21 Mart 2012 Çarşamba

21 MART BAHAR EKİNOKSU... Büyüyünce Ne Olmak İstiyordunuz?

Güneş Koç'a girdi... Yani BAHAR geldi. Dağ, taş, çiçek, kuş, ''Ben Varım'' diye haykırıyor etrafımızda. İçimizden bir ses de bize haykırıyor: ''Varsın!''
Ama bir yanımız inceden kırık ve buruk... Bir yanımız zorluk çekiyor var olmanın çoşkusuyla kucaklaşmakta. Adeta, varlığımızı nasıl değerlendireceğimizi bilmeden geçmiş bir yaşamın yükünü sırtımızda taşımaktayız.
Satürn - Zamanın Efendisi - derinden işleyen bir 150'lik açıyla fısıldıyor Güneş'in kulağına; ''Büyüyünce ne olmak istemiştin sen? Şimdi nerede olduğunun farkında mısın? Ne kaldı önünde kendini anlamlı kılmak için''
Kendiyle gurur duymayı seven Güneş, Satürn'ün baskısından daralmış bir halde Ters Giden Merkür ile Uranüs kavuşumuna doğru ilerliyor. Bir çıkış, bir yeni başlangıç, bir mucize kapısı arayışı içinde.
Ay ise, Mars'la karşıt açı yapan Şiron'dan yeni ayrıldı, Güneş'in hemen arkasında. Bilgeliğini kuşanmış geliyor, çocuğunu uykusundan uyandırmak, baharı başlatmak için.
Ne olmak istiyorsak onu olamadık, bu kesin! Neyin bedelini ödemeye hazırsak, onun sahibi olduk ve sahip olmaya çalıştığımız şeylerin bedellerini ödedik.
Masum değiliz artık. Ve masumiyetimizi, ideallerimizi, inançlarımızı neden koruyamadığımızın son derece bilincindeyiz. Ne kadar başkalarını - politikacıları, dünyayı ve futbol takımlarını yönetenleri, feleği, annemizi - suçlasak da, içimizde bir yer tercihin bize ait olduğunun farkında.
Masumiyet de bir tercih. Saf, genç, kirlenmemiş ve katıksız olmak gerekmiyor baharımızla kucaklaşmak için. Sadece bir karar almak gerekiyor, hepsi bu!
İçimizde ''ortaya çıkartmayı reddettiğimiz'' küçük bir çocuk var. O nereden gelip nereye gitmek istediğini bilen, bilge bir çocuk. Şimdi onun elinden tutup kaldırabilir ve istediği yolu seçmesine izin verebiliriz. Herşeye rağmen doğru bildiğini yaptığında, çevremizdekilerin yıllardır bize yaptığı gibi ''dünyanın acı gerçekleri'' hakkında söylevlerle onu yolundan çevirmeye kalkmayabiliriz.
En önemlisi; büyük adam olmanın, kocaman bir kalbe sahip olmaktan başka birşey olmadığını öğrenebiliriz ondan. Vermediğimiz hiçbirşeyi alamayacağımızı hatırlayabiliriz onunla birlikte. Beslenmek için beslemek, bulmak için yerine koymak, affedilmek için affetmek gerektiğini hatırlayabiliriz.
Bencil birer çocuk değil, olgun ve sorumluluk sahibi birer yetişkin gibi davranmaya karar verdiğimizde, içimizdeki çocuk sandığımız sesin, aslında hep bizimle yürüyen meleğimiz olduğunu ve onun sevgiden başka dil, hizmetten başka yol bilmediğini farkedeceğiz...

BAHAR OLA...

BİR DE SEZEN ŞARKISI GİTMEZ Mİ BU YAZININ YANINDA;






Hiç yorum yok: