19 Mart 2013 Salı

Güneş Ay’a, Jüpiter Merkür’e Kare … Kumdan Kaleler ve Dalgalar



Mimar Gaudi'nin Barcelonası
Mimar Gaudi’nin Barcelonası


Hayal kurmayı tariflemek için kullanılan metaforlardan biri de ”Kumdan Kaleler Yapmak”tır… Bu gönderme insana hem ihtişamlı, hatta büyülü bir güzelliği ve onu oluştururken nasıl da akıp gittiğini farketmeden geçen zamanı, hem de o kalenin birileri tarafından tekmelenip dağıtılmış ya da dalgalar tarafından yutulmuş olduğunu gördüğümüz ”ertesi sabah”ın tuhaf hüznünü hatırlatır. Sosyal bilinçaltımıza işlenmiş olan ”ayağı yere basan işlere vakit harcamayanın sonu hüsrandır” öğretisini başarıyla pekiştiren ve insanın yüreğini burkan bir ifadedir. İşte öyle bir hüsrana uğramışlık hissi ya da boş işlerle uğraşıyor olma korkusu ile yaşanabilecek bir gün uzanıyor önümüzde! Neden mi;

Nihayet retro gölgesinden çıkan Balık‘taki Merkür, hem Neptün ile kavuşup, hem de karşılıklı ağırlama içinde olduğu İkizler’deki Jüpiter ile kare açı yapıyor. Bu durum Merkür retrosunun son haftası boyunca da mevcuttu. Zihnimiz geniş boşluklarda melankolik bir sarhoşlukla dolanıp, geçmişin izlerini tavaf etti ve kendine tutunulmaya değer bir umut, yeniden coşku duymaya değer bir çıkış noktası aradı. Önümüzdeki bir hafta boyunca da, Merkür geri geri geldiği bu hayal vadisinin üzerinden geçerek ileri gidecek.

Ama bugün ayağını dibe vurup tekrar yükseleceği gün yani retro gölgesinde çıkış günü! Ayağı yere vurduran yani bize dibi bulduran ise, Güneş Ay karesi olacak; yani boşa kürek çektiğimize, istediklerimize hiçbir zaman ulaşamadığımıza dair bir hüzün ve kumdan kalelerimizin zalim çocukların ayakları ya da hayatın dalgaları tarafından daima yerle bir edilmesine karşı duyduğumuz kızgınlık!

Önümüzdeki bir hafta boyunca aynı vadiden geçmek işkence olacak öyleyse, hele de böyle bir yıkılmışlık hissiyle dediğinizi duyar gibiyim… Ama unutmayın, bütün çöküşlerin çıkışa geçmeden önce böyle bir dibe vuruşa ihtiyacı vardır… Nasıl mı geçeceğiz yükselişe;

Bir kere Güneş – Ay karesini boş geçin :) Ay’ın bugünlük aldığı konuma bağlı olarak yaşadığımız bir hezeyandır. Bize kendimizi engellenmiş, beceriksiz, başarısız, güçsüz, huysuz, çıkışsız hissettirecek şeyler yaşatır. Ama bunlar illüzyondur! Böyle günler, içimizdeki sorumluluk alıp sorunları çözmek ya da belirli bir süre için yaşadığı duruma sabretmek yerine sızlanıp söylenmek ve ona buna kabahat bulmak isteyen ”iyi eğitilmemiş” çocuğu, yüzümüze vurur.

Özellikle ”iyi eğitilmemiş” ifadesini kullandım. Çünki sadece çocuk demek çocuklara haksızlık olur. Çocuklar, kumdan kaleleri sadece yapmış olmanın zevki adına inşa ederler ve ertesi gün yıkılmış bulacaklarını bile bile o çabayı gösterirler. Sabah bir umutla koşup sahile baktıklarında yıkılmışsa bir hüzün duyar ama yıkılmamışsa zaten yenisini yapmak için kendileri yıkar ve o günü DAHA DA büyük ve güzel bir kale yaparak mutlu geçirirler… Çünki onlar her denemenin en önemli sonucunun yapılan kale değil, ÖĞRENMEK olduğunu çok iyi bilirler.

Elinde somut bir sonuç bırakmayan işlere vakit harcamanın ”ezik’lik” olduğunu öğreten hayat değil, büyüklerdir! İşte ”iyi eğitilmemişlik” kısmı da buradan gelir… Biz herşeyi ”sonunda elimizde esaslı bir kazanç” kalsın ve o kazanç bir ömür bizi terketmesin diye yaptığımızı zannederek yaşamaya formatlanırız. Oysa zamanın dalgaları herşeyi değiştirir ve biz kazanımlarımızı korumaktan ziyade akışa uygun çözümler üretmeyi öğrenmek için yaşamak zorunda bırakılırız. Bize kendimizi ”ezik” hissettiren durumları, uyumlu çözümlere geçiş yapmak için verilen bir işaret değil, eski hayallerin üstüne yatmak ve ilerlememek için bir bahane olarak görürsek, büyümeyi reddetmiş oluruz.

Olmadıysa; ya farketmemiz ve düzeltmemiz gereken bir sorun vardır, ya zamanı değildir, ya da olacak iş değildir! Bu da çaba, sabır ya da tevekkül derslerinden birini öğrenmemiz gerektiğine işaret eder! Ama asla yeni bir umutla, hayatın vadilerinde yürümekten vazgeçmemiz gerektiğini göstermez.

Merkür Chiron’a doğru yürümekte bu sefer… Aslında Jüpiter ile tam kare yapan da zaten Chiron! Yani aslında zamanın kalitesi bize, düştüğümüz yerde ayağa kalkmayı, bizi düşüren adımları farketmeyi ve sırf zaman harcadık diye olmayacak duaya amin deyip durmaktan vazgeçmeyi ama kendimizden vazgeçmemeyi öğretiyor… Üstelik Jüpiter Aldebaran, Neptün ise Formalhaut ile kavuşumda. Yani içimizdeki çocuk Merkür’ün ellerinden göğün iki koruyucusu tutmuş onu sevgiyle büyütmeye çalışıyorlar! Ne mutlu, ne kutlu bir zaman… Kurtulun bu EZİK BÜZÜK hallerden Dostlar kurtulun… Çiçeğe durmadan önce, ağacın hastalanmış dallarını budar ki bahçevan, baharın çiçekleri sağlıklı, yazın meyveleri tatlı olsun :)

Üstelik kumdan kalelerden koskoca bir Barcelona inşa etmiş bir mimar da var; GAUDİ… Cesur ruhuna, deli gönlüne, emektar ellerine buradan selam olsun, rahmet olsun!

Bu yazıya bir de kumda kaleler yapan çocuklu şarkı eklemek lazım …

Le Vente Nous Portera – Noir Desir

http://www.youtube.com/watch?feature=player_detailpage&v=NrgcRvBJYBE

Hiç yorum yok: