16 Mart 2013 Cumartesi

Merkür Retrosu Biterken Sular Yavaşça Duruluyor…



Peace of Mind - Unknown Artist
Peace of Mind – Unknown Artist


Merkür Retrosu 17 Martta bitiyor… Hafta başından beri kafasının içinde kedi yavrusu geziniyormuş gibi hissedenler, 15 Mart Cuma günü kısmen daha rahat hissetmiş olabilirler. Cumartesinin de kendimizle daha barışık hissettiğimiz bir gün olması beklenir. Hırslanmak, kıvranmak, herkese ve özellikle de kendimize kızmaktan ziyade durumu biraz daha iyi tarifleyip, daha ılımlı seçimler yapmaya yatkın hissetmemiz mümkündür. Neden derseniz;

YOD’lar ve ilgili modlar aynen aktif. Ama rüzgara direnmekten çok, durumu kavramaya çevirdik yelkeni. Ay Boğa’da ve Güney Düğümü ile kavuşum halinde… Ay’ın yöneticisi olan Venüs, her iki düğüme de ılımlı açılar yapıyor ve Güneşle kavuşumda. Chironla samimiyeti arttığı dönemde bizimle iç ve dış çatışmalarımızı tetikleyip, kaygılarımıza ve incinebilir yerlerimize ayna tutan Merkür, artık Neptün’ün kıta sahanlığında…

Hani daha zeki ve kararlı hissettiğimiz zamanlar da olmuştur illaki :) Ama sanki atak yapmaktan çok durulmak, planlardan çok geriye dönük çözümlemelere ilgi duymak, bazılarımızda biraz melankolik bir etki yapsa da sadece sezgiyle kavranabilecek biçimde akışı hissetmek ve teslimiyet göstermek eğilimindeyiz. Tek gerilim unsuru, Ay-Satürn karşıtlığı ama onun da orbu geniş… Hani olsa olsa yalnız ve biraz heyecansız hissederiz ;) Cumartesi gecesi ateşi filan olmaz pek içimizde…

Ancak Pazar günü eğilimlerimize kapılmak yerine kendimizi izlemeye çalışmamız ve en çok yapmak istediğimiz şeyleri ertelememiz gereken bir gün :)

Ay Jüpiterle kavuşum halinde ve Merkür-Neptün kavuşumuna kare olacak! her ne kadar kareyi yapan bileşenlerin girdiği burçlar birbirini ağırlasa da, bu kare tam bir YANILTICI VARSAYIMLAR ve HEDEFİNİ ŞAŞAN DERİİİİN MESAJLAR karesi… Bu hafta sonu özellikle de Pazar günü önemli olabilecek görüşmeleri mümkünse erteleyin. Göğün ahvali, heerrrşeyi bir bir masaya döküp, karşılıklı bir anlaşma zemini yakalama girişimleri için pek uygun değil. Zira herkes kendi uzun havasını en sevdiği makamdan çalar ve birbirini de yanlış anlarsa, sorunlar hepten melo-dramatik hale gelebilir.

Başkalarıyla değil, kendimizle konuşmamız gereken günler bunlar! Soruları kendi kalbimizin derinlerine sorup, cevapları cesaret edip de bakamadığımız odalarda bulacağımız zamanlar. Böyle zamanlarda, size hak vermesini ve sizin istediğiniz gibi davranmasını arzu ettiğiniz ÖTEKİ’lerden medet ummak işi hepten karıştırır. Herkesin hassasiyeti üstünde olduğu için herkes objektifin arkasından ziyade, kendinden-yana olur. İlle de biriyle konuşacaksınız, size ancak tarafsız ve adil gözler yardımcı olur… Ama yine de kalbinizle muhabbeti geliştirmeyi daha fazla önemseyin ve bunu yaparken geçmişe gitmişe yanmaktan, yaşanmamış gençlik, kaybolan emekler edebiyatına dalmaktan, ”gülmedi şu bahtım gülmedi gitti” gibi şarkılar dinleyip sarhoş olmaktan, kendinizi men edin :)

Biraz karmaşık ve sarmaşık geçen bu Merkür Retrosu’ndan cebinize birkaç çakıltaşı koyarak çıkın. Bu taşların size hatırlatacağı dersler ve sorduracağı sorular şunlar olsun;

- Kendime dürüst olamadığım zamanlarda attığım adımların sonuçlarını hala yaşıyorum… Demek ki dürüstlük geçici, ama kaçmak kalıcı acılar bırakıyor! Neden kısa hazlar için uzuuun acıları göze alıyorum da, kısacık acılardan korktuğum için uzun sürecek bir huzuru feda ediyorum?

- Kendini sevmeyen insanlar beni de sevemiyorlar… Ben de kendimi sevmiyorum! Acaba, benim ”sevgi” dediğim şeyler de, eninde sonunda gelip gelip ”onay alma inadı”na dayanıyor olabilir mi… Madem seviyorum, neden olduğu gibi kabul etmiyorum? Madem kabul edemiyorum neden uzak olmayı seçmiyorum? Acaba ben sevdiğimi iddia etiğim şeylerle GÜÇ oyunları mı oynuyorum!

- Neden bir şeyi değiştirmeye gücüm yetmiyorsa, oluruna bırakmanın HAYRIMA olabileceğini kabul edemiyorum… BIRAKMAK neden bu kadar zor geliyor? Ben neye güvenmiyorum? Hayatın benden daha bilge olabileceğini mi kabul edemiyorum…

Birşey çalsam herhalde çello olsun istedim. Ama ne dinlemekten bıkmazsın deseler; klarnettir yine en gönlümü doyuranı tüm ses verenlerin… JOHN SURMAN – AT DUSK ”Gündoğumu”

http://www.youtube.com/watch?v=pKWs4DSGfNk

2 yorum:

Adsız dedi ki...

çok güzel sorular bunlar :) teşekkürler..

Adsız dedi ki...

muhteşem yine