12 Aralık 2012 Çarşamba

13 ARALIK 2012, YENİAY YAY'da, Ölmek İçin Harika Bir Gün :)


Eğer bu yazıyı okuyorsanız, 21′i değildi de bugün müydü ki… denilen 12 Aralık barajını geçmişsiniz demektir :) Ama kurtulduğunuzu sanmayın… 13 Aralık ölmek için daha harika bir gün! Sabah saat 10:42 itibariyle (İstanbulbazlı harita) Yeni Ay, YAY Burcunun 21:45 derecesinde hayatına başlıyor. Ve 2012 bitmeden önce son bir mesaj gönderiyor bize…


Ay, her 28 günde bir ölür ve yeniden doğar. 28 gün boyunca, burç burç gezip, türlü serencamdan geçip, bizi de kendiyle birlikte halden hale sürükler… İçimizde tetiklediği duygularla, bir sürü olaya vesile olur. Sonra da hiçbirşey olmamış gibihooop YENİ AY :) ”Geçici duyguların etkisiyle, kalıcı seçimler yapmayın!” diyen Anonim bir bilgelik cümlesi okudum geçenlerde… İşte AY’ın da bize her ay yeniden verdiği ana mesaj, tam olarak bunun gibi birşeydir. Ay denizlerdeki suları ve içimizdeki duyguları dalgalandırır … Sürekli aynı çıkmazların içinde dönüp durmak istemiyorsak, hayatımızı geçici algı ve kaygılarla dalgalandırmamayı, dümeni sıkı tutmayı ve yola güvenmeyi öğrenmeliyiz!

Eee başlık neden ölmek mölmek birşeylerden bahsediyordu öyleyse ?

YENİ AY anında Ay ve Güneş Kavuşumu, 10. evde ve Void of Course dediğimiz durumda. Yani hiçbir açı yapmıyor. 10. ev, bizim kartvizitimizdir. Örneğin; ‘Özgür Dalgın – Profesyonel Dalgıç’, ‘Orçun Kasar – Sorumlu Müdür’, ‘Sevim Düzgün – Doktor Güngörmüş Düzgün’ün Eşi’, ’Naz Özdurmaz – Ürün Yöneticisi’, ‘Nedamet Sorgucu – Lise Müdiresi’ … gibi :))) Kısacası bizim kendimizi, insanların da bizi nereye koyduğunu 10. ev tanımlar. YENİ AY – Güneş kavuşumunun, 10. evde hiç bir açı yapmadan yani boşlukta duruyor olması, bize bir an için kendimizi üstümüze aldığımız bütün tanımlardan ayrı, temiz beyaz birsayfa gibi düşünmeyi, ya da bu tanımların içini doldurmak için kullandığımız bütün varsayımları bir yana bırakmayı, büyüyünce olmak istediğimizi sandığımız ama olup da mutlu olamadığımız ya da olamadığımız için kendimizi eksik saydığımız şeylerin anlamını bir daha düşünmeyi, kaybetmekten korktuğumuz tanımlara ise bir yabancının elbisesi gibi bakıp, onların içine girmeyi hakikaten isteyip istemediğimizi bir daha değerlendirmeyi öneriyor!

Yeni AY Yay’da ya… hemen gidip onun yöneticisine yani Jüpiter’e bakmamız lazım hikayenin devamını okumak için; Jüpiter İkizlerde, Retro ve 4. evde … üstelik Lilith ile kavuşuyor! 4. ev babaocağıdır … doğduğumuz, doyduğumuz yer, yani kökümüz … İnsan da ağaç gibidir; kökünden beslenir! Jüpiter’in de eli geniştir hani… Ama bu Jüpiter Retro! Neyle besliyormuş peki bizi … İkizlerde bol bol laf üretir, akıl yürütür, bilmese de tahmin eder, varsayım geliştirir Jüpiter Paşa … Neye göre; Retro olduğuna göre, eskiden beri bellediği önyargılara göre. Hatta vesveselere, korkulara, kaygılara göre … Zira 4. ev güvenlik duygumuzla ilgilidir ve Jüpiter burada AY’ın karanlık yüzü Lilith ile kolkola! Yani biz kendimizi böyle fikirlerle olumsuz ve miyadını doldurmuş inançlarla besliyoruz öyle mi… Hımm neden bir yere varamadığımız, kuyruğunu kovalayan köpek yavruları gibi boşa yorulduğumuz belli :) 4. ev aynı zamanda, başladığımız işi bitirmek hakkındadır… Neyi bitirecekmişiz, görelim;

Harita‘da anın yöneticisi Merkür … ve Merkür Yay’da, hem de MC yani 10. evin başlangıç noktası olan ün, şöhret, sosyal konum noktası ile kavuşum halinde. Hem de, Jüpiter – Merkür arasında karşılıklı ağırlama var … Bunu burada bırakıp başka bir yere geçelim (dönücez merak etmeyin!)

Haritanın Yükselen Noktası Kova’da. Kova’nın klasik yöneticisi Satürn, 8. evde Akrep’te. Hah, işte şimdi bildiğiniz bir konuya giriyorum; şu bizim meşhur YOD! 8. ev yani arada bir küllerimizden doğmayı vazeden evde ve 8. evin doğal burcu olan Akrepte olan Satürn, katı, uyumsuz, gelişmeye kapalı hale gelmiş yapıların sonlandırılmasına işaret eder. 60′lık açı ve karşılıklı ağırlama içinde olduğu gezegen ise, Pluto. Pluto 11. evde ve Oğlakta. 11. ev umut, fırsat ve karar evidir. Öldürdüğümüz umutları canlandırmak, kayba değil fırsata odaklanmak, yol açıcı kararlar almak ve planlar yapmak olmasın bu yerleşimin mesajı :) Hımm galiba öyle… Peki Yaratan’ın Parmağı neye işaret ediyor? Bkz. Jüpiter … hani şu neyi nasıl bitireceğimizi gösteren 4. evde yer alan … hani şu pimpirikli ve önyargılı :)

Herşey gözümüzün önünde dağılırken, biz ne yapıcaz peki? Dönelim, dönücez dediğim Merkür’e … Merkür, kendimize yeni bir duruş belirlemek ya da durduğumuz konumların içeriğini yeniden belirlemek üzere, MC ile kavuşumda. Merkür, Yükselen Kova’nın modern yöneticisi olan ve bize ”Ben yaparsam nasıl olacağını görürsün… Dağıtırsam da mecburen yeni birşey yaparsın” diyen Uranüs’ten üçgen açı alıyor :) Evren feci bir kumpas kurmuş olmalı hepimize!

İçine sığmaya çalıştığımız tanımların, konumların, üstümüzden düşse kendimiz gidip yapıştığımız etiketlerin, ya da kaybetmekten korktuğumuz insanların, hayatımızın zirvesi sandığımız uçurumlar olabileceğinin pekala farkındayız. Çok çektik takıntılarımızdan, kuruntularımızdan, ayrık otu gibi bilinçaltımıza tohumlanmış boş heveslerimizden. Onlara takılmaktan, kendimize dönüp bakamadık; ”Ben şunu bunu olmak derdindeyim ama aslında BEN KİMİM ?” diye sormadık kendimize… Değerli olmaya çalıştık ya da değerli sandığımız şeylere tutunmaya ama kendi değerimizi ihmal ettik.

Uranüs – hani şu Merkür’e gaz veren – 2. evimizde! Yani değerlerimizin geçirdiği dönüşümden bahsediyor bize… Kıymet verdiğimiz şeyleri kaybedince üzülürüz. Ben bu güzelliğe layık değil miydim? Ben önemsiz miyim? Ben yetersiz miyim? diye başlarız kendimizi yemeye … Şapkayı tersine çevirip, benim değerlerimle, özendiğim şeylerin içeriği, benim ödemek istediğim bedelle istediklerimin fiyatı birbirini tutmuyordu … UYUMSUZDUK! demek hiç aklımıza gelmez.

Bizi Yaratan, nasıl olmamız gerekiyorsa öyle yaratmıştır. Ve kendimizi keşfetmemiz için de önümüze bir anayol çizmiştir. YOL bize, elimizdeki şablonu en verimli şekilde kullanmayı öğretmek için tasarlanmıştır. Dolayısıyla, şablonunuzdan kuşku duymayın … Onun kıymetini bilin. Yolda karşınıza çıkan veya yoldan çıkan şeylere fazla dertlenmeyin … Yola güvenin. Bir de, ne yapacağınızı bilmediğiniz zaman korkmayın, kaçmayın ve yoldan çıkmayın …Dua edin ve sesinizin duyulduğuna güvenin! Gelen karşılığı yargılamayın… beklediğiniz gibi değil, ihtiyacınız olduğu şekilde cevap alırsınız. Cevap size ”böyle iyisin, dur” demez. Daha neler yapabileceğinizi ya da daha yaptığınız şeyi nasıl daha farklı yapabileceğinizi farkettirmek için, kafanızda pencereler açar. PERDEYİ KAPATMAYIN!

Son olarak Ay Düğümlerine de bakalım mı; alıştığımız davranış modellerini gösteren Güney Ay Düğümü, 3. evde yani yakın çevremize, günlük ilişkilerimize, iletişim biçimimize işaret eden evde ve sabit Boğa’da… Boğa, tutucudur. Alışkanlıklarımızı – davranış biçimimiz, ahbaplarımız, genel hal ve gidişimiz , iletişim şeklimiz – seviyoruz. Onlardan vazgeçmek çok zor geliyor bize. Boğa’nın yöneticisi Venüs… Nerede? Akrepte … Hem de Arap noktalarından ”Ölüm” ile kavuşmakta! HAH GELDİK ÖLÜME :) Neymiş bugün ölmesinde fayda olan … Bana söyletmeyin ne olur, hepiniz anladınız :) … Ne olacak peki alışkanlıklarımız ve varsayımlarımız ölünce? Bir sürpriz daha; Venüs Kuzey Ay Düğümü ile kavuşum halinde ve inançlarımızı, hedeflerimizi, hayat felsefemizi, kendimize çizdiğimiz ufku temsil eden 9. Ev’de …

Yani … Ay gibi ölüp, yepyeni bakış açıları, yepyeni umutlar, yepyeni tasarılarla yeniden doğacakmışız bir bugün! Yoldaki engel gibi gördüğümüz şeylere takılmayı bırakıp, asıl engelin kendimiz olduğunu, bazı şeyleri fazla tırnaklarımızı geçirdiğimiz için yitirdiğimizi, bazen duruşumu yitirmiyim derken samimiyetimizi kaybettiğimizi, yolun bizi götürdüğü ufka doğru ilerlemeyi reddettiğimiz, oyuna katılmadığımız, somurtup inatlaştığımız için bir türlü eğlenemediğimizi, anlayacakmışız :)

Yükselen Noktasına bir daha baktım da, meğer SPİRİT yani RUH ile kavuşuyormuş … ”Hah! Ruhumuzu teslim edicez herhalde” diye düşünenlere, düşünce biçimlerini değiştirmeyi öneriyorum; RUHUMUZA TESLİM OLUCAZ BUGÜN …

YENİ AY’ın BUrç ve Yükselen Burç’a Göre Etkilerini sabah yayınlayacağım. Çünki 12 Aralık’ta başımıza neler gelecek diye soranlara genel yorumu bekletmeden göndermek iyi olur diye düşündüm.

Veee elbette, bu yazının bir de müziği var :) ”Ömrümce hep adım adım … heryerde seni aradım! Ben kalbimden başka yerde inan seni bulamadım … ” Emre KINAY söylüyor :) çok mükemmel söylemiyor belki ama samimi .. . İnsanın bir ömür adım adım aradığı şey aslında KENDİSİ ise, samimiyet iyi görünmekten çoook daha önemli!

https://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=dbQ7lDrACv4


5 yorum:

Adsız dedi ki...

ufuk. tesekkurler guzel bayan

JUNO ASTROLOJİK DANIŞMANLIK dedi ki...

Her baktığınız yerde güzel olanı görmeniz dileğiyle :)

Adsız dedi ki...

Az önce 10 senedir hiç aksatmadan yazdığım günlüklerimi nam-ı diğer 10 senelik geçmişimi balkonda yakarken yukarıdaki yazınız aklıma geldi; "ölmek" için gerçekten güzel bir gün oldu :) teşekkürler, sevgilerimle...

neslişah dedi ki...

güzellik bizde olsun yeter ki ;)...Belirtmek isterim ki, astroloji ve evren enerjisine inanmam bir yana, bu bloğu okuduğumda zaman zaman anlayamadığım terimlere rağmen anlayabildiğim süper betimlemelerin içime huzur vermesi en güzeli...ve nitekim o betimlemelerle bir yay burcu olarak kendimi arayışımda bir adım daha kendime yaklaşmış olmak güzel hissettiriyor...

JUNO ASTROLOJİK DANIŞMANLIK dedi ki...

Sesime ses verdiğiniz için teşekkür ederim :) Eksik olmayın ... En büyük fakirlik sunacak bir gülüşü, diyecek bir tatlı sözü olmamaktır! Gönlünüzün zenginliğince yaşayın...