29 Ekim 2013 Salı

TÜRKİYE CUMHURİYETİ’nin Astrolojik Nüvesi Hakkında



SEA HORSE BY TASCO VASKOVSKY

”Dörtnala gelip uzak Asya’dan Akdeniz‘e bir kısrak başı gibi uzanan

Bu memleket bizim.

İpek bir halıya benzeyen toprak, bu cehennem, bu cennet bizim.

Yok edin insanın insana kulluğunu,

Bu davet bizim…

Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine,

Bu hasret bizim!”

NAZIM HİKMET


Bu yazıya başlarken, öncelikle HİÇBİR POLİTİK kaygım olmadığını, samimiyetle ifade etmem gerekir! Zira ben Antik Çin’in strateji uzmanları tarafından pek güzel tariflendiği üzere insanların en iyi BÖLÜNEREK yönetildiklerine ve POLİTİKA’nın insanları ayrıştırmak ve yönetmek için kullanılan en iyi araç olduğuna gönülden inanıyorum… Ben, YARATAN’dan ötürü yaratılanı sevmek gerektiğine gönülden inanan ve hepimizin omuz omuza, gönül gönüle olmasından daha büyük bir hayır düşünemeyen, Kendi Halinde Bir Yıldız Gözlemcisi’yim :)
Ama severim ŞAİR’in pek güzel söylediği üzere ”BİR KISRAK BAŞI GİBİ AKDENİZ’e UZANAN” bu güzel ülkeyi… Acısıyla tatlısıyla, hüznüyle kaygısıyla, dramıyla mizahıyla ve en çok da olmazı oldurmasıyla, zamanı durdurmasıyla, bir sözün bin gönülü doldurup dünyayı tersine döndürmesiyle severim…

29 Ekim 1923 tarihinde, saat 20:30 itibariyle, Ankara‘da doğmuştur, bu sevgili çocuk… Akrep, Yükselen Yengeç’tir ama haritada Terazi ve Balık nitelikleri de güçlüdür. Nitelikler itibariyle, Ateş’i pek zayıf, Toprak’ı tamamen kayıp, Hava’sı güçlü, Su’yu ise fazlasıyla gürdür… YANİ;

Dişidir nüvesi, sarıp sarmalayıcı, koruyucudur! İnsanları geleneklerine bağlıdır. AİLE olma bilinçleri ve vatan aşkları yüksektir. Ama biraz da naif ve çocuksudur doğası… Ateşi ve Toprak’ı yetersiz kaldığından insanların gündelik akış içinde kendi inisiyatifleri ile disiplin kurma becerileri zayıftır. Uzun uzadıya planlardan ziyade AN’lık çıkışlara ve oldu bittilere eğilimli ve duygusal açıdan dolduruşa gelmeye çok müsait bir ruh hali hakimdir. AKIŞ’a bırakılır bütün dertler tasalar… Herşey yumurta kapıya gelince ve kaçınılmaz olunca yapılır. Bu nedenle daima güçlü bir LİDERLİK tarafından yönlendirilme ve BİR BİLEN’e güven duyma ihtiyacı yüksektir.

Yoğun SU etkisinin getirdiği aşırı duygusallığın yanı sıra, üçüncü ev yöneticisi olan ve haritadaki temel karakteristiği ortaya koyan Güneş, beşinci evdedir. Yani sözde ve tavırda CÜRETKAR olmak önemlidir! Gösterişli ve dramatik bir tavırla ifade edilmelidir her şey. Davranışlar bir öne çıkma gayreti, bir meydan okuma, bir iddia içermelidir. Hatta Güneş’in yerleştiği Akrep burcunun modern yöneticisi Pluto Yükselen ile kavuştuğu için, kendi kuralından başka kurala tahammül göstermeyen, gönlü babacan olsa da kendisi asla yaşlanmayan ve sertliğini kaybetmeyen, ”benim rahat olmadığım yerde herkes hazırolda duracak” tarzı kabadayı hallere bürünen insanlar azcık sevilir. Bu davranış biçimi, ”Deli Kadir, Kara Murat, Ustura Kemal” gibi sanal kişiliklerde de vücut bulan, tanıdık bir rol modelidir :)

Gelgelelim Güneş Burcu olan Akrep’in klasik yöneticisi olan Mars 4‘üncü evde, yani ülkenin KÖK’ünde ve Terazi’dedir… Pluto ile de kare açı içindedir. Yani baskılanmış korku ve manipülasyon gayretiyle başlayan bütün hikayeler, aynı ölçüde sert bitiş sahneleriyle son bulur. Türkiye’nin tarihinde birbirinden son derece farklı ideolojiler ve söylemlerle ortaya çıkan ve tepeye oturan – sağcısından solcusuna, askerinden politikacısına – bir çok kesim olmuş, içlerinden daima böyle birileri çıkmış ama bu çıkışlar fazla sivrileştiğinde, aynı şekilde sert karşı karşılıklar bulmuştur. Türkiye’nin nüvesinde, abartmak kadar, abartıyı abartanı kendi içinde eritmek de vardır.

Yükselen yöneticisi olan ve İkizler’in son derecesinde duran AY’ın 12′inci evdeki konumu nedeniyle, kükreyenleri seyretmeyi sevse de, biri üstüne kükredi mi geriye çekilen, vesveseli, aklını somut verilerle değil söylentiyle, dedikoduyla yoran bir yanı da vardır insanının. Kapalı kapılar ardında çok ve bazen de boş konuşulur ama bazen saygıdan, bazen de kaygıdan dolayı bireysel tavırlar alenen ortaya koyulmaz… Her dedikodu dinlenir ama gerçeği bulmak için, uygun zamanda uygun soru sorulmaz!

Zaten AŞİL’in topuğu dediğimiz yeri de tam burasıdır! Sırf bu yüzden, Türkiye‘li olanların KENDİNDEN BAŞKA DÜŞMAN’a ihtiyacı yoktur…

GÖNÜL İNSANLARI’nın ülkesidir… Tam bir 5′inci ev çocuğudur zira :) Terazi’de yar alan Merkür’ü, Satürn’ü ve Akrep’teki Güneş, Venüs, Jüpiter Stelyumu hep beşinci evdedir… Gönlü zengin, sevgisi bereketlidir. Aşkla doğmuş ve her işini aşkla yapan insanların cumhuriyetidir buCumhuriyet! Bir verene bin verenin… gönülden verenin Cumhuriyetidir!

Ama dengesi ADALET’indedir… Adaleti yitirdi mi, enerjisi bozulur! Varlığı bir hassas Terazi’ye konmuştur. Hak yedi mi yaşayamaz… Zira Yaratan onu öyle bir bollukla bezemiştir ki, HAK için varolmak yerine haksızlık etmeye başlandı mı bu Cumhuriyet’te, VARLIK SEBEBİ ihlal edilmiş olur!

HIRS gelince gözü kararır insanlarının da, sonra da hem yüzü hem bahtı kararır…

Canevinin yani 5′inci evinin bolluğundan bellidir farklı ırkları, farklı kültürleri bağrında besleyeceği… Ama bu farklılıklar uyumla ve adaletle yönetilemediği zaman HIR çıkacağı, gönüllerin sefil, adaletin zebil, yolunun kahır olacağı bellidir…

Bir Pluto – Venüs – Uranüs üçgeninden doğmuştur! Yani devrimci, yenilikçi, dönüştürücü, güzelleştirici olmaktır maksadı.

Bir de mistik dörtgen vardır nüvesinde; Uranüs – Güney Düğümü kavuşumu, Kuzey Düğümü, Şans Noktası ve Lilith arasında … Ne vakit kötüye düşse yolu, bir ışıktır çakar göğünde… Bir gönül çıkar nüvesinden, damarlarında akan asil kanı canlandıracak bir ses yükselir. MUCİZE’lerin Cumhuriyetidir! Ama bunun daim olabilmesi için Kuzey Düğümü’nün çektiği yere gitmelidir…

9′uncu evdeki Güney Düğümü Balıkta ve Uranüsle kavuşurken, Başaktadır Kuzey Düğümü… İlahi bir ışımanın tesiri ile, SÖZ’ün vücut bulması ile gelmiştir dünyaya… Bekası ise SÖZ’ü somut gerçekliğe dönüştürmekte, tıpkı 5′inci evde Satürnle kavuşan Merkür gibi İlahi Adaletin Vesilesi olmakta, hizmet etmekte, varlığı ile TEK olana şehadet etmektedir!

Yaratan’ın sevdiği, el verdiği, yol verdiği ve ahdinden şaşmadıkça koruduğu bu Cumhuriyet VAR OLSUN!

TÜRKİYE’nin insanı sanat-severdir ve dili gönül dilidir… Bu nedenle sanatçısı da boldur. Ama BİR AŞIK vardır ki, O’nun eserleri bu toprağın ÖZ’ünün vücut bulmuş halidir… AŞIK VEYSEL’den Güzelliğin On Para Etmez’i Cengiz Özkan & Yavuz Bingöl ikilisi söylemiş… üstelik ”Bir Kökten Uzamış Sarmaşık Gibi” diye bir de güzel uzun havaya bağlamışlar! Gerçekten de SEVİLENE değer katan SEVEN’in gönlünün güzelliği değil midir? Gönüllerimizi aynı kökten çıkmış bir sarmaşık gibi bağlayalım birbirine ve her daim ferah ve aydınlık tutalım… tutalım ki, ferah ve aydınlık olsun SEVDİĞİMİZ ÜLKE’nin geleceği :)

http://www.youtube.com/watch?v=4RB9VjenvII

2 yorum:

Unknown dedi ki...

Ruhunuza saglik. Vatanimizi, millettimizi Yaradan dan oturu seven bizlere ne guzel anlatmissiniz bizi ;)

Adsız dedi ki...

Çok güzel bir yazı olmuş Juno her zamanki gibi sende gönülden yazmışsın belli.