15 Temmuz 2013 Pazartesi

17 Temmuz’da Büyük Su Üçgeni ve Uçurtmaaa

by Martin Stranka
BY MARTIN STRANKA


Yengeç’teki Jüpiter, Akrep’teki Satürn ve Balık’taki Neptün nihayet tam açılı bir üçgen oluşturuyorlar 17 Temmuz göğünde… Bu görünüme Ay Düğümleri, Chiron ve Merkür arasındaki nefis bir uçurtma da eşlik ediyor. Ben de bunların ne anlama geldiğini biiir biiir anlatacağımm :)

Satürn sınırlar ve düzenler… Akrep’te olduğunda ve Oğlak’taki Pluto’dan görünmez bir destek aldığında ise, işimize yaramayan sınırlar ve düzenler yıkılıp yerine yeni ve sağlıklı zeminler inşa edilir. Ama insan, yıkımların da tüm kurgular gibi, Rabbin eliyle olduğunu aklına getirmez. İnsanın derdi, damı aksa da, temeli hasar görse de, elindeki sarayı ayakta tutmakta, ya da ille kendi aklındaki sarayı yapmaktadır. Zaten bu yüzden kendini belirli bir hayat anlayışının sınırları için hapsetmiş ve kendi zincirlerini kendi vurup anahtarı da bulunmasın diye yutmuştur.

Jüpiter Yaratan’ın cömert eli ve varlığın her zerresinden yansıyan ihtişamdır… Her insanın bir ihtişam anlayışı vardır. Kiminin ihtişamı gönlünün genişliği, kiminin ihtişamı elinin uzandığı ve kontrol ettiği alanların genişliğidir… Bu ihtişamı muhafaza etmek için yapacakları da anlayışı ile müsemma, yani ona paraleldir. 17 Temmuz göğündeki gibi Lilith ve Mars ile kavuşumda olan Yengeç’teki Jüpiter’in ise, alıştığı ihtişamı kaybetmek gibi bir derdi, sahip olduğu kaynakları yitirmek gibi bir kaygısı, açık değil örtülü bir savunma ve mücadele anlayışı vardır.

17 Temmuz göğünde Pluto yani yıkım, Jüpiter’in ihtişamına ve kaygılı ama sessiz direnişine karşı atağa kalkmakta, Pluto’nun dolaylı destekçisi olan yapılandırıcı ve sınırlandırıcı Satürn ise Jüpiter’in koluna girmekte ve çemberi Rabbin Şefkatli Eli Neptün tamamlamaktadır…

Herşey ama herşey değişebilir, dönüşebilir, kaybolabilir, toprağa, suya rüzgara ve zamana karışabilir… Sahip olduğumuz tek şey ama tek şey içimizdeki sarsılmayan dirayet hissi, o duruma uygun olanı ve bize yakışanı yapma gayreti, varlığımızı onurlandıran bir duruşu hırsla değil, saygıyı, zerafeti, şefkati kaybetmeden sürdürme bilincidir. İHTİŞAM budur! Sonuç bizim istediğimiz olmayabilir… Hatta bazen sonuç bizim aziz bildiklerimize el uzatan gücün zaferi gibi de görünebilir. Ama zaman zafer TACINI – yıkımı yapanın değil, herşey yıkılırken duruşunu kaybetmeyenin – başına koyacaktır…

Zalimle değil, ZULÜM ile olmalıdır insanın mücadelesi… Zulmün en büyüğünü de insan kendine yapar! Nasıl mı? Zalime karşı durayım derken, zalim olarak yapar… Kurban oldum diye diye, insan olduğunu unutarak ve bu yenilgi hissinin altında küçülerek, kendinden umudunu keserek yapar… Kendini yenilmiş hissettiği durumları BENLİK DAVASI haline getirip, enerjisini boşa harcayarak yapar…

Zira insan KAZANÇ diye elinde kalana bakar… Olayları ve insanları kendi istediği yere getirip getiremediğine bakar… Kendini bozup bozmadığına ise hiiiiç bakmayı akıl etmez. Oysa ZAFER, gönlünün zenginliğini, duruşunun inceliğini, şefkatini, adaletini ve Rabbin içine ektiği asaletini kaybetmemek ve yola devam etmektir.

Üçgeni, destekleyen bir de Uçurtma var dedim ya… Onun hikayesi de şöyle;

Chiron ile Retro Merkür, iki kanat olmuşlar, omurgası Kuzey Düğümü’nden, Güney Düğümü’ne uzanan bir Uçurtmaya ya da bir Kuşa… Bizi ÖZGÜR kılmaya çalışıyorlar, ayağımıza bağ olan acılarımızdan. ACI’ya ve incinmişliğe bakış açımızı değiştirdiğimizde, geçmişi okuma ve geleceği yapılandırma şeklimiz de değişecektir…

İncitilebilir olmak, insanı çok sarsar… Hayata, sevgiye, diğerlerine ve en önemlisi kendine olan güvenini sarsar. Hak ettiği saygıyı, sevgiyi, özeni görmeyen ya da bir hakkı zorla ya da özensizce elinden alınan insan, kendini aşağılanmış, hiçlenmiş hisseder. Çocukluğumuzdan itibaren kişi olarak, ve toplumsal yaşam içinde bir birey ya da bir topluluğun parçası olarak yaşadığımız böyle itip kakmalar, bizi hem hırçın ve huzursuz, hem güvensiz, hem de sevgisiz ve saldırgan yapar. Yani insanlar sağlam ve saygın bir duruşu kaybettiklerinde, kendi çocuklarını, sevgililerini, kardeşlerini, dostlarını incitir ve acının yan etkisi olan olumsuzluk tohumlarını etraflarına saçarlar…

Bu döngüyü kırmanın tek yolu, bu yolu izlemekten vazcaymaktır!

Son kez dönün ve bakın geçmişte yaşadıklarınıza ve deyin ki; ”Ben onlar gibi olmayacağım!”

Koşullar ne olursa olsun, kendimizi onurlandırmak için yapacağımız en iyi şey, bizi incitmiş olanlar gibi olmamaktır… Budur dünyaya güven, sevgi, umut tohumlarını ekecek olan… Bizi görenleri önce şaşırtsa hatta bazen kızdırsa ve üstümüze saldırtsa da, görünmez bir tacı başımıza koyacak olan tek şey, gönlümüzün güzelliğince ve zenginliğince durmaya devam etmektir. O duruşun taşıdığı güç ve yaydığı enerjinin yapabilecekleri hakkında henüz kimsenin bir fikri yok…

Ama yeterince sabrederseniz olacak :) En önemlisi o zaman yürüdüğünüz yol çok daha açık, ufuk çok daha aydınlık görünecek gözünüze… HAYIRLAR OLA!

Mayte Martin, sözleri Manuel Alcantara’ya ait olan bir şarkı söylesin… Al Sur des los Limones … Limon Ağaçlarının Güneyinde

11 yorum:

Adsız dedi ki...

17 temmuz doğum günüm benim..
yükselenim kova ayrıca.
bu yazdığınız güzelim bilgilerin beni nasıl etkileyeceğini daha net "hediye eder misiniz?"

JUNO ASTROLOJİK DANIŞMANLIK dedi ki...

Merhabalar :) öncelikle kutlarım doğumgününüzü... Etkilerine gelince, büyük ölçüde iş ve özel hayatınız arasındaki dengeyi kurmak ve günlük yaşama düzeninizi yeniden yapılandrmak konusunda etkiler. Birlikte çalıştığınız ekip, gündelik yaşamınızı etkileyen insanlar ya da çalışma şartlarınız konusunda değişimer yaşayabilirsiniz. Belki de işyerinde ya da genel olarak hayatınız içindeki sorumluluklarınız ve yetkileriniz değişir... Daha uç noktada evlilik ve ebeveynlik konusunda kararlar alabilirsiniz.

Adsız dedi ki...

:)) öyle bi dönem ki 1,5 aydır ne işim belli ne de artık bi sevgilim yok, ev düzenimiz ise tamamen değişti henüz oturtmaya çalışıyoruz.
İş ve evde annemle birlikteydim, işte tek başıma kaldım ve evde sorumluluğum arttı. aslında iş konusunda da öyle ;)

Nişanımdan 20 gün önce sevgilimden ayrıldım. ama aşkı özledim.. aşk gelse yok demem hatta :) evliliğe gelince, ben gayet kararlıyım ama önce bi "eş" bulmak gerekiyor diye duydum ;)

Çok teşekkür ediyorum bu arada, çok incesiniz, yanıt verdiniz :)

JUNO ASTROLOJİK DANIŞMANLIK dedi ki...

Rica ederim :) Yeni doğumgününüz hayırlara vesile olsun hayatınızda... Sevgilerimle :)

Adsız dedi ki...

Yine ne güzel yazmışsınız... Sizi okumak, beni daha güzel bir insan yapıyor. Bu insan olma yolculuğumda, yoluma eşlik ettiğiniz için çok teşekkür ederim. İyi ki bulmuşum sizi.
Sevgiler...

JUNO ASTROLOJİK DANIŞMANLIK dedi ki...

Ben de çok teşekkür ederim size... Bunu duymaktan daha mutluluk verici birşey düşünemiyorum :) Sevgilerimle

Adsız dedi ki...

Gerçekten okurken çok keyif aldım ....

Burcu dedi ki...

Her gün mutlaka yazdınız mı diye açıp bakıyorum. Sizi okumak, sanki yaşadıklarımı daha rahat anlamamı sağlıyor ve bana iyi geliyor. Kendimi oldukça kötü hissettiğim bu dönemde, iyi ki bulmuşum sizi. Elinize sağlık, teşekkürler

cherryblossom dedi ki...

kafamın karışık olduğu bir dönemdeyim ve bir işaret ararken aklımdaki soruların cevabını buldum resmen :) yazınızın bir şeyleri değiştirdiğini bilmenizi istedim. teşekkürler ve sevgiyle kalın :)

pırıl ipek dedi ki...

Ben de bugün tanıdım. hiç bir şey tesadüf değil bir kez daha inandım :)
teşekkür ederim

JUNO ASTROLOJİK DANIŞMANLIK dedi ki...

Sevgili Okuyanlar :) Varlığınızı bilmek çok teşvik edici ve mutluluk verici. Yazıların işe yaradığını duymak da beni gayrete getiriyor... Eksik olmayın. Sevgilerimle :)