6 Mayıs 2012 Pazar
6 MAYIS'taki DOLUNAY Akrep-Boğa Ekseninde Yaşanacak ... Burçlara Göre Etkileri Nasıl Olacak?
Yeni-Ay bir çağrı ise, Dolun-Ay varılan bir menzil, çıkılan bir zirvedir.
Dolunay günlerinin dramatik bir havası vardır. Zira Ay'ın yükselen enerjisi, algı ve tepkilerimizi arttırır. Hem kendi gölgemizi hem de başkalarının gölgede kalan yanlarını tanımamıza neden olan olaylar, Dolunay'da meydana gelir. Bu olayların her biri, bir ay içinde yaşadıklarımızdan çıkan dersleri uygulamaya geçirdiğimiz bir sınav gibidir.
6 Mayıs'ta yaşanacak Dolunay, Türkiye saatiyle sabah 6.30 civarında - şehirlere göre küçük farklarla - gerçekleşecektir. Dolunay anının, İstanbul merkezli haritasında Ay 6. evde Akrep'te, Güneş ise 12. evde Boğa'da, Jüpiter ve Lilith ile kavuşum halindedir. Aynı gün içinde Koç'taki Merkür ve Terazi'deki Satürn arasında da tam bir karşıtlık oluşmaktadır.
Peki nedir bu Dolunay'ın sınav konusu? Kendimizi ''zayıf'' bulduğumuz yerden darbe alınca, verdiğimiz tepkileri görmek ve ''güçlü'' olmaktan ne anladığımızı bir daha gözden geçirmektir.
Hepimizin içinde, bastırılmış acılar, kendine sağlıklı bir ifade biçimi bulamamış tepkiler ve tedirginlikler vardır. Bunlar bizim kendimizi ''kurban'' olarak gördüğümüz alanlardır. Kurban psikolojisi, ''kırılgan, beklentili, tedirgin ve tehlikeli'' bir psikolojidir. Kendisini ''kurban'' olarak gören kişi, hem kendini savunmak ister, hem kollanıp korunmak ister, hem kendine acır hem de yapılan haksızlıkları düşündükçe acımasızlaşır ve intikam almak, ya da bedel ödetmek ister!
Zalimler, kendilerine karşı duydukları acıma hissini saldırganlığa dönüştürmüş olan kurbanlardır. Mağrurlar, korkularını kendilerinden bile saklamaya çalışan kurbanlardır. Benciller, kendilerini koruma güdüsünü, başkalarına karşı duyarsızlığa dönüştürmüş kurbanlardır. Kuralcılar, önlem almaktan yaşamaya ve mutlu olmaya fırsat bulamayan kurbanlardır. Gönüllü-Köleler, kendilerini adadıkları kişilerden yüksek beklentileri olan ve bağımlılık ilişkilerini bilerek kuran kurbanlardır. Şifasız-Yaralılar, kendilerini affetmek, sevmek, korumak, şifalandırmak için çaba göstermek yerine, sürekli ''kurtarılmayı'' bekleyen kurbanlardır. Kahramanlar ve adalet savaşçıları, kaybetmenin acısını mücadele duygusuna, korkuyu cesarete dönüştüren kurbanlardır. Şifacılar, deneyimli ve kendileriyle barışık kurbanlardır; çatışma içeren durumlarda saldırmaya değil ''saldırganı etkisiz hale getirmeye, zararı azaltmaya ve enerjiyi düzeltmeye'' odaklıdırlar.
Kurbanın en zayıf noktası acıyan yeriymiş gibi gelse de, aslında en derin zaafı ''başkalarına bedel ödetmeyi ya da telafi ödülü almayı isteyen'' yanıdır! Canımızı yakacağını bildiğimiz birşeyle karşı karşıya kaldığımızda en sık yaptığımız hata her zamanki gibi davranmaktır! Yani öğrenmeyi ve iyileşmeyi reddederiz... Ama canımızın acısını geçirecekmiş gibi duran ''azıcık yasaklı'' bir ödül burnumuza uzatıldığında ne yapacağımızı biz de bilemeyiz!
Bu Dolunay'ın hepimiz için çok sürprizli senaryoları ve çok alışılmadık ödülleri var...
DOLUNAY'ın Burçlara ve Yükselen Burçlara göre etkileri;
KOÇ ve Yükselen KOÇ: Bu dolunay, Koç'ları yakın ilişkileri ve ortaklıkları konusunda zor kararlar almaya teşvik edecektir. Bütün ortaklıklar belli çıkarlara ve kaynakların paylaşımı konusunda yapılan bir uzlaşmaya dayanır. Son haftalarda Koç'ların öncelikleri ve beklentileri değişmiş olabilir. Ortaklık yapmaktan umdukları faydayı sağlayamadıklarını ya da onlara başlangıçta önemli gelen bir kazanç adına ummadıkları kadar ağır bedeller ödediklerini görebilirler. Kaynaklarından faydalanmak için işbirliğine gittikleri kişilerin baskıcı ve kontrolcü tavırları onları bunaltabilir. Karar alma özgürlüklerinin kısıtlanması, ya da daha cazip seçeneklerin oluşması gibi nedenlerle, ilişkilerini bitirmek isteyebilirler. Özel hayatlarında, bir kişiye duydukları cinsel tutkunun ya da ihtiyacın taşıyamayacakları kadar özveride bulunmalarına neden olduğunu ya da gururlarını zedelediğini farkedebilirler. Ancak içine girecekleri çatışmada alacakları tavır, gelecekteki kayıp ve kazançlarını da etkileyecektir! Koç'ların bu devrede önceliklerini ve ödemeye hazır oldukları bedelleri çok iyi gözden geçirmeleri, borç alıp verirken dikkatli olmaları, yeni kaynaklar bulmak adına aldıkları kararlar ve attıkları imzaların uzun vadeli sonuçlarını iyi hesap etmeleri gerekir. Yoksa kendilerini kollamaya çalışırken, farketmeden kurban durumuna düşebilirler... Sticker: Başkalarıyla olan hesaplarımız bitmek bilmiyorsa, kendimizle olan hesaplarımızı kontrol etmemiz gerekir.
BOĞA ve Yükselen BOĞA: Dolunay, Boğalar ve Yükselen Boğa'ların hem iş hem de aşk hayatlarında arka plana ittikleri sorgulamaları ve gerginlikleri yoğun olarak hissetmelerine neden olabilir. Boğa kolay kolay tepki vermez. Çünki kendisi için değerli olan şeyleri bir anda silip atmaktan çekinir. Ancak tepkilerini bastırmak, Boğa'larda bir düdüklü tencere etkisi oluşturur ve patlamaları müthiş olur! İş ve özel ilişkilerinde ne zamandır hissettikleri aksaklıkların onlarda oluşturduğu birikimler, Dolunay ile birlikte tetiklenebilir. Boğa Dolunay'da bardağı taşıran son damla misali bir küçük kıvılcımla alev almaya yatkın olacaktır. Buradaki ''kıvılcım'' Boğa'ya yönelen aşırı kıskançlık gösterileri ya da Boğa'nın kıskançlığını tetikleyen davranışlar, can yakan dokundurmalar, haksız imalar, ölçüsüz veya yakışıksız talepler olabilir... Kıvılcımı yakan ''zaten bir süredir kızdığı kişi ya da kişiler'' olacağı için, Boğa'nın ne zamandır kendisini kurban gibi gördüğü konularda, ölçüsüz çıkışlar yapmaya yatkın hale gelmesi mümkündür. Burada Boğa'ların kaçınmaları gereken tuzak, gururlarını, sevdiklerini, değer verdikleri duyguları ya da emek verdikleri konumları savunmak adına, kendilerine ve çevrelerine zarar verecek tercihler yapmamak, onursuz ya da haksız duruma düşecek kadar ileri gitmemektir! Sticker: Kalbinde acı olanın adaleti olmaz. Bu yüzden, savaşta bir tarafın ''adalet'in kılıcı'' dediğine öbür taraf ''kasap'' der.
İKİZLER ve Yükselen İKİZLER: Ne zamandır yaratıcı bir çıkış yapmak istiyordunuz değil mi? Aklınızda birçok fikir, içinizde türlü ilham vardı... Ne var ki, enerjiniz bir türlü ortaya somut birşey koyacak kadar yükselmiyor, adeta birşey sürekli sizi geri çekiyordu. Dolunay döneminde, şu sizin ne zamandır bir türlü yapamadıklarınızı ''öylece yapıveren'' birileri olduğunu görmek, içinizde patlayan bir bomba etkisi yapabilir. - Siz o kadar yetenekli ve zekiyken, dolayısıyla herşeyin en güzelini yapacak ve en değerli ödüllere layık bulunacak bir insanken, o kadar ''laubali, seviyesiz, gıcık, şahsiyetsiz v.s. v.s. tiplerin'' bir takım ''çalınmış ya da bayat'' fikirleri deha ürünü gibi ortaya koymaları ve bütün madalyaları toplamalarına dayanamayacaksınız! Siz bu seviyesiz insanlar yüzünden geri planda kalmaktan bıktınız artık! Artık, bunlara meydan vermeyecek, kim olduğunuzu herkese göstereceksiniz. - İşte tam bu cümleleri kurmaya başladığınız zaman lütfen dikkat!!! Eğer yapabilecekleriniz varsa ama yapmıyorsanız, bunun nedeni sürekli birilerinin sizi bastırması olamaz. Büyüyemediğimiz topraktan beslenmeye çalışmak da, yeteneğimizi boşa harcamak da, kendimize yeterince güvenmediğimiz için ortaya çıkmamak veya etrafımıza güven vermemek de, hep bizim tercih ve tutumlarımızın sonuçlarıdır. Boşluktan faydalanan, üstünüze basan, haksız kazanç elde eden birileri her zaman olacaktır. Onlar sizin bahaneniz olabilir mi? ''O zaman oyunu onların kurallarına göre oynarım'' demek de bir seçimdir. Hatta bu Dolunay size böyle bir fırsat dahi getirebilir! Peki o zaman siz mi galip gelmiş olacaksınız, yoksa kendi değerlerinizi bir yana bırakıp taklit etmeye başladığınız ötekiler mi? Sticker: ''BEN DE'' demek sizi ''BEN'' dediğiniz herşeyden uzağa savurabilir. Alkış ve ıslık sesleri arasında, kalbimizin sesini duymak zordur ama ''o ses'' bizi kendimize götürecek olan tek rehberdir.
YENGEÇ ve Yükselen YENGEÇ: Dolunay Yengeç'lerin dikkatini ''beklenti-ödün'' ikilemlerine çekecektir. Onları ''kendilerine acıdıkları yerlerden'' vuracak kişiler kadar, onlardan ''şefkat, ilgi, acıma, onay'' bekleyen insanlarla - çocuklar, aşıklar, hatta evcil hayvanlar - yüzleşmeler yaşamaları da, mümkündür. Kendimize acıyan halimizin arkasında, bir süperstar şımarıklığı içinde olduğumuzu çoğu kez görmezden geliriz. Senaryonun hep bizim etrafımızda dönmesini, yan rolleri hele de istemediğimiz rolleri hep başkasına bırakmayı, her hareketimize büyük bir alkış almayı, yani hep çocuk kalmayı isteriz. Bize yapılmasını sineye çekemediğimiz şeyleri başkasına yapar, ya da bizden istenmesini uygun bulmadığımız şeyleri başkasından talep ederiz. Yengeçlerin Dolunay menüsünde, onlara karşı sorumluluklarını acımasızca reddeden insanlar, sahip çıkan bir görüntü altında onları ezen insanlar, ve kişisel alanlarını ihlal edecek kadar talepkar olan insanlar bulunabilir... Böyle insanlarla yaşanan deneyimlerin her biri, hem kendilerini kurban yerine koymak için bir bahanedir, hem de farkındalık kazanmak için bir fırsat! Dolunay Yengeç'leri, kurban modundan çıkıp, şifa bulmaya ve şifa vermeye çağırmaktadır. Hayallerimizin kırılmış olması yeniden umut etmeye ya da birilerine umut vermeye, yapamamış olmak bir daha denemeye ya da başkasına yardım etmeye, çocuğumuzu kaybetmiş olmak bir daha anne olmaya ya da bir başka çocuğu evlat edinmeye, yeterince sevilmediğimizi düşünmek kendimizi sevmeye ve sevgimizi başkaları ile paylaşmaya engel değildir. Sticker: İçinizdeki çocuğu ne şımartın ne de karanlık bir odaya hapsedin. Ona hayatta kalmak için risk ve sorumluluk almak gerektiğini öğretin.
ASLAN ve Yükselen ASLAN: Aslanlar'ın bu Dolunay'daki menüsünde, içlerinde yaşattıkları anne ve baba modelleri ile yüzleşmeler olacaktır. Hepimiz ailemizin genetik mirasını taşırız. Miras temelde zenginliktir! Ancak değer biçmeyi, korumayı ve kullanmayı beceremediğimiz miraslar bize bazen yük, bazen de borç olur. Çocukluğumuzda aile ortamında yaşadığımız ve yaşandığına şahit olduğumuz kırıklar, bizim toplum önündeki davranışlarımıza, kendimize seçtiğimiz rol modellere, belirlediğimiz duruşlara, onur ve prestij anlayışımıza birebir etki eder. Canımızın en çok yandığı yerler, ya en fazla geri çekildiğimiz ya da kırılganlığımızı gizlemek istercesine en atak davrandığımız noktalardır. Bize ''en değer verdiğimiz ama en çok da kırıldığımız ebeveynimizin davrandığı gibi'' davranan insanlarla karşılaşmak, üzerini beceriksizce örtmeye çalıştığımız bütün acıları ortaya çıkartır. Peki ya tıpkı o ebeveynimiz gibi davrandığımız durumlar... Bizi acıyla eğitenden büyüğümüzden hiç mi birşey almadık? Hiç ona benzediğimiz, onu aynaladığımız zamanlar yok mu hayatın önünde dik durmaya çalışırken? Aslanlar'ın bu Dolunay devresinde ''canlarını yakan'' tüm karşılaşmalarda tepki vermeden önce kendilerine ''ben şimdi kimin hayaleti ile savaşıyorum ve kimin hayaletini kendimde yansıtıyorum'' diye sormalarında fayda vardır. Ortada bir KURBAN olduğu kesindir! Ancak bu bir türlü hayaletlerden yakasını kurtaramayan öz-benliğimizdir. Biz aslında hep, kendimizi kurban eder, kendimizle savaşır, kendimizi kurtarır ve kendimizi şifalandırırız. Sticker: ''Dün sabaha karşı kendimle konuştum. Ben hep kendime çıkan bir yokuştum. Yokuşun başında bir düşman vardı. Onu vurmaya gittim, kendimle vuruştum.'' (Asaf Özdemir)
BAŞAK ve Yükselen BAŞAK: Başak'ın bu Dolunay'daki sınavları ''sözler''le ilgilidir! Tutulmamış sözler, eleştiriler, özensiz suçlamalar, can acıtan dedikodular... yani bize kendimizi ''değersiz'' ya da ''küçük düşmüş'' hissettiren iletişim biçimleri. Yaptıkları konuşmalardan pişmanlık duyabilir, ileri sürdükleri fikirler hakkında - belli etmeseler de - şüpheye düşebilirler. Yakın çevresindeki insanlardan gelecek beklenmedik - bazen de yalış anlaşılmaya açık - ataklar ya da sorumsuzca davranışlar, zaten kendilerini kollamak konusunda çok hassas olan Başakları tedirgin edebilir. Aldatılmaya ve küçük düşürülmeye karşı çok hassas oldukları için hendilerini hemen arkalarından vurulmuş hissedebilirler. Bu durumda ilk tepkileri, kendilerini ''sütten çıkmış ak kaşık'' gibi görmek ve çevrelerindeki insanları ahlaki açıdan yargılamak olacaktır. Ancak başkalarının ahlakını ve adabını yargıladığımızda ve kendimizi manevi açıdan eleştirdiğimiz kişilerden üstün gördüğümüzde düşebileceğimiz iki temel tuzak vardır: 1. Bizi üzen sözler ve davranışlara, ölçüsüz sertlikte karşılıklar vermek ve uzlaşmayı imkansız hale getirmek 2. Bize yöneltilen davranışların arkasında geçmişte yaptığımız hataların, iletişim kurmak konusunda düştüğümüz yanlışların olabileceğini göz ardı etmek. Sticker: Yargılama, yargılanırsın!
TERAZİ ve Yükselen TERAZİ: Bu Dolunay'ın aynasından Terazi'lere yansıyan ''kaybetme korkusu''na kapıldıkları zaman verdikleri tepkiler olacaktır. Terazi kıymetli olmayı ve kıymetli olan şeylere sahip olmayı sever. Kendisine eskisi kadar değer verilmediğini düşünmek, kendisine ait olduğunu düşündüğü eşyalar, insanlar veya niteliklerin elinden alınabileceği, ya da hayatın meydan okumaları karşısında yeterli kaynağa sahip olmadığı korkusuna kapılmak... İşte Terazi'yi dengeli ve zarif halinden çıkartıp, seviyesiz ve ölçüsüz davranmaya itebilecek en hain tuzak budur! Teraziyi kıymetli yapan, öz-değerinden şüpheye düşmemesidir. En büyük zaafı ise, başkaları üzerindeki etkisini ölçerek, hala kıymetli olduğundan emin olmaya çalışmasıdır. Umduğu tepkileri beklediği yerlerden alamayan Terazi, Dolunay'ın onu çektiği senaryolar içinde, tepki almak için olmayacak yollara başvurmaya ya da olmayacak insanların onay ve desteği ile güç kazanmaya meyledebilir. Ancak Dolunay'ın etkisiyle oluşan serencamda, hiçbir şey göründüğü gibi olmayabilir... Biraz sabrettiğimizde, kazançların kayba, kayıpların kazanca dönüştüğü ortaya çıkacaktır. Aşırı hırs, kıskançlık, ihtiras, ölçüsüz istekler, başkasının sunduğu kaynaklara yaslanarak güç gösterisi yapmak, sunulan fırsatları, henüz dile dökülmeyen bedellerini dikkate almadan kullanmak, Terazi açısından uzun vadede iyi sonuçlar vermeyecektir. Bu devrede Terazi'nin duymak istediklerini söyleyen sözde dostlara değil, duyması gerekenleri söyleyen ''gerçek dostlara'' kulak vermesinde fayda olabilir! Sticker: Kaybetme korkusu, sahibinin kalbine saplanan bir kılıç gibidir. Onu çekip çıkartacak tek el yine sahibinin elidir.
AKREP ve Yükselen AKREP: Çok derinde yer etmiş bazı yetersizlik duygularımız vardır ki, bunları kendimize bile itiraf etmeyiz... Sonra birgün karşımıza sahip olmadığımız bütün özelliklerin doğal bir temsilcisi gibi duran bir insan çıkar! Öyle ki, ona erişmek kendimizde olmasını özlediğimiz herşeye birden erişmek, bir yıldıza tırmanıp bayrağımızı onun tepesine dikmek ve ''çirkin ya da eksik sandığımız'' yanlarımızı onun parlaklığı ile örtmek gibi birşeydir. Bu kişi karşı cinsten biriyse ona aşık, bir dost ya da bir iş arkadaşı ise ona hayran olduğumuzu düşünebilir ve onun bağlılığını kazanmak için, birçok jest yapabilir hatta bazen illüzyonlara başvurabiliriz. Bu insana hissettiğimiz şey bir tutku olabilir... ama asla sevgi değildir. Sonra istenen şey olur; O BİZİ SEVER! Biz kendimizi sevmezken, birinin bizi seviyor olması ne kadar acayip bir histir... Onun bizde ne bulduğundan bir türlü emin olamayız. Bu sevgiyi, ona sunduğumuz çıkarlar, çektiğimiz numaralar, attığımız yalanlar, onun için vazgeçilmez olmak adına yaptığımız abartılı jestler gibi, bizden olmayan şeylere bağlarız. Ve sado-mazohist bir dans başlar! Bu hikayeler, ''Mafya Babası ile Başbalerin'in Aşkı'' tadında hikayelerdir. Genellikle Mafya Babası'nın Başbalerini vurmasıyla ya da Başbalerin'in Baba'dan çocuk doğurup şişmanlaması ve herhangi bir kadın gibi aldatılmasıyla sonuçlanırlar... Sevgili Çirkin Akrepler... Kalplerini utandıkları için derine saklayan, zaaflarını ise bir güç zırhı gibi üzerlerine giyen Yalnız Çocuklar... Bu Dolunay'da sizde hayranlık uyandıran birini görürseniz, onu elde etmenin peşine düşmeden önce, kendi içinizdeki çocuğun peşine düşün, onun dizlerindeki yaraları silin ve kalbinizi elinize alıp gururla yürüyecek hale gelmeden, kimsenin başını döndürmeye kalkmayın! Sticker: Korku ve sevgi, ışık ve karanlık gibidir. Birinin girdiği yerde öbüründen eser kalmaz.
YAY ve Yükselen YAY: Dolunay'ın Yay için planladığı ödül ''sınırlarının farkına varmak'' ve onlar hakkında önce kendine sonra başkalarına dürüst olmaktır. Örnek insan olmak, herşeyin en iyisini bilmek, herşeyin en doğrusunu yapmak, kendini feda etmek, bizden istenmeyen yardımları yapmak, alçakgönüllü olmanın kitabını yazmak, cömertliğin suyunu çıkartmak... Ve bunların hepsini ''şaşaalı'' bir gösteriye dönüştürmek... Yay'ların bu Dolunay'da kaçınmaları gereken başlıca tuzaklar bunlardır. Sevilmek istediğimiz için sevgi dolu görünmek, almak istediğimiz için vermek, kimsenin bizimle arkadaş olmak istemeyeceğinizi sandığımız için yardım-meleği rolüne soyunmak... bunların hepsi çok derine saklanan kırık bir kalbin ve özgüven eksikliğinin yansımalarıdır. Yay'ın dramatik şövalyeleri; Dolunay'ın ışıkları üzerinize vurduğunda, Başmelek Mikail'in üstüne giydiği bir elbise gibi görünmeye çalışmaktan kaçının. İnsanlara olmadığınız kadar iyi, becerikli, bilge, güçlü, fedakar ve yetkin görünürseniz, ya sonra taşıyamayacağınız sorumlulukların altında ezilir ve kaçacak delik ararsınız ya da etrafınızdakilere bedellerini ödemek istemeyecekleri kadar kabarık faturalar kesmeye ve ödeme alamadığınız zaman kendinizi ''kurban'' gibi görmeye başlarsınız. Sticker: Gerçek güç ne onu taşıyanın sırtına ağır gelir, ne de üzerine kanat gerdiği kişilerin ışığına gölge olur.
OĞLAK ve Yükselen OĞLAK : Oğlak'ların bu Dolunay'da ''öngörülemeyen'' durumlarla yüzyüze kalmaları beklenir. Bazı şeylerin tahmini ve kontrolü mümkün değildir! Bazen bir enerji hayatınıza girer ve gündeme hakim olur. Siz de hazır olmadığınız, direndiğiniz, çekindiğiniz şeylerin bir parçası olursunuz. İmkansız bulduğunuz ya da bana göre değil dediğiniz şeylerin, mucizeye dönüştüğüne, almak istemediğiniz risklerin hayatınızın en büyük mutluluğu ve fırsatı haline geldiğine, tıpkı bana benziyor dediğiniz evlatların hayırsız, adam olmaz dediğiniz evladın dahi çıktığına şahit olabilirsiniz. Son derece güvendiğiniz insanların ve işlerin hatta kendinizin, ummadığınız yüzlerini farkedebilirsiniz. Hiç hesapta yokken aşık olabilir ya da planlamadığınız halde hamile kalabilirsiniz. Bunlar hayatın size şapkadan çıkarttığı birer tavşandır. Dolunay, hayatınızda ''cilveli'' enerjilere kapı açacaktır. İşte seçim yapabileceğiniz tek an budur! Size sunulanlar ile bütünleşebilir veya onlara sırt dönebilirsiniz. Bu seçim, sizi yine umduğunuz yerlere çıkartmayabilir ama kim olduğunuzu ve neyi önemsediğinizi ortaya çıkartır. Sticker: Fırsatın, mucizenin ve aşkın doğası tıpkı hayatın doğasına benzer. Onları arzulayabiliriz ama hangi kılıkta geleceklerini tahmin edemez ve onlara hazır olamayız. Biz ''hayatın cilveleri'' ile yüzyüze geldiğimizde sadece ''dürüst'' olabiliriz.
KOVA ve Yükselen KOVA: Bu Dolunay, Kovaları mesleki başarı, toplumsal konum ve sosyal prestij ile özel hayat, aile ilişkileri ve mahremiyet arasında zorlu tercihler yapmak zorunda bırakabilir. Nedir bu tercihler; Bazen sosyal ve mesleki hayatın gereklerini tam anlamıyla yerine getirdiğimizde, ailemizin bütünlüğü, özel yaşamımızın ritmi, ya da basitçe mahremiyetimiz tehlikeye girer. Örneğin çok çalıştığımız için çocuklarımıza vakit ayıramayız.Ya da -kişisel arzu ve tercihlerimiz öyle ağır basar ki, sosyal ve mesleki açıdan fedakarlıklar yapmak kaçınılmaz olur. Örneğin anne olmak için kariyerimizi askıya askıya alırız. Bazen en ''özel'' tercihlerimizi, sosyal konumunuzu dikkate alarak yaparız. Örneğin, partnerimizi seçerken mesleki hedeflerimize veya çevremizin kriterlerine uygunluğunu dikkate alır, duygu ve arzularımızı geri plana iteriz. Ya da mesleğimizi seçerken, girdiğimiz toplumsal çevreleri belirlerken ailemizin talepleri doğrultusunda davranırız. Örneğin ''Filancaların oğlu davulcu olmuş'' dedirtmeyiz. Gönül ne yardan ne de serden vazgeçmek ister. Ancak, hayat yolu böyle ''sevimsiz'' kavşaklarla doludur! Bir kavşağa geldiğimizde elimizde olan verileri ve içimizde oluşan işaretleri izleyerek, kendimize bir yön belirleriz. Elbette bu kararı verirken, dıştan gelen birçok baskının altında kalırız. Ama bu baskıların önemi ve önceliği dahi, yine bizim beklentilerimiz, varsayımlarımız, korkularımız, tutkularımız, hayalgücümüz, güvence arzumuz gibi ''içsel'' faktörlere göre belirlenir. Yani sebepler, araçlar, tahrikler ve teşvikler muhteliftir. Ama hayatımızın ve seçimlerimizin tek bir sorumlusu vardır; KENDİMİZ! Sticker: Hayata ve kendimize bakışımız değişmediği sürece, bir kavşaktan ayrılan bütün yollar bizi aynı çıkmazlara geri getirecektir.
BALIK ve Yükselen BALIK: Balıklar bu Dolunay'da kişisel ilişkilerine ağırlık verecekleri bir devreden geçerler. Çevreleri üzerindeki etkilerini arttırmak, hareket alanlarını genişletmek, kişisel ilişkilerini maddi ve sosyal çıkarlarına hizmet edecek şekilde değerlendirmek arzusunu duyabilirler. Ve bu konuda ummadıkları kadar başarılı olmaları da mümkündür. Hatta, girdikleri çevrelerde kazandıkları beğeni başlarını döndürebilir. Buraya kadar sorun yok... Hatta SÜPER! O zaman sınav nerede? Beğeni, en güçlü uyuşturucudur. İnsanın etrafındakiler üzerinde etki ve güç sahibi olmaya, beğenilmeye ya da basitçe ''onay almaya'' bağımlı hale gelmesi, kokaine alışmak kadar kolay ve tehlikelidir. Çevremizdekilerin gönlüne göre şerbet verip karşılığında da bol bol sevgi ve saygı gördükçe, ''şeytan tüyümüz'' olduğuna biz bile inanırız. Bu devrede, ''sadık kitlemiz'' olarak gördüğümüz kişilerin bir süre sonra ilgilerini yitirebileceği ve omuzlarının üzerinden indirileceğimiz, aklımızdan bile geçmez. Ama bu eşyanın kanunudur! İşte tam bu aşamada ''star'' rolüne soyunan kişi kendisiyle bir hesaplaşmaya girer: ''Bundan sonra inandıklarım için mi yaşayacağım, yoksa başkalarını bana inandırmak için mi?'' Balıklar'ın bu Dolunay'da kendilerine bir kurban seçmeleri ve bu seçimi ''inanç ve idealleri'' ile ''çevrelerinin onayı'' arasında yapmak durumunda kalmaları beklenir! Sticker: Uçurtmanın ne kadar yükseleceğine ipi tutan el karar verir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder