24 Şubat 2013 Pazar

25 Şubat 2013 DOLUNAY Başak – Balık Ekseninde … Herkesin Bir Kuzey Yıldızı Vardır!


Moonlight & Lighthouse


25 Şubat 2013 gecesi saat 22:30 sularında AY Dolun halini alıyor… Başak Burcu’nun 7′inci derecesinde gerçekleşecek bu Dolunay esnasında AY tam Arapların Thuban, Farsların ise Addib dedikleri ve batıda Alpha Draconis yani Ejderha’nın Kuyruğu olarak bilinen sabit yıldızla kavuşuyor! Aslında Polaris yani asıl Kutup Yıldızı ile karşılaştırıldığında mütevazi bir parlaklığı vardır… Ama dünyanın ekseni kaydıkça Alpha Draconis kutba daha yakınlaşmış ve çöl fatihlerinin Kuzey Kutbunu bulmak için baktıkları yıldız haline gelmiştir…

Dolunay anında AY 10′uncu evde yani statü evinde ama 11′inci eve yani umut, fırsat, karar ve risklerin evine beş kala bir açıda… Herkesin bir olduğu yer, bir de olmayı hayal ettiği yer vardır şu dünyada. Oradan oraya geçmek için bir adım atması, bir risk alması bir cesaret göstermesi ve illaki bir YOL bulması gerekir!
Güneş ise 4′üncü ev ile beşinci evin eşiğinde… Yani güvenlik ve iç dünyaların ve alıştığımız bildiğimiz alanlardan yeni başlangıçlara geçişin kapısında. Yeni başlangıç dediğimiz; yeni girişimler, yeni sevgililer, yeni bebekler… Yani AŞK ile beslenen herşeydir. AŞK’ın tohumunu ne ile kararsan, elinden çıkan iş de onu yansıtır! Rahatımızı kaybetmeden, alıştığımızdan vazgeçmeden, huzurumuzu bozmadan, AŞK ile yapılan, heves ile yapılan, heyecan ile yapılan bir başlangıç mümkün değildir…

Demek ki bu Dolunay’da yeni başlangıçların – girişimlerin, aşkların, heveslerin, projelerin, çocukların – tohumunu atacağız. Bunu yaparken bir çözülmeyi, bir değişimi, bir huzur kaybını, belki de bizi ürküten bir kapıyı açmayı göze alacağız.

İnsan bir kapıyı ararken kalbinde ne varsa, yolunda da karşısına o çıkar. Ve bir kapıyı açtığında ne bulmayı umuyorsa, ONUNLA SINANIR!

Demek ki bu Dolunay’da beklentilerimizi, umutlarımızı, kararlarımızı temiz tutmamız lazım ki, elimizden çıkacak işlerin hamuru temiz ve sonuçları hayırlı olsun! Ve unutmayalım ki; biz neye hazırsak o da bize hazırdır ama bulduğumuz ZAN’ettiğimiz ile bir olmayabilir ;)

Biraz daha açalım o zaman YOL’u bulmayı kolaylaştırıcı bileşenleri…

DOLUNAY anında yükselen Akrep, yöneticisi Mars. Mars, 5′inci evde yani başlangıçlar evinde… Hey, bu harika :) Veee taze Retro’ya giren Merkür ile birleşiiikkk… Hımmm! Yarım bıraktığımız, ihmal ettiğimiz, bir kenara terk ettiğimiz işlere mi el atacağız acep bu Dolunay’da… Ve Balık burcunda bir Stelyum yani toplaşma olduğuna göre, eski hayallerin peşine mi düşeceğiz? Belki de hayallerimiz düşecek bizim peşimize… 5′inci ev aynı zamanda İçimizdeki Çocuk’tur… İçimizdeki susturduğumuz, sakladığımız, büyütemediğimiz, eğitemediğimiz, korumak adına güdük bıraktığımız çocuk, isyan mı edecek? Maskelerimiz, giydiğimiz elbiseler, dar mı gelecek? Bu yüzden mi, yeni bir iş, yeni bir konum, ya da olduğumuz yerde YENİ BİR DURUŞ arayışı içine gireceğiz… Mars-Merkür kavuşumu, Ay Düğümleri ile – yani BİLDİKLERİMİZ ve ÖĞRENMEMİZ GEREKENLER ile – TAM bir olumlu bakış açısı içindeyse EVET aynen öyle! Öğrenmemiz gerekenleri işaret eden Kuzey AY Düğümü, Zuben El Şimali ismi verilen şanslı bir sabit yıldız ile kavuşum halinde. Verdiği güçyi yönde kullanıldığı zaman büyük şan ve şeref sağlayan bir yıldız olduğu söylenir…

Güneş Balık’ta ve Neptün ile kavuşum halinde… Yani bir çözülme, bir benlik erimesi yaşanıyor alemde… Ay-Güneş ikilisi, 8′inci evdeki yani dönüşümlerin, kayıpların, terk etmenin, bitişlerin, tükenişin ve YENİDEN DOĞUŞ’un evinde duran Jüpiter ile kare… Jüpiter İkizler’de! Bu ne yaman çelişki Ya’RAB :) Jüpiter, Balık’ın yani Güneş-Neptün kavuşumunun olduğu burcun klasik yöneticisidir. AY ise Başak’ta ve İkizler ile Başak’ın ortak efendileri Merkür’dür. Lilith – bu hafta boyunca dilimden düşmeyen vesveseli ve karamsar kraliçe – Mars-Merkür kavuşumuna ve Kuzey Düğümüne kare…

Bildiklerimiz olmak istediklerimize, hayal edebildiklerimiz GERÇEKLERE ve yolda bizi bekleyenlere uymuyorsa eğer, ZAN’dan ve beklentiden vazgeçme zamanıdır Dostlar… Eğer hırs ise, kıskançlık ise, intikam arzusu ise, ne pahasına olursa olsun dediğimizi yaptırtmak ise derdimiz… bizden büyük bir düzen, bizden öte bir MERKEZ olduğunu farkedip, kendimizi adaplandırmak ve yola güvenmek zorundayız. Ve eğer sadece kaybetme korkumuz, başarısızlık endişemiz, gizi deilli kibirimiz ise bizi yoldan alakoyan, yine YOL’a güvenip adım atmak zorundayız… Ve bir kervan ise bu halin adı DAİMA yalnız kendimizi değil, bizimle yürüyenlerin de çıkarını ve duruşunu gözetmek, benden bize, kılıftan ÖZ’e geçmeyi öğrenmek zorundayız…

Draco takım Yıldızı, Mitoloji’de cennetin altın elmalarını saklaması için görevlendirilmiş olan Yılan ile özdeştir. Eskiler zehiri saçanın o olduğuna inanırlar… Kimileri de onun ”Dünyanın Tanrısı” yani paranın efendisi oluğunu söylerler… Kabalistler Draco’yu Mem harfi ile bir tutarlar, Tarot kartlarında ise Ölüm kartına yani küllerinden doğma mitine denktir. YOL’un sonu hep ölümdür de … ”Ölmeden Ölünüz” der bütün mistikler… Acep bu ısrarın nedeni CENNET denilen yere anca öyle gidildiği için midir?

Thuban ya da Addib Draco takım yıldızının kuyruğunda, Arrakis ise başındadır… Hayranı olduğum fantastik yazar Frank HERBERT’in eşsiz DUNE serisini anmadan geçmek olmaz tam da burada… Herbert, insanın arayışını olağanüstü bir sembolizmle dillendirmiştir DUNE’da; Arrakis, kitabın ana mekanlarından biri olan çöl, Yaratan çölde gezmek için üstüne binilen ama aynı zamanda çok korkulan vebaharat adı verilen zehirli salgısı altından daha kıymetli bir ticari değer taşıyan dev solucan, Mu’Addib ise, çölün peygamberidir… Tüm ticaret kervanlarının kaptanları Yaratan’ın saçtığı baharatın peşindedirler. Ve yollarını bulmak için de yine baharatı kullanırlar. Mu’Addib ise yine Yaratan’ın salgısı ile bulunan GERÇEĞİN peşindedir ve hal ile gidiş içinde kaybolmuş olan insancıklara düzeni HATIRLATIR!

Yılan, ya da Ejderha’nın Kuyruğu, belkemiğine benzer… Her canlı belkemiğinde zehiri yani Adem’in tohumunu, yani dünyevi hayatın özünü, ama her tohumda çekirdeğinde Rabbin İzi’ni taşır! Dünya hali kah bir vaha, kah bir çöldür… Kendine neyi KUTUP alacağı ise insanın seçimidir… İster bu dünyanın tanrılarından birine – para, güç, güzellik, seks – tapar ve onların ışığına göre bulur yolunu, ister özündeki ışığa yani Rabbe diker gözlerini… GERÇEĞİ’ni bulur!

Hepimize kendi Kuzey Yıldız’ımızı bulmak nasip olsun bu Dolunay’da…

Siz Anouar Brahem’den, The Astounding Eyes of Rita‘yı dinlerken, ben de BURÇ ve Yükselen BURÇ için yorumları yazıyor olacağım… Bu defa yazıcam söz :)

Hiç yorum yok: