Önce Kova – Aslan aksından başlamak iyi olur açıklamaya… Güneş Aslan’da egonun en parıltılı halini temsil eder. Kendini ışıktan gelmiş ve ışığı saçmak üzere yaşayan bir varlık olarak kabul eden insandır. Sorunu ışığı yansıttığını – yani aslında AY olduğunu – unutup, kendini GÜNEŞ sanmaya başlaması ve dünyanın kendi etrafında dönmesini talep etmesidir. AY ise Kova’da duygularına mesafe alabilmeyi temsil eder. Sorunun içinde ya da olayın içinde kaybolmak yerine durumu analiz etmeye ve yaşananlara bir üst bilinçten bakmaya arzulu bir AY’dır.
Kendini dünyanın merkezi sanan bilinci 6′ıncı eve koyarsan ne olur? Eğer haddeden geçmiş bir kişi ise, tıpkı tahtının hakkını veren bir kral gibi hükmettiği her yerin gönüllü hizmetkarı olur. Onurla hizmet eder ve hizmetine duygu karıştırmamak için 12′inci evdeki sezgisel ve üst bilince çıkmaya hevesli AY tarafından dengelenir. Ama öz-değer sorunları, geçmiş yenilgilerin maddi manevi ağırlığı, uğranılan haksızlıkların acısı gibi dramalarla yıpranmış ve bunlara bir sınav ve öğreti değil bir ceza gibi bakan bir kişi ise, KURBAN psikolojisinin derin tuzağına düşer… Yani pek çoğumuz gibi – kendini ADAM yerine koydurtmak için bağırıp çağırsa, hava atsa ve hükümran hallere bürünse de, aslında çok derin bir eziklik ve yenilmişlik hissi taşıyan, kendine acıyan ve kaderin onu düşürdüğü durumların kendi seçimleriyle şekillendiğini görmeyi reddeden ve bu nedenle sürekli birilerini suçlayan, hırçın ve 12′inci evdeki AY yüzünden de hayli melankolik ve yalnızlaşmış bir halde yaşayan biri oluverir.
Bu DOLUNAY bizi önce derine attığımız kaygılar, kaybetme korkuları, yenilmişlik hisleri, hatta oyuna getirilme ve kandırılma yani enayi ve ezik durumuna düşürülme endişeleri, bastırdığımız ve dolaylı olarak dışa vurduğumuz arzular ile yüzleştirecek. DOLUNAY’ın kurduğu sahnede, bizdeki bu duyguları tetikleyen oyun arkadaşlarımız, rutin yaşantımızın içinde yer alan kişiler, iş arkadaşlarımız, ekibimizde çalışan hatta yönettiğimiz insanlar, bakmakla yükümlü olduğumuz, bize bir şekilde muhtaç olan kişiler, hatta bizi aldatmış ya da gerçek kişilikleri konusunda yanıltmış olan eski arkadaşlar ya da sevgililer olabilir.
İYİ HABER; düşeceğimiz duygusal tuzakların arkasında AYDINLANMA VAR! Zira KOVA aydınlanmanın burcudur.
Toplumsal ve siyasi düzlemde baskı, haksızlık, zulüm, gün ışığına çıkarılmamış gerçekler gibi temalar gündem teşkil edebilir. Kendilerini haksızlığa uğramış, izole edilmiş, etkisiz bırakılmış veya baskı altında hisseden sosyal aktörler, durumlarına tepki gösterebilirler. Daha önce farklı bir şekilde kamuoyuna yansıtılmış olayların arka planını görme imkanı doğabilir. Geçmiş meseleler su yüzüne çıkıp yapılan hata ya da haksızlıklar tartışmaya açılabilir. Güç ile güçsüzlük, yetki ile sorumluluk, suç ve vicdan kavramları masaya yatırılıp, sosyal bilinçaltımıza yer etmiş olan arketipler, sorgulanabilir. Baskıcı otoriteye figürlerine kaba kuvvet kullanarak başkaldırmak yerine, otoritenin meşruiyetini sorgulattırıcı vizyonlar üretmek yolunda gelişmeler sağlanabilir.
Kişisel düzlemde ise, bize kendimizi kurban konumuna düşmüş ve gücümüzü kaybetmiş gibi hissettiren olay ya da insanların gerçek yüzünü görme zamanıdır. Ama bu görüşü sağlamak ancak İÇGÖRÜ ile mümkündür. Yani AYDINLANMAK için, durumlara ve duygulara mesafe almamız ve vesveselerimizin, kaygılarımızın, yakıcı duygularımızın sesini değil, bizi kendimizle ve hayatla yüzleşmeye sevk eden iç sesimizi dinlememiz gerekecektir. Neler olabilir;
- Olaylar ya da insanlar bizi hile ve desise ile alt edebilir, boşa düşürebilir, etkisiz bırakabilirler.
- Ya da bizi taşımakta zorlandığımız yükümlülüklerin altına sokabilir, iyi niyet sınırlarımızı zorlayan fedakarlıklar bekleyebilirler.
- Kendimizi yalnız, depresif, kendi hayatının direksiyonunu kaybetmiş bir halde bulabiliriz.
- Bitirilmemiş eski işlerin, kapanmamış hesapların, ertelenmiş yükümlülüklerin ağırlığı adım atmamızı zorlaştırabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder