23 Aralık 2013 Pazartesi

Uranüs Mars Karşıtlığı … Bazen Olacaklar OLUR!

Unknown Source



Bugün Terazi’de ilerleyen temkinli Mars, Koç’taki atak ve umarsız Uranüs’ü karşısına alıyor… Üstelik her iki gezegenin de Pluto’ya 2 derecelik orblarla karesi var!

Böyle açılar hakkında Astrologlar tarafından çooook şey yazılır ve sonucunda çok kaygı üretilir… Böyle zamanlara dair yapılan tarifler, mizah metinlerinde Kastamonu’nun girişine koyulduğu iddia edilen ”TİKKAT! Taş düşebülüü.. Ayı Çıkabülüü” tabelası gibidir :))

Peki biz ne yapmalıyız?
Bu oluşuma sadece Mars ve Uranüs karşıtlığı olarak baksam;

”Açık ataklara, çıplak tehditlere karşı, dolaylı savunmalar ve sinsi saldırılar geliştirerek sadece durumu daha vahim hale getireceğimizi, geri çekiliyormuş gibi yapıp yine de arkadan dolanarak tahrik ettiğimiz insanlarla mücadelemizin asla bitmeyeceğini, hatta manipülatif veya pasif agresif davranışların, çok daha fazla tepkiye yol açacağını” söylerdim.

Böyle ANLAMSIZ ve HAYIRSIZ mücadelelerin bitmesi için, tek yapılacak şey ”taraflardan birinin topa girmeyi reddetmesi”dir.

Ama bazen çekişmeyi edebiyle bitirmek mümkün olmaz. Ne saldırgan saldırmaktan, ne mağdur görünen haykırmaktan vazgeçmiyorsa ve hiç kimse kapıyı çekip odadan çıkmıyorsa, O KAVGA BİTMEZ. Ve bir süre sonra zalimle mazlum birbirine karışır…

Bazen böylesi ”tarafların birbirlerinin içindeki hırsı körüklediği” durumlar, ancak her iki tarafa da zarar veren bir yıkımla, beklenmedik bir zararla sona erer! İşte bu da Oğlak’taki Pluto’nun tarifidir. Pluto işe yaramayan karmaşaları, İskender’in Düğüme Kılıç Vurması misali bitirir.

T-Kare formları sert enerjilerdir ve görüntüde hayra vesile şeylere yol açmazlar… Yani ille de KAN ÇIKAR!

Yine de denir ki; T-Kare enerjisinin boşalması ve zararın giderilmesi için tepe noktada duran gezegenin 60′lık açı yaptığı bir bağlantı olması gerekir. Bu günün haritasında bu bağlantı Pluto – Chiron arasındaki 60 derecelik açıdır.

Yıkım dahi şifaya yol açacaktır! Yeter ki biz, bütün bu yaşadıklarımızın sonunda, bizi açık veya dolaylı agresyona iten nedenler ile yüzleşelim…

Bazen saldırdığımız şey karşımızdaki değildir… Onun bize hatırlattığı yosun tutmuş davalardır!

Bir süre önce, bizi biz yapan GÖLGE’lerden bahsetmiştim bir yazıda. Böyle hırs ve kapışma anları genelde GÖLGE’mizin bizden büyük olduğu anlardır. GÖLGE bizi güçlü olmaya zorlar. Bize adam olmayı öğretir. Ama biz olmadan GÖLGE olmaz :)

Yani GÖLGE’mizden kurtulabilmek için, BEN dediğimiz şeyi gerçekten dönüştürmek, kendimize ve başkalarına zarar verebilecek kadar büyüyen olumsuz tepkilerimizin altında yatan korkuları, sevgiyle dönüştürmek gerekir.

”Sevgiyle Dönüştürmek” pek sevilen ama nasıl yapıldığı bir türlü açıklanamayan FENTEZİ bir çözümdür ;)

Meali ise – bence – içinden ruh-i mücerret gibi fışkıran UÇAN KAFA dalma ya da, yiyeceğin darbeyi bile bile BİR LAF SOKUVERME arzusunu FARK ET’tiğin anda, YARATAN’a SIĞINMAK’tır.

Kalpler sadece ONUN ADI’nı anarak sakinleşir… Çünki bizi olduğumuz gibi seven sadece, olduğumuz gibi yaratmış ve bu tasarımdan olabilecek en iyi şeyleri çıkartmamız için bizi dünya haline bırakmış olandır.

Kıssadan hisse; BUGÜN MÜMKÜNSE HER TOPA GİRMEYELİM. ”Çok Giresim Var!” oluyorsak da, bir derin nefes ve bir gönülden yardım çağrısı ile Merkez’e sığınalım…

Yoksa kendimizi fazlasıyla sert sonuçların orta yerinde bulabiliriz.

Hal bu olduysa da, şifayı mümkün kılacak olan yine ”İçimizdeki TANRI PARÇACIĞI’nın GÖLGE’den daha büyük olduğunu” hatırlamaktır…

Unutmayalım ki; Nefs, varlığımıza vesiledir. Ama dizgini ona kaptırmak, vesileyi VAR EDEN’den üstün tutmaktır. Ve bu YOKOLUŞ’a doğru inen bir yokuşun başlangıcıdır…

”Dün sabaha karşı kendimle konuştum;

Ben hep kendime çıkan bir yokuştum…

Yokuşun başında bir düşman vardı!

Onu vurmaya gittim… Kendimle vuruştum.”

ASAF ÖZDEMİR

”All That You Have Is Your Soul” – Tracy CHAPMAN

http://www.youtube.com/watch?v=CoNtYC_XDC8


Hiç yorum yok: