11 Şubat 2014 Salı

Merkür Geri Hareketinin BURÇ ve YÜKSELEN BURCA GÖRE Etkileri

KAMELYALI KADIN – ALPHONSE MUCHA

6 Şubat’ta Balık’ın 3 derecesinde durgun hale gelerek retro sürecine giren Merkür, 12 Şubat’ta Kova’ya rücu edecek, 28 Şubat’a kadar da geri viteste kalacak… Yani Şubat biterken Retro resmen bitecek ama gölgesi Merkür’ün tekrar Balık’taki konumuna döneceği 20 Mart’a kadar sürer. Anlayacağınız, inceden bir kanun o vakte kadar dımbırdar arka planda…

BU RETRO’da konumuz ”Fazla kaptırıp gittiğimiz ama giderken aklımızı geride unuttuğumuz, ya da biçim itibariyle ilerleyip bilinç ve öz itibariyle geri kaldığımız haller!”

Kendi içimizde bütünlüğü sağlayamadığımız her durumu ”kendimizden kaçak” yaşar ve içimizde bitmeyen bir yarım yamalaklık hali olduğu için, bir türlü ayağımızı sağlam basamaz, bir türlü kendimizden ve yaşadıklarımızdan hoşnut olamayız! Esasen birçok insanın hayatıyla ilişkisi komple bu haldedir…

İç bütünlüğü sağlayamamış olmak, akılla duyguyu, söz ile davranışı, teori ile pratiği, bedenle ruhu bir edememek, zaten hep biraz yarım ve biraz kayıp olmaktır…

İşte BURÇ ve YÜKSELEN BURCA GÖRE Merkür Geri Harekatı’nın Etkisi… Madem RETRO, ben de tersinden yapayım listeyi :)))

ŞİFAYA VESİLE OLSUN EFENDİM;
Balıklar teslimiyetçi ve mazlum rolünü bu aralar da çok sevebilirler :) Ama insan ”insiyatif almayarak” da kendi konumunu koruma veya bildiğinde diretme arzusunu yerine getirebilir. ”Madem öyle ben de oynamıyorum” ya da ”Her şey senin istediğin gibi olmadı mı?” demek bizi temize çıkartmaz… Balıklar bu aralar geri çekilmeyi bir tür silah olarak kullandıklarını ama bu silahın sonra kendilerine döndüğünü görmek durumunda kalabilirler…

Kovalar yaptıklarına ya da söylediklerine verilen değeri ”kendilerine verilen değer” olarak gördükleri için, geri adım atmayı ”hakaret” kabul eder ve bu yüzden olayları tırmandırmayı severler. Ama tam da bu noktada başkalarının kişiliklerine ya da değerlerine saldırır duruma geldiklerini fark edemezler. Bu aralar ”uzlaşmadıkları ve saygılı olmadıkları için” insanlardan ”bu kadar çok” tepki aldıklarını ve yaptıklarının da bu yüzden bir kıymetinin kalmadığını görmek durumunda kalabilirler.

Oğlaklar kaknemdirler :))) Doğru olanı hep onlar bilir! Ama bu aralar yaptıklarının ”yanlış” anlaşıldığını görmek ya da alenen yanlış yaptıklarını kabul etmek durumunda kalabilirler… Söyleme ve yapma şeklinin ”atılan adıma” değer kattığını, ”ufak gibi” görünen hataların bazen anlamdaki bütünlüğü bozduğunu görebilir ve herşeyi kaybetmek istemiyorlarsa, ”üstüne toz konmayacak bir doğruluk abidesi” misali habire kendilerini haklı çıkartmaya çalışmak yerine ”amaçlarına” zarar vermeyecek davranış ve ifadeleri bulmak durumunda kalabilirler.

Yaylar bir şey söylemeyi ya da en azından hareket halinde olmayı, güven duyamadıkları bir sistem içinde eli kolu bağlı hissetmekten daha ”rahatlatıcı” bulurlar. Bazen ”serseri bir mayın” misali yaptıklarıyla etraflarında huzursuzluğa yol açtıklarını da fark etmez ya da kendi güvenliklerini bile zora sokacak kadar ”ileri gittiklerini” görmek istemezler. Bu aralar ”güvenilir bir imaj” çizmediklerini ve kendilerine duymadıkları ve etraflarına sunmadıkları bir güveni insanlardan beklediklerini fark etmek durumunda kalabilirler.

Akrepler esip yağarken birden bire ”üflediler söndüm” moduna geçiverirler :)) Bu aralar da bi dellenip geri çekilmeleri mümkündür… Zira Akrep’in asıl derdi ”durumu korumak”tır. Gerekli etkiyi yaptıklarına ikna olunca zararsız hatta etkisiz moda geçer ve verdikleri ayarın sonuçlarını seyrederler. ”Hadi ama” diyene de ”Noolmuştu ki?” der gibi davranabilirler :))) Ne var ki bu aralar ”Ya sev Ya terk et” konumunda kendileri kalabilir, geri çekilecek yer bulamayabilir ve asıl ayarı kendilerine vermeleri gerektiğini fark edebilirler.

Teraziler‘in dengesiz düzensiz belirsiz hallerden içleri daralıverir! Güvenilir ve sistematik olmayan şeylere hayatlarında yer vermek istemez, böyle durumlar ve insanlar hakkında ”kibar kibar” demediklerini bırakmazlar… Sonra her şey yoluna girer, bir düzen oluşur. Sıra Terazi’nin elini taşın altına koymasına gelir ve Terazi SAPITIR! Teraziler bu ara bütün istedikleri olduğunda da neden yan çizmeye devam ettiklerini kendilerine sormak ve gerçek arzuları ile yüzleşmek durumunda kalabilirler…

Başaklar hep ”dengeli” alışverişler istediklerini söylerler… Zira onlar hep verir… ve fakat isteklerini anlayıp hallerine saygı gösteren birilerini bir türlü bulamazlar… Ama bu aralar, hayatlarına ucundan burnunu sokmaya, yaptıkları işe birazcıkın karışmaya hatta yardım etmeye kalkışanlara MİKROP muamelesi yaptıklarını, hizmet verdikleri insanlara bile ”nasıl yapayım” diye sormadıklarını, ”eşitler ilişkisi” kavramının anlamını bilmediklerini fark etmek durumunda kalabilirler.

Aslanlar ellerinin altında sınırsız kaynaklar olmasından pek hoşlanır, bir gülüşlerinin her şeyi almalarına ve bir özürlerinin her şeyi affettirmelerine yeterli olmasını isterler… Zira onlar VAZGEÇİLMEZDİRLER! Ama bu aralar etraflarındaki insanlar onlara ”HADİ YA! Ciddimisin?” diyebilir, pekala onlarsız da yaşandığını gösterebilir veya en az onlar kadar talepkar ya da rahat olmaya kalkabilirler… Kredilerini tüketmek istemiyorlarsa, kendilerini bütünleyen insanları ve işbirliklerini özenli kullanmaları gerektiğini fark etmek durumunda kalabilirler.

Yengeçler azla yetinmezler! Habire bir şeylerin eksik olmasına, bir şeylerin güven vermemesine, bir şeylerin tam istediklerini gibi gitmemesine takıldıkları için de huzur bulmakta ve huzur vermekte zorlanırlar! Aslında bu kadar huzursuz olmalarının nedeni ”dış kaynaklara” fazlasıyla bağımlı olmalarıdır. Sürekli plan değiştirmeye kalkmaları da tam onlara göre olanı bulurlarsa mutlu olacaklarını zannetmeleri yüzündendir. Bu aralar ”tam onlara göre” bir hayat olmadığını, insanın ”uyum sağlamak” gibi bir mecburiyeti olduğunu kabul etmeleri gerekebilir…

İkizler yetkili ve etkili olduğunu düşündüğü alandan pek de ayrılmak istemez ama öte yandan da hep ‘’başka bir hayali’’ vardır :))) Bu özelliğini bir tür ‘’cazibe’’ unsuru, bir ele avuca sığmazlık büyüsü olarak da kullanır. Öte yandan bir ayağı bu kadar dışarıda duran biriyle kimsenin uzun vadeli planlar yapmak istemeyeceğini, insanların sadece sırtlarını dayayabilecekleri biriyle uzun yollara çıkmak istedikleri gerçeğini göz ardı eder. Bu aralar başkaları için ‘’sadece bir macera’’ olmak istemiyorsa, ‘’sorumluluk almak’’ gibi bir mecburiyetleri olduğunu fark edebilirler!

Boğa ufkunda yeni olasılıklar olduğunu görünce, onları da ‘’geniş maiyetine’’ katmak ister :))) Zira Boğa ‘’hakimiyete’’ doymaz. Kollarının kucaklayabileceği tüm meyvaları toplamalı ve evine depo etmelidir… Ama marifet toplamakta değil, kullanmaktadır! Bir insanın deposu o kadar dolu ama sofrası boş ise – yani ne kendine ne kimseye yararı yok ise – etrafındakiler onun yetkinliğinden kuşku duymaya başlarlar. Bu aralar Boğalar’ın bildikleri işi iyi yapabildiklerini, öncelikli sorumluluklarının altından efendice kalkabildiklerini ispat etmeleri gerekebilir…

Koç başlatan ve bitiren olmaya alışmıştır. ”HADİ AMAA!” dediği anda herkesin harekete geçmesini, ‘’Hayde tamam! PAYDOS’’ dediği anda insanların susmasını, suların donmasını, hatta güneşin solmasını bekler :))) Ama hayat devam etmekte ve herkes kendi ritminde kendi suyunda akmaktadır… Sırf onun aklına daha iyi bir fikir geldiği için bitecek iş devam etmez ve geri çekilmek istediği için de ritmini almış bir nehir durmaz. Koç’un bu aralar, neye sahip çıkmak, neyi geride bırakmak istediğine karar vermesi, yardan mı serden mi geçeceğini belirlemesi, kendisine de sorumlu olduğu işlere de bir sınır çekmesi ve insanları oyalamak yerine niyetleri hakkında açıkça hesap vermesi gerekebilir.

Hiç yorum yok: