8 Mart 2013 Cuma

11 Mart 2013, YENİAY Balık’ta … YAS’ın BİTİŞİ


Denver Metro Post - First Newborn of 2013
Denver Metro Post – First Newborn of 2013

11 Mart akşamı saat 21:50 itibariyle YENİAY’ı idrak ediyoruz :) Hani o kadar güzel bir enerji ki, hakikaten idrak etmek hepimize nasip ola…

YENİAY anında Mars yükseliyor. Ama Yükselen Noktası VIA COMBUSTA alanında. Terazi ve Akrep’in 15′inci dereceleri arasındaki bölgeye VIA COMBUSTA ismi verilir. Bir tür gölgeler vadisi olduğu söylenir. Ağır bir enerji taşıdığından, özellikle AY bu devreden geçerken, eski zaman astrologları kehanet niteliği taşıyan çalışmaları yapmaktan kaçınırlarmış. Bu açılımda ise YÜKSELEN NOKTASI; bizim kılıfımız, dış dünyaya açılan yüzümüz, duruşumuz VIA COMBUSTA alanında. Yani biz kendimizi böyle bir gölgeler vadisi sürecinden geçiyor ve adeta lanetli bir enerji içinde yaşıyor gibi ALGILIYORUZ. İncinme, kırılma, zarar görme beklentimiz had safhada! Diyeceksiniz ki girdin lafa Via-bilmemneden … Bunun neresi güzel? Hemen anlatayım :)


Yükselen yöneticisi olan Mars çözülmeleri temsil eden Balık’ta ve 5′inci evde. Tıpkı günün merkezindeki GüneşAy kavuşumu gibi. 5′inci ev, taze enerjilerin, doğumun, bebeklerin, aşkın, coşkunun, yaşam sevincinin evidir. Kaygılarımız, korkularımız, varlık bilincimize dair olumsuz algılarımız çözülecek bu YENİAY ile birlikte dersem, giriş cümleme hak verir misiniz?

Tam ihtiyacımız olan bu değil miydi? Merkür’ün Retro’ya girişi ve Balık Stelyum’un daki tüm gezegenleri tek tek tavaf edişi yüzünden, tavan-aralarına, kazan dairelerine gömdüğümüz birçok hayalet canlanıp, adeta salonda kahve içer olmuştu bizimle birlikte… Kıymetli bildiğimiz şeyleri kaybetmenin getirdiği boşluk duygusu, değişimin getirdiği korku ve hayatı nasıl anlamlı ve güzel hale getirebileceğimizi görememenin verdiği hüzün, bir YAS örtüsü gibi serilmişti üzerimize…

YAS’ın beş aşaması vardır der psikoloji bilimi; İNKAR, KIZGINLIK, PAZARLIK, DEPRESYON ve KABUL …

İNKAR edecek hal bırakmadı bizde şu son iki sene :) Yani çanak çömlek patladı hayatlarımızın orta yerinde. Biz ne kadar geciktirmeye, ne kadar yama yapıp eski rahat elbiselerimizi giymeye, ne kadar tırnaklarımızı geçirip vazgeçememeye çalıştıysak da, hayatın dinamikleri içinde ayakta duracak altyapıya sahip olmayan tüm varlık, tutum ve varsayımlarımız, parmaklarımızın arasından aktı gitti. Bu bizi çok kızdırdı! İnsanlara, hayata, ama en çok da kendimize karşı hırsla doldu içimiz. Sonra en çok korumak istediklerimizi elde tutmak için, bazı şeylerden feragat eder olduk, hatta kendimizden vazgeçmek pahasına sahiplendik bazı tercihlerimizi – yani pazarlığa meylettik - Yine OLMADI! Son dönemlerde ise alenen DEPRESİF’iz… Depresyon, kaçışın yollarından biridir. Kabul etmek istemediğimiz bir gerçek karşısında kendimizi savunmak için, ”Bozdum, Oynamıyorum!” deriz…

Bunun nedeni OYUN’a güvenmemektir. Biz hep kendi yazdığımız senaryoyu, istediğimiz gibi dağıttığımız rollerle oynarsak çok eğleneceğimizi, aksi takdirde çok mutsuz olacağımızı sanırız. Sırf bu yüzden, yani sırf istediğimiz gibi olmadığı için de kendimizi mutsuzluğa MAHKUM ederiz.

İşte bu YENİAY, bize tercih edilmiş mahkumiyetimizi bitirmek için mis gibi bir şans veriyor.

Güneş-Ay kavuşumu, yani YENİAY Balık’ta… Balık’ın modern yöneticisi Neptün de Balık’ta. Bitişleri temsil eden 4′üncü evden, Yükselene üçgen yapıyor. Balık’ın klasik yöneticisi Jüpiter ise 8′inci evden yine Yükselen’e 150 çekiyor… Yükselene 150′çeken bir de Uranüs var! Şimdi, bu bir noktaya uzanan iki 150′lik açıya hatırlarsanız astrolojide YOD yani Yaratan’ın Parmağı denir. Bu parmak genellikle bize, hiçbirşeyin göründüğü gibi olmadığını, yaşanacak olayların görünenin ötesinde bir YANSIMASI olacağını, yani sevindiğimiz şeyde de, üzüldüğümüz şeyde de aslında kendimize dair bir gerçekle yüzyüze geleceğimizi ve oyun alanından kazanmak ya da kaybetmenin ötesinde bir hediye ile ayrılacağımızı söyler…

YOD Yükselen’e işaret ettiğine göre, duruşumuza dair birşeyler olacakmış… Ne olur ki acep? İşin içinde Uranüs olduğu için ani, Jüpiter de girdiğine göre abartılı tepki verdiğimiz birşeyler olur. Yani yontulup tıraşlanıp parlatılması gereken bir yanımız, güzelliğimiz ortaya çıksın, hantallığımız, uyumsuzluğumuz bitsin diye gözümüze sokulur :)

Aaa zaten bir YOD da Satürn ve Pluto ikilisinden Jüpiter’e doğru var… Yok yok kesin bir aydınlanma anı yaşanır bu YENİAY’da! Bizi silkeleyip YAS’tan çıkartan ve Satürn – Pluto – Chiron üçlemesinin yeniden yapılandırıcı döngüsünün işlerlik kazanmasına yardımcı olan birşeyler olur hayatımızda.

Ama en güzeli… YENİAY’ın beşinci evdeki varlığı… BEBEK gibi mutlu ve umutlu hissetmemek için hiçbir nedenimiz olmayacak VESVESE’lerimizden başka! O güzelim YENİAY’a kare çeken tek birşey var haritada; o da Lilith… Lilith Hanım, bir de 60′lık açı yapmış MC ile yani STATÜ noktasıyla… Bu kızcağızın da tek bildiği ”Elindekileri kaybetme! Aman şunu, bunu, onu yitirme… İyiydin böyle!” filan diye vırvır edip kafayı bulandırmak :) Yaw kulak vermeyin şu kara-duvaklı geline… İnsan cennetin kapısından girmek üzereyken, hiç ” Cehennemde de lolipop dağıtıyorlardı ama” diye gerisin geri gider mi?

Ne demiştik; bütün nehirler ileri doğru akar… Aslında bizi geçmişimizin tozlu rafları arasında depresyona gömen Merkür bile, sırf geri gitmekten bir hayrımız olmadığını farkettirmek için yaptı bu retro numarasını ;)

Burç ve Yükselen Burçlar için olan yorumları da Yeni AY gününe kadar mutlaka yazıcam… Ama bunu önden göndereyim dedim.

Ve elbette müzik … Bu parça Melekler Şehri’nin soundtrack’indeydi ve bence öyle gayet iyiydi… Ama 11 Eylül’de yıkılan kuleler eşliğinde defalarca dinledik. Bir süre, duymak istemedim! Ama öyle güzeldir ki sözleri… ve müziği öyle işler ki adamın ciğerine ciğerine… Hadi şimdi tam zamanı!

In the Arms of The Angel … Sarah McLachlan

”Bütün ömrünü ikinci bir şansı bekleyerek geçirirsin
Herşeyi düzeltmek için bir nefeslik aralık..
Ama ‘yeterince iyi’ hissetmemek için hep bir nedenin vardır
Ve daima zordur günün sonuna gelmek
Nasıl da ihtiyacım var bir ara almaya…Şöyle bir rahatlamayı ne çok isterim!
Ah nasıl da boş ve ağırlıksız olurum,
Bir akıp gitse şu anılar hücrelerimden…
Meleğin kollarında biraz huzur bulurum belki bu gece
Uçup giderim uzaklara bu soğuk otel odasından,
Karanlıktan ve ürküten sonsuzluktan
Sessiz hüznünün yıkıntıları arasından çekip alır o seni
Huzura erersin meleğin kollarında…”

Yeterince iyi hissetmemek için hiç bir nedenin arkasına saklanmayın bu YENİAY’da… MELEK SİZİN İÇİNİZDE’dir. Ve kolları hep size doğru uzanmıştır. Tıpkı yürümeyi öğrenmeye çalışan çocuğuna ellerini uzatarak birkaç adım attırmaya çalışan bir anne gibi… Sizi birkaç adımcık atmaktan ve O’nun kollarında huzur bulmaktan alakoyacak, hiçbirşey yok!

http://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=jVbkz_3lO3c

8 yorum:

Adsız dedi ki...

teşekkürler güzel bayan bugün bu saate öyle hoşuma gittiki yazınız yazan ellerinize sağlık kendinize iyi bakın.ufuk...

oznur dedi ki...

Sevgili Juno, hergün , çok etkileyicisin, fakat bu gün ne desem bilemedim, muhteşem ötesi, yüreğine , eline sağlık , iyi ki varsın:))

JUNO ASTROLOJİK DANIŞMANLIK dedi ki...

Merhaba Ufuk Bey :) ne zamandır yoktunuz ... Sevgilerimle

JUNO ASTROLOJİK DANIŞMANLIK dedi ki...

Öznur Hanım, siz de iyi ki varsınız :) gönlünüze dokunabiliyorsa yazılar, sizde bir karşılıkları olduğu içindir... Sevgilerimle :)

angel dedi ki...

bu yeni ay ancak bu kadar muazzam anlatılırdı...tek kelime ile mükemmel bir yazı. Yüreğine sağlık junom :)

Adsız dedi ki...

teşekkür ederim . türkiyemin güzel izmirindeyim bir süre .sizin yazılarınızıfırsatım oldukça okuyorum . ama gerçek olan bir durum var en kuvvetli sakinleştiriciden bile kuvvetli :)güzel yüreğinize sağlık .teşekkürler güzel bayan ...ufuk

JUNO ASTROLOJİK DANIŞMANLIK dedi ki...

Ufuk Bey :) Güzel İzmir'de mutlu olmanızı dilerim

JUNO ASTROLOJİK DANIŞMANLIK dedi ki...

Sevgili Angel :) senin de yüreğine sağlık...