13 Haziran 2013 Perşembe

Yaratan’ın Parmağı Pluto’nun Üzerinde … Güvenliğin ve Gücün Tanımı Değişiyor!


SABAH, SAHİL ve KUŞLAR...
SABAH, SAHİL VE KUŞLAR…


Merkür-Venüs kavuşumunun Yengeç’teki yerleşimi, değer verdiğimiz şeylere uzanabilecek ellere karşı duyarlı yaptı bizi günlerdir… Pluto da bu ikiliye karşıt açı yaptığı için, güvenlik duygumuzun tehdit altında olduğunu, aziz bildiklerimizin incitildiğini düşünüp korktuk… Her insan bir şekilde kişisel mutluluğu ve güvenliği adına ya da içinde yaşadığı dünya adına kaygıya kapıldı ve kendince bu alanları savunmaya sahiplenmeye çalıştı.

Bugün Pluto’nun vaaz ettiği ”önce ürküten sonra düşündüren” değişim eğilimi biraz daha belirgin. Zira Ay ve Mars üzerinden 150′lik açılar alıyor. Yani Yaratan’ın parmağı Pluto’nun üzerinde!
PLUTO Neyi Temsil Ediyor? Öncelikle hükümran bir tavra işaret ediyor elbette… Rica etmek yerine emreden, hayır sözcüğünü, bahaneyi, itirazı kabul etmeyen ve ne olursa olsun sözünü dinleten bir duruşu temsil ediyor. Ama Oğlak Burcu’nda ki RETRO konumu, eski iktidar anlayışının, eski sistemlerin, eski yönetim yapılarının ve bunun için kullanılan araçların yıkıma uğrayacağına da işaret ediyor. Akrep’teki Satürn ile yaptığı karşılıklı ağırlama da bu söylemi güçlendiriyor. Zaten hepimiz de farkındayız; hayatlarımızda GÜÇ İŞARETİ olarak gördüğümüz hemen her şeye olan mesafemiz ve bakış açımız değişiyor. Kimimiz gücün bedelini ödemekten yorulduk… Kimimiz güç verdiğini sandığımız şeylerin aslında gücümüzü ve yaşama arzumuzu tükettiğini fark ettik… Kimimiz de aslında gücün içimizde olduğunu, kaybetmekten korktuklarımızı salıvererek, yeni başlangıçların verdiği taze bir güçle dolduğumuzu hayret ve mutlulukla gördük… Kimimiz de bütün bunları görmeye, anlamaya direndik ve hala acı içinde kıvranıyoruz :)

Aslında PLUTO – SATÜRN işbirliği bize HIRS’ın kendi içinde yıkıcı bir nitelik taşıdığını… hırsla saldıranın, kendi sonunu hazırlayan geri dönülmez bir yola girmiş olacağını ve bunu duvara toslayana kadar fark etmeyeceğini söylüyor! Yalan da değil; Ne duvarlar gördü kalkık burunlarımız, ne dipler gördü kalkık popolarımız kaç aylardır :)))

Bu aralar gökyüzü birkaç ”kendine kurban olup kurda dönmüş kuzuyu” daha kurtarmak için atağa kalkmış durumda! Pluto Uranüs karesi akla gelmeyecek, rüyada görülse ”yok lan rüya herhalde” denilip inanılmayacak şeyleri yaşatıyor bize… Ezberimiz bozuluyor…

Ama, olana bitene eski gözlüklerimizle bakarsak, göreceğimiz yine aynı kabus olur! Bizim kafamız hep İSTEDİĞİMİZ SONUCU ELDE ETMEK üzerine çalışır… Eh, rahmetli Cem Karaca’nın Namus Belası’nda söylediği gibi ”hep bir hallı Turhallı” olduğumuza göre, karşıt bellediklerimizin de öyle!

İşte o sonuç elde etmek gayreti, bugün de pek yüksek olacak…

Aslan’daki kurumlu ve küstah ay ile İkizler’deki maksadını aşıp bendinden taşmaya meraklı Mars, Pluto’ya baskı yapacaklar… Gökler soracak bize; ”Biri sana YOH dedi! Koy sen ne diyeceksin?” … Burada Martin Luther King’i hatırlamamak ne mümkün; ” NE KADAR ADAM OLDUĞUMUZ, ALIŞTIĞIMIZ, RAHAT ETTİĞİMİZ KOŞULLARDA DEĞİL, BİZE MEYDAN OKUYAN VE ÇATIŞMACI KOŞULLARDA BELLİ OLUR”

İstediğini elde edemeyince, ADAMLIK’tan çıkanın HAK’kı kalmaz… Bu davasında haklı olan ve ezilen için de böyledir… Gücü elinde tutan ve ne yapsa haklı olan için de…

O yüzden bugün HAK’kımıza yaraşan şekilde davranalım… Zira gökler eski güç ve iktidar kurma biçimlerini biraz tiye alacak :)

Eski güç ve iktidar anlayışına birkaç örnek vermeden de geçmemek lazım… Buyurun birbirinden çok farklı birkaç ifade size;

- Ya benimsin ya toprağın!

- Vurun kahpeye!

- Cesedimi çiğnemeden sana geçit yok!

- Sizi tarihten sileceğiz!

- Tek Yol Devrim!

- Ya Sev Ya Terk Et!

Bu ifadelerin hepsi, farklı entellektüel seviyelerin ve dünya görüşlerinin ürünü olsa da, aslında aynı çatışmacı ve ”ya benim dediğim olacak ya alayınızı ve kendimi yakacağım” diyen kafanın ürünüdür… Bunlar, kendine güvenmeyi, zaman içinde gönlünü bozmadan ve duruşunu değiştirmeden beklemeyi… Ölmeden öldürmeden, sadece sözünü söylemeyi ve mesajını iletmiş olduğu için ne kaygı ne pişmanlık duymamayı, sonuca varmayı ise zamanın bilge ellerine bırakmayı BİLMEYEN, zihniyetin ürünüdür…

TEK YOL İLLA Kİ DEVRİMDİR :) Ama devrimin tarifi topun karşısına top, tüfeğin karşısına tüfek, onun olmadığı yerde molotof, olmadı taş ile çıkmak değildir her zaman… Devrimin tarifi ağzından köpükler saçana kaygısızca bakıp bir espri patlatmak ve bir kahkaha savurmak, silahla gelenin namlusuna çiçek takmak, belki bunu yaparken iki yumruk yemek, ama bunun en KARŞI KONULMAZ karşılığının üç yumruk değil, kalpteki temiz niyeti ve dirayeti bozmamak olduğunu bilmektir!

STAR WARS’un ünlü bilgesi YODA şöyle der: ”Büyük Savaşçı mı… Savaşarak büyük olanı hiç görmedim!”

En büyük savaş İÇ BARIŞ’ı bozmamak için verilendir zira… Sahip olduğumuz tek güvenlik, ÖZE GÜVEN’dir… Karşı olduklarımıza en büyük meydan okuma ONLAR GİBİ OLMAMAK’tır… Korkuya yenilmemek, boş ve yenik çıkılacağı belli olan çatışmalarla telef olmak yerine ayakta ve temiz kalmak, sözümüzü söylemekle yetinmek ama sonuç için hırslanmamak, umudu yüksek tutmak ve uygun olan zamanda uygun olan davranışı mutlaka yapmaktır! Geri çekilmenin zerafeti, geri çekilenin gücünü ve kararlılığını gösterir…

Bugün Kuzey ve Güney Ay Düğümleri, Merkür-Venüs Kavuşumu ve Pluto arasında da bir mistik dörtgen var. GÜVENLİK ve GÜÇ tanımları, bir daha eskisi gibi olmayacak! Artık bağırana güçsüz, gülene güçlü… Çok konuşana akılsız, yerinde konuşana bilge… Güveni ve huzuru için kaygıya düşünce edepsizlik yapana edepsiz, çevresine güven ve huzur yayana İNSAN denilecek!

Ölümüne vuruşlar, dibi buluşlar, dayatmalar, duruşumuzla eğitmeye değil saldırarak yok etmeye dayalı planlar, umudu olmayanların işidir! Oysa biz daha nice güzel çocuk yetiştireceğiz bu dünyaya ve onları bizim aklımızın almayacağı bir bilgelikle yaşasınlar ve dünyayı değiştirsinler diye doğan güne salacağız… Bunun için de, evde, işte, sokakta, meydanda, ama önce gönülde UMUDU YÜKSEK TUTALIM :)

Sözün bittiği yer müziktir… Sunmayayım sürpriz olsun :)


Hiç yorum yok: