26 Şubat 2013 Salı

Bu Akşam Başaktaki AY – Merkür ve Mars İkilisine Zıt … Aklımız KALK Gidelim Diyor, Kalbimiz OTUR!



Fish by Kristina Sacci
Fish by Kristina Sacci


Dün geceki Dolunay’ın etkilerini hala hissediyoruz. Çıkartmamız gereken sonuçlar konusunda ise çalışmaya devam ediyoruz :) Gökler de bize yardım ediyor! Başaktaki AY, Retro haldeki Merkür ve Mars ikilisine zıt bu akşam… Başka bir deyişle aklımız kalk gidelim diyor, kalbimiz otur! Eski defterleri karıştırıyor, geçmişimizi düşünüyor ve eski tanıdıkları aramak istiyor, aslında bütün bunları yaparken eski davranış ve düşünce kalıplarımızı sorguluyoruz.

Başak’taki AY – Lilithle de kare olduğu için – herşeye şüpheyle bakıyor! Düsturu; ”Bir suçlu bul kurtul!” Retro Merkür – Mars kavuşumu ise uzattıkça uzatmak niyetinde :) Bıraksalar kapı kapı gezip dert anlatacak, hesap soracak; ”deseydim açarmıydı… yapsaydım kaçarmıydı… ötesi varmıydı… yoktuysa neden yoktuydu?” Peki, birilerini – ki bu biz de olabiliriz – suçlayıp / sorumlu tutup konuyu kapatmak ile, konuyu biiiir türlü kapatamamak arasında bir makul çıkış yok mu?

Elbette var :)

Güneş Chiron ile kavuşum halinde, Venüs de Balığa girdi ve Neptün ile kolkola… Yani bugün Balık Stelyum’u tamamlandı! Ne demiştik Balık’taki bu toplaşma için; hard diske format atma zamanı!Alıntı yapıyorum aynı yazıdan;


”Balık’ın ana teması ÇÖZÜLME’dir.Düğüm düğüm olur insanın içi çıkış bulamadığı durumların ortasında kaldığı zaman. O düğümleri bazen yok sayar, bazen üstüne birkaç tane daha atıp kendimizi savunuruz. Savunma cümleleri hep ama hep AMA ile başlar :) Ne var ki, bir ömür AMA’larla geçirilmek için çok kısa bir süredir… bazen o düğümlere İskender Kılıcı vurmak gerekir ki, aslında ne kadar anlamsız bir çıkmazı hayatımızın meselesi haline getirdiğimizi görelim… İnsan niye hayatını ya da davranışlarını savunur? Çünki YETERSİZ olduğu gerçeği ile yüzleşmekten korkar… Oysa bilmediğimiz, göremediğimiz o kadar çok bileşen vardır ki, yetersiz kalmamızdan daha doğal birşey olamaz… Kabullenme yerine savunma moduyla davranmamızın temel nedeni SEVİLMEMEK korkusudur! Yaptım AMA… Dedim AMA… Valla billa ben değil pisçocuk suçluydu :) PİSÇOCUK … Hep pis, yanlış, kötü, uygunsuz olmaktan korkarız. Sevilecek biri olmamaktan… O yüzden özümüzdeki güzelliği farkedip parlatmaya değil, kendimizi ”beklendiği gibi” göstermeye çalışırız. Kendimizi eksik, yanlış, kaybetmiş, yıpranmış, becerememiş hissettiğimiz her yere bir düğüm atıp, onarılmamış yaralarla yola devam etmeye çalışmamız ve hep inkar etmemiz ve hep başkalarını ya da koşulları suçlamamız bundandır… ONAY alma arzusu… Ebeveynlerimizden başlayıp – ahh o ciğer açan aile hikayeleri… – yakın çevremize giren her insanla ilişkimizde ONAY üzerine kurulu bir ağ örgüsüdür hayatlarımız. Ve özümüzü ortaya çıkartmak yerine çoğu kez bu onayı almak için JOKER kullanırız. Joker, en fazla para eden yanımızdır; Güzelliktir mesela… İnsanlar güzeli şımartır! Para veya diğer kaynaklardır… İnsanlar yararlanabildikleri kişiyi hoş tutar! Vericiliğimizdir … İnsanlar talepkardır ve HAYIR diyemeyene yönelirler. Ama birkez HAYIR dedin mi senden kötüsü olmayıverir :)Balık’ta Stellium ÇÖZÜLMELER zamanıdır! Hayatınızdaki artık düğümle, yamayla, yalan-dolanla, mış-gibi yapmayla tutmayan bağların çözüldüğünü ve kendimizle yüzleşmekten başka çıkar yolumuz kalmadığını göreceğimiz bir zamandır”

Bu aralar, hayatınıza giren insan ve olaylara derin derin bakın Dostlar! Hepsi size peşinizi bırakmayan bir gölgeyi hatırlatacak… Gölgeler, kaçarak ya da yok sayarak değil, kucaklaşarak giderilir! En Uzak Sahil’de Ursula Le Guin, büyücüyü kendisini kovalayıp duran DÜŞMAN ile dünyanın bir ucunda karşı karşıya getirir! Ve büyücü bunun kendi gölgesinden başka birşey olmadığını görür…

Başka insanlarda sevmediğimiz şeyler kendimizde de sevmediklerimiz ama bir türlü yüzleşemediklerimiz, başka insanlarda sevdiğimiz şeyler ise kendimizde olmadığını zannettiklerimizdir!

Eğer sevdiklerimiz – sevmediklerimiz, istediklerimiz – istemediklerimiz, ben – öteki gibi ikilemler arasında sıkıştıysa kalbiniz, bilin ki asıl sorun BAKTIĞINIZ YER ve BELLEDİĞİNİZ ZEMİN’dedir… Herşey, sevdiğiniz – sevmediğiniz, olduğunuzu ve olmadığınızı zannettiğiniz herşey, SİZ’in içinizde mevcut!

Geçmişte gezip duran gözlerinizin ve zihninizin arayıp durduğu cevaplar da yine sizin içinizde farkedilmeyi bekliyor… İhtiyacınız olan tek şey dürüstlük ve cesaret :)

ÇOK SERT OLUCAM ŞİMDİ :) Sezen AKSU – Yaşanmamış Yıllar …




http://www.youtube.com/watch?v=XRMR7j9mpYc

2 yorum:

Adsız dedi ki...

selam samimiyet...bayılıyorum yorumlarına bakış açınıza araştırmalarına tüm gün sayfanızı açıp duruyorum. Aynamız ve adaletli terazimiz bizimle olsun. Sevgiler

JUNO ASTROLOJİK DANIŞMANLIK dedi ki...

Sevgili 'vaybaşımagelenler' :)) ben de bu sıcak, komik, hayatın içinden dokunuşlara bayılıyorum... Hep böyle tatlı olsun sohbetimiz! Sevgiler