri çekilip, spekülatif yatırımlara yönlendirilmesiyle büyük kazançlar elde edilebilir. Ancak, bu tip bir ekonomi orta vadede her kesimden insanı risk altına sokmaktadır. Bunun örnekleri ülkemizde ve dünyada pek çok kez yaşanmıştır. Üretim merkezlerinin ucuz işçiliğin varolduğu uzak doğu ülkelerine kaydırılması, birçok ülkede orta sınıfın gelirleini tehlikeye sokmuş, ayrıca karşılığında bu ucuz işçiliği sağlayan pazarlardan başka ülkelere akan malların piyasaları istila etmesiyle doğan fiyat rekabeti, birçok ülkede ekonominin dengesini bozmuştur. Bugün yaşanılan dünya krizinin temelinde, böyle kısa vadeli girişimlerin yarattığı riskler yatmaktadır. Görünenin ardında, görülemeyen bileşenler olabileceği unutulmamalı,  anın kalitesindeki değişimlerin, hedef ve tutumlara nasıl yansıması gerektiği konusunda hassasiyet gösterilmelidir.  Bu yıl boyunca, bizde atılım yapma arzusu doğuran küçük kazanımların uzun vadede doğurabileceği riskin iyi hesaplanması ve fırsatçı değil, genelin hayrına hizmet eden projelere yönelinmesi gerekir.

Özellikle Neptün'ün de retro devresine girdiği ve Kasım ortasına kadar böyle kalacağı düşünülürse, yanılsama hatta bilinçli olarak yaratılan ''yanlıtıcı imajlara kapılma'' faktörünün önümüzdeki birkaç ay içinde alınan kararlarda oynayabileceği rolün asla akıldan çıkartılmamasında fayda vardır!

İnsanların son yıllarda iyice gelişen medya ortamlarında, derli toplu bir analize tabi tutamadıkları yoğun veri bombardımanları altında kaldıkları ve bunun onları manipülasyona açık hale getirdiği bilinen bir gerçektir. Jüpiter'in abartmaya yatkın nitelikleri ile birleştirildiğinde İkizler'deki yerleşim, medyanın, politikacıların, din adamlarının ve akademisyenlerin söylemlerine dikkatle yaklaşılması gerektiği hakkında bir uyarıdır. Aksi takdirde, oluşturabileceği sonuçları uzun vadeli olarak değerlendiremediğimiz maceralara sürüklenmek, işten değlidir. Uranüs ve Merkür'ün kısa aralıklarla retro sürecine girecekleri Temmuz ayı, özellikle yanıltıcı göstergelere dayalı olarak alınabilicek ani kararlar ve atılabilecek riski adımlara açık bir devre olarak karşımıza çıkmaktadır.

Gelelim Jüpiter'in İkizler'deki yerleşiminin kişisel yaşamlarımıza nasıl yansıyabileceğine...

Bu dönem içinde Jüpiter'in haritamızda yerleştiği evin konusuyla ilgili olarak hevesli girişimlerde bulunmamız, fakat bunları işe yarar bir sona ulaştırmakta zorluk çekmemiz, ya da konsantrasyon sorunları yaşamamız mümkündür...  Bu durumun Burcunuza ve Yükselen Burcunuza göre etkilerine ve gerektirdiği önlemlere kısaca değinelim;

KOÇ ve Yükselen KOÇ: Koçlar doğum zamanlarına bağlı olarak bu transitin etkisini 2. ve 3.evlerinde yaşayacaklardır. Sahip oldukları maddi ve manevi değerlerle kurdukları bağa ve yakın çevreleri ile iletişimlerine özen göstermeleri gereken bir yıl olacaktır. Gelirlerinde ve sosyal hareketliliklerinde artışlar olması, popülerlik kazanmaları, flörtçü bir ruh haline girmeleri ve birden bire karşılarına çıkan kısa dönemli macera olasılıklarına fazla düşünmeden atılmaları mümkündür. Aşırı spekülatif davranmak, özdeğerlerinize zarar verebilecek kazançların peşinde koşmak, yeni açılımlar yeni bağlantılar peşinde gezerken, merkezinizi kaybetmek, aşk makinesi ya da alemlerin gözdesi olayım derken sosyal prestijinizi ve sevdiklerinizi yitirmek gibi riskleri dikkate alarak davranmanız önerilir.

BOĞA ve Yükselen BOĞA: Boğalar doğum zamanlarına bağlı olarak bu transitin etkisini sırasıyla 1. ve 2. evlerinde yaşayacaklardır. Jüpiter Boğa'da hareket ettiği dönemde, ''önemsenmek'' onlar için önemli olmuştur. Ama bunu alıştıkları yöntemlerle yapmaya çalışmışlardır.  Durağan ve tutucu karakterleriyle tanınan Boğa'ların önümüzdeki bir yıl içinde yeni açılımlara ve düşüncelere yatkın hale gelmeleri, her anlamda daha fazla risk almaya, hareket alanlarını genişletmeye, isimlerini farklı alanlarda duyurmaya, renkli, yaratıcı ve eğlenceli yanlarını vurgulamaya eğilim göstermeleri mümkündür. Biriktirmekten ziyade harcamaya, ya da geçmiş birikimlerini yeni yatırımlara yönlendirmeye yatkın olurlar. Özellikle bu birkaç ay içinde, ev almak, taşınmak, yuva kurmak, çocuk yapmak için adeta çocukça bir heves duyabilir, kendilerini telaş içinde bulabilirler. Dengeli davranmak, olası risklere ilişkin önlemleri de düşünerek adım atmak, Boğaları istenmedik sorunlardan koruyacaktır.

İKİZLER ve Yükselen İKİZLER: İkizler, doğum zamanlarına bağlı olarak bu transitin etkisini sırasıyla 12. ve 1. evlerinde yaşayacaklardır. Bir süredir  hissetikleri melankolik ve bezgin ruh halleri, bastırılmış gerilimleri birden açığa çıkabilir. Bilnçaltlarında patlamalar yaşayabilirler. Ne zamandır su yüzüne çıkartamadıkları, yüzleşemedikleri kaygıları ile gözgöze bakmaları ve onlara ilişkin radikal çözümler üretmeleri, ardından da umulmadık bir ferahlık ve içsel rahatlık devresine girmeleri mümkündür. Hareketli bir hayal dünyaları olmasına karşın, ortaya yeni bir fikir koymaktan kaçındıkları süreçler yerine, yaratıcılıklarının tavan yaptığı bir evreye girmeleri beklenir. Bu şanslı evreden faydalanmak için, maksat hareket olsun diye enerji ve zaman kaybettirecek işlerden kendilerini korumaları, alacakları kararların, atacakları adımların geleceğe dönük sonuçlarını iyi hesaplamaları önerilir. Yeni bir iş kurmak, evlenmek, çocuk yapmak gibi arzuları yoğun olarak hissedebilirler. Ancak buna ruhen, bedenen ve madden hazır olup olmadıklarını dürüstçe değerlendirmelerinde fayda vardır. Bir de sırf önlerine koydukları bir hedefe hizmet ettiği için, uzun vadede uygun olmayacak araçlar ve insanlarla kader birliği yapmamaya özen göstermeleri gerekir!

YENGEÇ ve Yükselen YENGEÇ: Yengeçler, doğum zamanlarına bağlı olarak bu transitin etkisini sırasıyla 11. ve 12. evlerinde yaşayacaklardır. Bir süredir birçok ''karar'' almaları gerekmiştir. Aceleye getirilmeyi sevmeyen Yengeçlerin önlerine çıkan fırsatlara güvenlik arayışı içerisinde temkinle yaklaşmış olmaları beklenir. Ancak zamanın ve olayların kontrol edemeyecekleri bir hızla aktığı duygusuna kapılacakları bir devre başlamıştır. Artık alınması gereken daha fazla karar vardır ellerini çabuk tutmaları gereklidir. Yengeçler bu aralar öncelik belirlemek ve seçim yapmak konusunda zorlanabilirler. Her an sorun çıkartacağı belli olan muftak musluğunu değiştirmek yerine, kapının zilini değiştirip daha melodik bişey takmak gibi eğilimler göstermeleri mümkündür :) Geleceklerini geçmişten gelen bileşenlerin üzerine kurmak arzusu duyabilirler. Eski yaşadıkları yerlere dönmek, eski ilişkileri tazelemek, geçmişe gömülmüş hazineleri karıştırmak, bilinçaltından üstüne çıkamamış düşünceleri farketmek ve onlardan beslenmek şu sıralar tam onlara göredir. Dil ustalıkları artacak, gönül gözleri daha bir açık olacaktır. Ancak kaygı ve beklentileri ile, içgüdü ve öngörüyü birbirine karıştırmamaları, ''hakkı yenen bilge'' modunu abartmamaları ve kurban postuna bürünmüş bir fırsatçı şeklinde, insanların vicdan ve sorumluluk duygularını manipüle etmemeye dikkat etmelidirler!

ASLAN ve Yükselen ASLAN: Aslanlar, doğum zamanlarına bağlı olarak bu transitin etkisini sırasıyla 10. ve 11. evlerinde yaşayacaklardır. Bir süredir toplum ve iş hayatında karşılaştıkları fırsatların adedinin arttığını ve çerçevesinin genişlediğini farkedebilirler. Hayatlarındaki durağanlıktan sıkılmış olsalar da, yeni ''atılımlara'' temkinli yaklaşmayı hatırlamalarını öneririm. İnsanların taleplerindeki artışın size getireceği yükümlülük ve sorumlulukları iyi gözleyin ve zaman ve kaynak yönetiminizi çok dikkatli yapın. Ön plana çıkmak, borunuzu öttürmek, kıymete binmek her zaman başınıza gelecek en iyi şey değildir. Ajandanız başedilemeyecek kadar şiştiğinde, repütasyon kaybetmeniz de söz konusu olabilir. ''Tırışkadan'' şeylere bir dünya vakit ayırıp, umduğunuzu bulamamak, size belli bir fayda gözeterek yaklaşan insanların niyetlerini farketmemek ya da kulak arkası etmek, zaaflı kararlar almanıza yol açabilir. İyilik edeceğiniz kişileri ya da hizmet amaçlı katılacağınız toplumsal faaliyetleri dahi, özenle seçin ve güruhun akışına kapılmamaya özen gösterin.

BAŞAK ve Yükselen BAŞAK: Başaklar, doğum zamanlarına bağlı olarak bu transitin etkisini sırasıyla 9. ve 10. evlerinde yaşayacaklardır. Bu devrede yeni ufuklara açılmak, seslerini sözlerini yeni insanlara duyurmak, bakış açılarını geliştirmek ve toplumsal duruşlarını pekiştirmek için çok arzulu ve atak olmaları beklenir. Hiç olmadıkları kadar gösterişe meraklı bir hale bürünebilirler... Ancak, hedef ve tavır saptarken seçici olmaları ve gelişeyim derken mevzi kaybetmemeye, daha akıllı görüneyim derken içi boş veya hamasetten ibaret laflar etmemeye özen göstermeleri iyi olur. Okuduklarını ve duyduklarını hazmetmeye, yeni görüşlerini temel etikleri ile bütünlük içinde hayata geçirmeye, duruş belirleme ya da geride kalmama kaygısı ile taşıyamayacakları sorumlulukların altına girmemeye dikkat etmeleri önerilir.

TERAZİ ve Yükselen TERAZİ: Teraziler, doğum zamanlarına bağlı olarak bu transitin etkisini sırasıyla 8. ve 9. evlerinde yaşayacaklardır. Bu aralar Terazilerin bütün ucu açık hesaplarını ve yaşamlarında belirsizliğe neden olan alanları hızlı bir şekilde elden geçirmeleri beklenir. İç ve dış hesaplaşmalar, borçlar alacaklar, ödemeler, mahkemeler, zarara veya haksız kazanca neden olmuş alışverişlerin yansımaları önlerine dökülür. Başkalarının sırtından  ya da ''gri alanlardan'' fayda sağlamak için birçok fırsatla karşılaşmak, uyanık ve menfaatçi olmaya adeta teşvik edilmek gibi sınavlarla karşılaşmaları mümkündür.  Yeni öğretiler almak, yeni ufuklara açılmak, farklı diller, dinler ve sınır ötesi ülkelerle yeni bağlantılar kurmak, olaylara ve zamanın akışına hiç bakmadıkları bir perspektiften yaklaşmak gibi eğilimler göstermeleri ve bunlardan fayda sağlamaları mümkündür. Ancak arada bir durup yaptıklarını ve yaşadıklarını sindirmeye ve iç dengelerini bulmaya ve attıkları adımların önünü arkasını toplamaya zaman ayırmaları gerekir. Aksi takdirde uçan halıyı indirecek yer bulamayabilirler!

AKREP ve Yükselen AKREP: Akrepler, doğum zamanlarına bağlı olarak bu transitin etkisini sırasıyla 7. ve 8. evlerinde yaşayacaklardır. Ortaklık, evlilik, aşk, bağlılık getiren ilişkiler, cinsellik, ortak kullanılan kaynaklar, başkaları üzerinden gelen fırsatlar, bir yıllık menünüzde önem kazanacaktır. Bu alanlarda önce yeni fırsatların peşine düşmek, sonra da eskiyi değiştirmek eğilimi gösterebilirsiniz. Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmamak için dikkatli olmanız gerekebilir! Önünüzde açılan ''ortak kullanım ve hızlı tüketim'' fırsatları başınızı döndürse de, temkinli ve adil olmaya gayret edin! Size yapılmasını istemeyeceğiniz şeyleri, başka insanlara yapmamaya özen gösterin. Vefasız ve prensipsiz davrandığınız takdirde, orta ve uzun vadedeki kayıplarınız kazancınızı aşabilir. Borçlanmanız, komisyonla çalışmanız, başkalarının olanaklarını onlar adına işletmeniz gereken işler yapacağınız zaman, temkini elden bırakmayın ve uzun vadeli hesaplar yapmayı ihmal etmeyin.

YAY ve Yükselen YAY: Yaylar, doğum zamanlarına bağlı olarak bu transitin etkisini sırasıyla 6. ve 7. evlerinde yaşayacaklardır. Gündelik yaşamları, çalışma rutinleri, işbirlikleri ve evlilik benzeri kalıcı ilişkilerinde yenilikler yapmaya niyet edebilirler. İş yerlerinde yeni açılımlar yakalamak, daha geniş bir alanda çalışmak, hizmetlerini farklı müşterilere yaymak, işbirliklerini kapsamını ya da adedini arttırmak için yoğun bir gayret gösterebilirler. Ancak bu arada eski dostlarını kaybetmemeye, pozisyon kazanayım derken düşman kazanmamaya da özen göstermeleri gerekecektir. Aşk hayatlarında girişken, cömert ve coşkulu olmaları beklenir. Ancak fazla sayıda mavi boncuk dağıtmak, kendilerini bir aşk tanrısı/tanrıçası gibi pozisyonlayıp, geniş bir hayran kitlesinin alkışına oynamak, onları içi boş ilişki ağlarına sürükleyebilir. Hayranlık toplamak ya da skor yapmak için uğraşırken, kendilerini maddi ve manevi anlamda güçlendiren ve besleyen ilişkilerden mahrum kalabilirler.

OĞLAK ve Yükselen OĞLAK: Oğlaklar, doğum zamanlarına bağlı olarak bu transitin etkisini sırasıyla 5. ve 6. evlerinde yaşayacaklardır. Yaratıcı ve girşimci bir devreye girmeleri beklenir. Yeni projelere başlamak için istekli olmaları, her zamankinden daha enerjik ve risk almaya açık davranmaları mümkündür. Hamile kalmak için de uygun bir dönemden geçmektedirler. Ancak tüm girişimleri onlara yeni sorumluluklar da getirecek ve günlük hayatları bir süre sonra kontrolden çıkabilecektir. İstekli ve gayretli oldukları kadar, seçici ve düzenli olmalarında da fayda vardır. Alacakları işler, uzun vadeli garantisi olmayan ama kısa dönemde hızlı bir para döngüsü sağlayan türden olabilir. Yine de, kendilerine uzun vadede faydası olacak bir strateji belirlemeleri ve günlük yaşamlarını planlarken, önceliklerini bu stratejiye göre dizmeleri yararlı olur. Aksi takdirde çok yere koşturmuş, çok zaman harcamış ama havanda su dövmüş durumuna düşebilirler.

KOVA ve Yükselen KOVA: Kovalar, doğum zamanlarına bağlı olarak bu transitin etkisini sırasıyla 4. ve 5. evlerinde yaşayacaklardır. Ev, aile ve çocuklar, Kovaların gündem maddelerini teşkil edecektir. Özel alanlarında ve özel hayatlarında yenilikler yapmak, yakınlarıyla iletişimlerini arttırmak, ev ortamlarını zevklerine göre yeniden düzenlemek gibi hevesler geliştirebilirler. Öte yandan çok sehayat etmeleri ve otel gibi yerleri ev niyetine kullanmaya başlamaları da mümkündür. Evli olmayan ve niyetli de olmayanlar ise kendilerini ateşli aşk maceralarına ya da heyecan verici proje ve girişimlere kaptırabilirler. Hayatı dolu dolu yaşama arzusuyla, enerjilerin fazla dağıtmamaları, kendileri için hayati olan konuları merkezde tutmaya devam etmeleri, kendilerini imaja kaptırıp öz-değer algılarını başkalarının ilgi ve onayına bağımlı hale getirmemeye dikkat etmeleri önerilir.

BALIK ve Yükselen BALIK: Balıklar doğum zamanlarına bağlı olarak bu transiti 3. ve 4. evlerinde yaşayacaklardır. Çevre ve ev değiştirmekle ilgili konuların gündemlerine oturacağı düşünülebilir. öncelikle iletişim konusunda çok hareketli olacakları bir süreçten geçmeleri beklenir. Yeni yapacakları girişimlerin ve kuracakları fırsata, çıkara, meraka ve heyecana dayalı ilişkilerin getiri ve götürülerini iyi hesaplamaları, özellikle Haziran ve Temmuz döneminde çok özenli ve seçici davranmaları önerilir. Spekülatif emlak girişimleri, taşınmaz mal ve mülk alım satımları konusunda ilginç fırsatlarla karşılaşabilirler. Bu konuda da, kısa ve uzun vadeli kazanç ve yükümlülüklerin iyi ölçülmesi gerekir. Ani bir kararla yaşadığınız mekanı değiştirmek hatta evlenmek isteyebilirsiniz. Bu yanlış bir tercih olmayabilir. Yeni oluşturacağınız yaşam ortamının koşulları hakkında ''gerçekçi'' göstergeler bulmaya özen göstermeniz, altyapınızı iyi hazırlamanız sizi beklenmedik sorunlardan koruyacaktır.

10 Haziran 2012 Pazar

SAĞALMAYAN YARALARA MERHEM GÜNÜ...

''Hayatıma dikiz atıp astroloji adı altında benim hikayemi mi yazıyorsun?'' diyenler oluyor bazen... ''Okumuyorum sanma, 'like' koymuyorsam, içimi çizdiğinden'' dedi çok sevdiğim bir arkadaşım...

Ama ben kimsenin hayatından kopya çekmiyorum Dostlar... Gökler hepimizin hayatında belli temaların gündeme gelmesini tetikliyor o kadar... Ben ise naçiz kalan sözcüklerimle tercüman olmaya çalışmaktan gayrı birşey yapmıyorum... Sürç-ü lisan ettiğim her cümle için affola!

Bugün de ''Sağalmayan Yaralara Merhem'' günü işte... Neden mi;

8 Haziran 2012 Cuma

Merkür Yengeç'te ''7-25 Haziran'' Boyunca İç Deniz Yolculukları



Merkür 7-25 haziran aralığında Yengeç'te ilerleyecektir. Merkür zihinsel faaliyetlerimizi ve kısa dönemli aksiyonlarımızı tanımlar. Gördüğümüz şey hakkında edindiğimiz ilk intiba ve verdiğimiz ilk tepki Merkür'ün eseridir. Yengeç, su grubunun en evcil üyesidir. Şefkat, güvenlik, doygunluk, keyif gibi ''ana kucağı'' formatındaki bir varlık bilincini temsil eder. Bu durumda, Yengeç'teki Merkür'ün algıları, dünyaya ana kucağındaki bir çocuğun gözleriyle baktığımız bir döneme işaret eder!

Dış dünyadan zihnimize yansıyan veriler su efektiyle işleme alınacak, algılarımız derin ve bütünsel olacaktır! Ancak çıkarttığımız sonuçlar kendimize odaklı, verdiğimiz tepkiler ise savunmacı ve manipülatif olabilir. ''Beden'' algısının çok yoğun olacağı bir süreçtir. Kendimizi fiziksel olarak kırılgan ve zihinsel açıdan alıngan hissedebiliriz. Dünyayı, kendi rahatımız, ihtiyaçlarımız ve önceliklerimiz açısından algılamaya, karşılanmayan taleplerimiz için fazlasıyla endişe üretmeye, olan biteni ''bize karşı'' ya da ''bizim için'' üreteceği sonuçlar itibariyle değerlendirmeye, ''ötekiler'' hakkında objektif olmayı reddetmeye, yakınlık ve güven hissi veren kişilere yaklaşıp, meydan okuyormuş gibi duran kişilerden kaçınmaya, çevremizdekilere tıpkı meme için ağlayan bir çocuk gibi, pasif agresif yöntemlerle erişmeye yatkın olabiliriz. Bu nedenle, kendimizi fazlasıyla talepkar, reddedilmiş ve melankolik ya da belirli kişilere ve mekanlara fazlasıyla bağımlı ve duygusal hissedersek, bu durumu ''gerçek'' kabul etmek yerine, zamana bağlı bir algı olarak görmek, iç gerginliğimizi ve tepkilerimizi ılımlandırmaya çalışmak yerinde olacaktır.

Bu süreç yeni işlere, yeni projelere başlamaktan ziyade, elimizde olanları olgunlaştırmak, eksiklerini gidermek, bir işi, bir amacı bizimle birlikte sahiplenecek ve destekleyecek kişileri bulmak ve onlarla ilişkilerimizi güçlendirmek, düşüncelerimizi ve algılarımızı zenginleştirmek ancak sonuç çıkartmak ve aksiyon almak konusunda temkinli ve acelesiz davranmak için uygun bir zaman dilimidir.

Başkaları ile duygusal yakınlıklar kurma, duygusal konuşmalar / hesaplaşmalar yapma eğilimimiz artabilir. Ancak burada algılanan ''duygusallık'' rahatlama ve güven bulma ihtiyacı ile birleşmiş, ''hesaplı ya da beklentili'' bir duygusallık olabilir. Bu dönemde yakınlaştığımız kişilere, girdiğimiz işlere geçici bir liman olarak bakıp bakmadığımızı sorgulamakta ve bize kucak açıyormuş gibi görünen insan ve ortamların sundukları yakınlık karşılığında ne beklediklerini iyi anlamakta fayda vardır. Çocuksu ve muhtaç görünen herşey naif, anaç ve koruyucu görünen herşey samimi olmayabilir...

Neden mi bu kadar ''çekimser'' yorumlar yapıyorum; hayal ve yanılsamalar gezegeni Neptün'ün retro devresine girmesi, şifacı Chiron'un birkaç güne kadar retroya geçecek olması, Satürn ve Venüs'ün de zaten retro sürecinde olmaları, hep ''eksik bırakılan dersler, onarılmamış kırıklar, tekrarlanan hatalar, göz-ardı edilen gerçekler, sonuç vermeyen alışkanlıklar, kayıp getirecek bağımlılıklar'' gibi temaları çağrıştırmaktadır!

Kolaycı, ürkek, bağımlı, güvensiz, temelsiz olan bütün düşünce ve davranış kalıplarımızı tekrarlamaya yatkın olacağımız ve bunların ''istenmeyen'' sonuçları ile yüzleşmek zorunda kalacağımız bir zaman dilimi yaşayabiliriz. Bu pek ''sevimsiz'' görünse de, sonuçta böyle davranmak bizim tercihimiz olduğu müddetçe, alacağımız sonuçların da sevimsiz olacağı gerçeğini idrak etmek kendi hayrımızadır!

Başkalarına ya da geçmişimize ''sarmak'' yerine bu devreyi ''sessiz gözlemler ve iç konuşmalar'' yaparak geçirmek çok yararlı olur. Parmak emmek, emziğe bağımlı olmaktan daha ''kendine yeterli'' bir tutumdur! Düşüncelerimizi olgunlaştırmak, kendimizle daha dürüst ve açık bir ilişki kurmak, beklentilerimiz ve korkularımızı gözden geçirmek ve başka insanların da yakın süreçlerden geçtiğini hatırlayarak, aslında diğerleri ile ne kadar ''benzer'' güdülere, kaygılara ve yargılara sahip olduğumuzu idrak etmek, bize insan ilişkileri hakkında değerli içgörüler kazandırabilir. Deniz yolculukları ya da sahil yürüyüşleri yapmak, denizin sakinleştirici ılımlandırıcı ve iyotun zihin açıp depresyonu giderici etkisinden yararlanmak, için de uygun bir zamandır.

Merkür'ün Yengeç'te ilerleyeceği süreç içinde, Neptün, Pluto ve Uranüsten alacağı etkileri ve aynı dönemde Güneş, Venüs ve Ay'ın yapacağı açıları da incelediğimizde, bilinçaltımızın hareketli, rüyalarımızın uyarıcı ve zorlayıcı, iç dünyamızın çalkanltılı olacağı görülmektedir. İçimize ''doğan'' ya da rüyamıza giren herşeyi ''haber'' olarak almak pek doğru olmayacaktır. Ancak her birinin bize bir hatırlatma niteliği taşıdığını, algılarımızi yargılarımız, geçmiş tutumlarımızi eğilimlerimiz, göz ardı ettiklerimiz hakkında ipuçları içerdiğini bilmek ve ''mesajı'' hayal perdesinin arkasından değil, gerçekle yüzleşmeye hazır bir araştırmacının penceresinden okursak, bu ''lacivert'' süreçten daha fazla yarar göreceğimiz kesindir.

Pat Metheny & Charlie Haden ikilisinden ''The Moon is a Harsh Mistress'' eşlik etsin bu yazıya... Pek bir laciverttir :)))




http://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=5EAQ1oX7hv8


7 Haziran 2012 Perşembe

''Farkındalık ve Empati'' Hakkında Bir Gün...

Haydi bugünün taşıdığı enerjiyi size aktarırıken, Astroloji'den ayrı düşünülemeyecek öğretileri de işin içine katalım!

Örneğin numeroloji daima astrolojik analizlerin içindedir. Haritaların çözümlenmesinde en önemli rolü oynayan ''evler bilgisi'', büyük ölçüde numerolojik kaynaktan beslenir... Günler, saatler ve gezegenler arasındaki ilişki de, birçok astrolojik analizin, özellikle de ''ZAMANIN KALİTESİ'' hakkında bilgi almak için kullandığımız Horary çalışmasının temelini oluşturur.

Bugün 7 Haziran 2012 Perşembe...

5 Haziran 2012 Salı

2012 Venüs Retrosu ve Büyük Venüs Geçişi - RAHMET KAPISINA DAVET

Büyük Geçiş'te Neler Olacak?


Venüs'ün, 243 yıl süren büyük döngüleri vardır. Bu döngü ilki 129.5 yıl, ikincisi ise 113.5 yıl süren iki aşamada gerçekleşir. Ve her iki aşamada da, aralarında 8 yıl olan bir çift transit evresi yaşanır. Biz bu yüzyılın büyük geçişine ait çift transitin ilkini, 8 Haziran 2004'de yaşadık, 6 Haziran 2012'de ise ikinci transiti geçirerek, dönüşümü tamamlamaya hazırlanıyoruz. Mayalar ve Mısırlılar'dan bu yana  aktarılan astrolojik bilgilere göre, bu  geçiş dünyanın titreşimini yeni bir oktava çekmektedir. Başka bir deyişle, 2117 yılında başlayacak yeni çift transite kadar, dünyayı etkisine alacak yeni bir enerji tam anlamıyla hayata geçmek üzeredir!

4 Haziran 2012 Pazartesi

4 Haziran Dolunay ve Yarım Ay Tutulması – Değerler Değişince Davranışlar da Değişir…



Dolunay, Yarım Ay Tutulması (Strawberry Moon – Çilek Ay) ile birlikte gerçekleşiyor bu defa… Herşeyi bir yana şu nefis ‘’Strawberry Moon’’ tanımı insanı öldürmeye yeter J

Yoğun bir enerji bekliyor bizi… Dolunay tutulurken, onun tam karşısına dikilen Güneş, Retro Venüs ve Merkür ile kavuşum yapıyor. Duygularımız ve değerlerimiz çatışacak yine… Eski önkabullerimize ve sıkı sıkıya tutunduğumuz kalıplarımıza meydan okuyan birşeyler olacak hayatımızda. Aynı anda Merkür ile tam üçgen halinde olan Retro Satürn, bizi geçmişten bugüne yaşadıklarımızı alt alta koyup, bir çıkarım yapmaya  teşvik edecek. Aynı gün içinde önce durağan hale gelen Neptün, retro hareketine başlayacak ve 6 Haziran sabahı Büyük Venüs Geçişi yaşanacak!

Şefkate çağıracak gökler bizi… şehvete, şiddete, rekabete, hiddete, sahip olma ve tüketme arzusuna yani ‘’kan kırmızı’’ya değil, naif hatta çok sevdiğim bir tabirle ‘’sabi ‘’, taze, iç açan, gönüllere ferahlık veren ‘’çilek pembesi’’ne çağıracak…

3 Haziran 2012 Pazar

YÜKSELEN ARZULAR MAHRUMİYET BİLİNCİNE KARŞI...

Bu aralar göklerin kapısı açıldı, adeta mesajlar yağıyor üzerimize...

VENÜS GEÇİŞİ'nin bizleri birçok konuda tutum değişikliğine teşvik edeceğini söylemiştim daha önce. Elbette, bu değişikliğin gereğini hatırlatan görünümler de oluşuyor; 4 Hazirandaki Dolunay ve Yarım Ay-Tutulması bunlardan biri... Yanısıra bir de büyük dörtgenin etkisi yaşanıyor şimdilerde;