16 Kasım 2013 Cumartesi

17 Kasım 2013, Boğa Burcu’nda DOLUNAY … Hayaletli Kuleyi Terk Etme Zamanı

BY NICOLETTA TOMAS CARAVIA

DOLUNAY bir Güneş – Ay karşıtlığıdır… Güneş ruhumuzdan yansıyan ve hayat yolumuzu aydınlatan ışık, Ay ise aklımızı çelen ve bizi kendi merkezimizde olmaktan ala koyan bir cazibe odağıdır! Etrafımızda dönen bir uydudur ama onun burçtan burca girişleriyle dönüp duran bizim başımızdır :) DOLUNAY, Ay’ın yanıltıcı cazibesinin en yüksek olduğu ve bizim varlık bilincimize meydan okuduğu bir zamandır… O yüzden her DOLUNAY evresi, yanılsamalarla dolu bir vadidir… Beden ve ruh, akıl ve duygu, şiddet ve şefkat, korku ve cesaret arasında DENGE kurmayı bize öğreten bir sınavdır.

17 Kasım günü, İstanbul saatiyle 17:16′da, 2013′ün Tutulmalar Çemberi’ni kapatan bir Dolunay yaşayacağız. Bu Dolunay Merkür Retrosu’nun gölgesini temizleyecek. Ardından Chiron’un düze çıkması ve 21 Kasımda Güneş’in Yay Burcu’na girmesiyle, gökler Akrep’in gotik iklimine elveda demiş olacaklar :)

Bu DOLUNAY bizim için de, içimizdeki ”Hayaletli Kule”yi terk etme zamanı olabilir!
DOLUNAY haritasında AY, elindekileri kaybetmekten korkan, var olana tutunan, elle tutulabilir ve gözle görülebilir olanı bilinmeyene yeğ tutan Boğa Burcu’nda. Ama yerleşimi 12 Ev’de… Ve ALGOL sabit yıldızı ile kavuşumda.

12′inci EV; Geçmişten gelen ve ömrü dolmuş oluşumlar, hayaller, yanılsamalar, bilinçaltı korkular, depresif haller, zihinsel rahatsızlıklar ya da görünürde fiziksel olsa da kökeni bastırılmış duygusal sorunlara dayanan hastalıklar, yoksunluk bilinci, yasak ilişkiler, gizli eğilimler ya da gizli tutulan tercihler, bilinçli yalanlar ya da bilinçsizce oluşmuş yanlış anlaşmalar, engellenmişlik hissi, kurban psikolojisi ve yok olma pahasına yapılan fedakarlığı temsil eder.

ALGOL ise Medusa’nın kesik başı, ya da Lilith’in kafası olarak bilinen bir sabit yıldızdır. Medusa bakışlarıyla insanı taşa çeviren bir mitolojik figürdür. Kişisel haritalarda görüldüğü zaman klasik astrologlar tarafından kafası kesilerek öldürülme gibi feci sonlara delalet olarak görülse de, ALGOL modern çağda, bizi hareketsiz bırakan, gelişimimizi engelleyen, hayat gücümüzü tüketen, bizi anlamsızca esir eden, bu nedenle de kafası kesilip atılması yani temelli kurtulunması gereken unsurları temsil eder.

Hepimizin hayatında, bize zarar verdiğini açıkça gördüğümüz davranış modelleri, hayat zeminleri veya ilişkiler vardır. Mantık çerçevesinden düşününce, bunlardan kurtulmamız gerektiğini biliriz. Ama saplantı ya da zaaf haline getirdiğimiz, başka türlüsünü bilmediğimiz, değişimin getireceği bilinmezlikten korktuğumuz, ya da çok uzun zamandır tekrarlanan bir hatadan geri dönmenin İMKANSIZ olduğunu sandığımız için, bu zarar verici durum ya da tutumları hayatımızdan çıkartmayı, sürekli erteleriz. Onlar bizi defalarca yenmiş, defalarca geri çekmiş, defalarca yoldan çıkartmış, niyetlerimizi bozmamıza ve kendimizi ezmemize yol açmışlardır.

Yine de biz, hayaletler ve gölgelerle dolu bu kulenin kalın duvarları arkasına çekilmeyi tercih eder ve tanıdık gelen bu yoksunluk halini, bir şekilde daha güvenli bulabiliriz!

Bu DOLUNAY’da, bir türlü kurtulamadığımız hayaletlerin ya da zaten kurtulmak için anlamlı bir girişimde de bulunmadığımız zaaflarımızın, dertlerimizin, korkularımızın, çekincelerimizin, hayatımız üzerindeki gölgesinin büyüdüğünü ve bizi iyice köşeye sıkıştırdıklarını fark edeceğiz… Anın yöneticisi olan Retro Jüpiter’in Yengeç Burcu’nda ve 3′üncü ev sınırında Lilith ile yaptığı kavuşum, yakın çevremizdeki – güvenlik unsuru olarak gördüğümüz - insanlarla olan ilişkilerimizin… duygusal bir hassasiyet taşıyan iletişimlerimizin, bizi böyle sıkışık konumlara sürükleyebileceğinin göstergesidir.

”AYYYY NE FENAAAA” dediğinizi duyar gibiyim :) Ama bilin ki, bu evrenin bize ”HADİ GARİ!” deme şeklidir.

Bazen insan kaybedebileceği hiçbir şey kalmadığı bir noktaya gelmeden, kayba yol açan davranışlarından ya da tercihlerinden vazgeçmeyi göze alamaz. Ne var ki, bizi ürküten bir risk veya üstümüze yapışmış bir alışkanlık ile çok önemsediğimiz bir sorumluluk ya da basitçe hayatta kalma güdümüz arasında kaldığımızda, hiç yapamayacağımızı sandığımız bir şeyi can havliyle YAPIVERMEMİZ mümkündür :)

Büyük değişimlerin, keskin geçişlerin burcu Akrep’te ve gündelik yaşama ve çalışma biçimimizi, bedenimizi, sağlığımızı, sorumluluk duygumuzu, hizmet anlayışımızı temsil eden 6′ıncı evde yerleşmiş olan Güneş, BASKI altında kaldığında, seçimini kendini ya da aziz tuttuklarını korumaktan yana yapacaktır. Hele de DOLUNAY haritasındaki gibi iyicil ve inançlı Selena ile kavuşumda olunca :)

Boğa Burcu’nun yöneticisi Venüs, dönüşümün mekanı olan 8′inci evde Oğlak’ta ve Pluto ile kavuşumda… Yani ADALETİN YILMAZ ve KESKİN KILICI modunda… Ve Anın yükseleni İkizler’in yöneticisi Merkür, Güneş’in de içinde bulunduğu 6′ıncı evde, Akrep’te ve Kuzey AY Düğümü ile kavuşumda…

Bu DOLUNAY, gündelik hayatımızı, çalışma biçimimizi, sağlığımızı, sorumluluklarımızı, hizmet şeklimizi ve varlığımıza ya da bedenimize ilişkin algımızı, keskin bir biçimde dönüştürecek bir karar getirecek bize… Bu karar;

- Değer verdiğimiz bir sürü şeyi yitirmemize neden olan hırslarımız ya da inatçı tutumlarımız,

- Bizim için çok hayırlı olduğunu bildiğimiz bir adımı atmamıza engel olan çekincelerimiz ya da endişelerimiz,

- Deneme gayretimizi bastıracak kadar güçlü olan başarısızlık korkumuz,

- Zarar veren fedakarlıklar yapmamıza, ezik ve acınacak bir hale düşmemize neden olan korkularımız,

- Ne pahasına olursa olsun sonuca varmaya çalışan gizli kibirimiz,

- Bir türlü ciddiye almadığımız ama hayat kalitemizi düşüren ve tedavi bekleyen sağlık sorunlarımız,

- Bize bir şey katmayan ve çok şey alan bağımlılıklarımız,

- Sorumluluklarımızı ihmal etmemize, hayatımızın iplerini bırakmamıza neden olan kendimizi aldatma eğilimimiz,

- Zamanımızı, önceliklerimizi, kaynaklarımızı, en verimli şekilde kullanmamıza mani olan kafa karışıklığımız,

- Üzerimize aldığımız görevleri, onurlu bir tercih değil, zorunlu bir fedakarlık ve bir eziyet olarak görmemize neden olan inançsızlığımız ve özgüven eksikliğimiz,

ile vedalaşmamızı gerektirecek ve önümüzde yeni bir yol açılmasına vesile olacaktır.

Yeter ki, GEÇMİŞTEN GELEN HAYALETLER ya da BİZİ ENGELLEYEN GÖLGELER ile karşılaştığımız zaman, yine korkup kaçmayalım ya da pes etmeyelim ;)

Bu kez bir şarkı değil, bir film sahnesi eşlik edecek yazıya; ROB ROY’un finaldeki düello sahnesi… Liam Neeson ve Tim Roth nefis bir iş çıkartmışlar. Mütevazi görünümlü Liam Neeson’u KENDİNİZ, asilzade görünümlü, küstah ve kıvrak Tim Roth’u da bir türlü kafasını kesip atamadığınız bir alışkanlık, bir davranış biçimi, bir korku, bir zaaf, bir insan, bir esaret, bir hastalık yani HAYATINIZDAKİ GÖLGE olarak kabul edin :) Gıcık olacağınızı biliyorum! Ama sonuna kadar seyredin… Son sahnede YAPACAĞINIZ HAREKET, aslında bu yazıda anlatmaya çalıştığım her şeyi, en şahane şekilde anlatacaktır…

EN DİBİ BULDUYSANIZ VE KAYBEDECEK BİR ŞEYİNİZ KALMADIYSA, YA DA KAÇMAKLA KAYBEDECEKLERİNİZ GÖZE ALINAMAYACAK KADAR BÜYÜKSE, GÖLGENİZLE YÜZLEŞMENİN DE ZAMANI GELMİŞTİR!

http://www.youtube.com/watch?v=27M5KWI_q50



Hiç yorum yok: