20 Eylül 2012 Perşembe

Öfkeyle Kalkan Zararla Oturur!

Dün paylaştığım KARAR GÜNÜ yazısının dinamikleri aynen devam ediyor… Ancak bugün özellikle vurgulamak istediğim bir nitelik var; Akrep burcunda yol alan talepkar ve hırçın Ay, zaten yaptırımcı ve saldırgan olmaktan kaçınmayan Mars ile kavuşuyor. Bu ikili, Aslan’daki böbürlenmeyi ve saçıp savurmayı seven Venüs’e kare, İkizler’deki çok fikir üretip, pek sonuç getirmeyen Jüpiter’e de 150 derecelik açılar yapıyorlar.


Meali; bugünlerde herkes kendi borusunu öttürme hevesi içinde. Yaralı egolar hem kekeme hem geveze :) Çıkış noktasını başkasının üzerine basıp yükselerek bulmaya meraklı olan, ya da nereye bastığına pek dikkat etmeyen birçok kişi olabilir etrafta. Hatta biz de ezildim, kırıldım, incindim filan diye feryat ederken, karambol arasında birilerini itip kakıyor ya da basitçe dikkate almayı ihmal ediyor olabiliriz. Sokaktan yorgun ve küskün gelip de ev halkından hırsımızı almaya kalktığımız, sinir içinde bindiğimiz otobüste eli kolu dolu birini görmezden gelip kendimizi ilk boşalan koltuğa attığımız, bir isteğimiz anlaşılmadığında karşımızdakini aptal yerine koyup azarladığımız ya da bir dükkandan içeri girerken bir güleryüzü ihmal ettiğimiz, bir hayırlı işler demeyi sakındığımız anlar yok mu…?

İşte o anlar dahi çok önemli! İnsanlar mutsuzluğu tıpkı nezle gibi, veba gibi, AIDS gibi birbirlerine geçirirler. Yaydığımız olumsuz enerjilerle toplumun manevi havasını kirletir, suyunu zehirler, ozonunu deler ve hepimizi inciten ortamın sürekliliğini garantiye alırız. Öfke, umutsuzluk, kırgınlık, kızgınlık, çökkünlük, olumsuz beklentiler içinde olmak gibi duyguları beslemek ve etrafımıza bunları şikayetçi konuşmalar ve sevimsiz tavırlarla yansıtmak, hem çevremize hem de dönüp dolaşıp bize zarar verir.

Duygularını bastıran, donuk ve duyarsız batı toplumu insanlarından olmamızı önermiyorum! Aksine, duygularımızın farkında olup, bunları olumlu bakış açılarıyla gidermenin sorumluluğunu üzerine alabilen insanlar olalım diyorum. Yoksa, başedemeyip aeresol spreyle etrafa fışkırttığımız bu olumsuz duygular ve beklentiler, bizi daha nice dipsiz döngünün içine çekmeye devam edecek.

Bencillikten, maddi ve manevi anlamda hak yemekten, anlayıp dinlemeden parlayıp sırf geri adım atmamak için az bir suyla sönmemekten, olaylara ve insanlara önyargılı düşüncelerle yaklaşmaktan lütfen kaçınalım. Zira öfkeyle kalkan zararla oturur. Hatta çok sevdiğim bir sözü daha tekrarlamak isterim: ”Hırs gelir göz kararır. Hırs gider yüz kararır!”

Bir güleryüzün, bir iyiniyetin ve ”herşeye rağmen” sürdürülen dürüst ve onurlu tavırların ise dünyanın kirlenmiş manevi alanını nasıl temizlediğini bilseniz, hepinizin gözleri yaşarır! Belki de o birkaç düzgün dürüst insanın yüzü suyu hürmetinedir hala alabildiğimiz her nefes…

Chris Rea söylüyor ”Tell Me There is a Heaven” ya da ”Bana Cennetin Var Olduğunu Söyle” … Oysa belki de gideceğimiz bir yer değildir cennet … belki de içimizde oluşturacağımız bir varolma halidir ve oraya yalnızca dürüst bir kalp ve onurlu davranışlarla erişilir…


Hiç yorum yok: