15 Nisan 2013 Pazartesi

Burçlar Hakkında ”Sivri, Hınzır & Cüretkar” Yorumlar … Gölgemize Ayna Tutanlar Serisi – 2



Mona Lisa ''Manga Style'' by NISAI
Mona Lisa ”Manga Style” by NISAI


Bizim en sert ve sivri yanlarımızı ortaya çıkartan ve tam bir nefis tesviyesine dönüşen ilişkiler, gölge kişiliklerimize ayna tutanlarla, girdiğimiz yakınlıklardır! İşte sivri, hınzır ve cüretkar bir dille GÖLGEMİZE AYNA TUTANLAR …

Oldukça detaylı yorumlar olduğu için üç bölümlük bir seri halinde yazıcam. Her burç kendisinin dahil olduğu İKİ ADET yorum bulacaktır. ATLAMAYIN :) Ayrıca yükselen burcunuzu okumayı da unutmayın!

2. bölümde Aslan-Oğlak, Başak-Kova, Terazi-Balık, Akrep-Koç ikilileri yer alıyor

ASLAN – OĞLAK: Aslanlar şu yeryüzünde kiminle aynı ortamda bulunmak istemezsin deseler hiç düşünmeden Oğlak derler! Aslan düşmeyecek bir kalenin efendisi gibi yaşamak ve ufukta parlayan güneşe bile ”yapılacaklar listesi” vermek ister. Hayatını rahat hakimiyet kuracağı bir sisteme oturtur. Etrafında da hayatı kolaylaştıran bir ilişki ağı oluşturur. Bu ilişkileri hem cazibesi hem de cömertliği sayesinde pek keyifle çeker çevirir. Güvenli, mağrur ve memnundur :) Yine de bazen işler istendiği kadar iyi gitmez! İşte öyle bir kriz anında sahneye soldan Oğlak girer. Sorunları hızla ve basitçe çözümlerken, Aslan’ın büyük dertlerine de, çocuk oyuncağı muamelesi yapar gibidir. Haşmetmeap’ın önceliklerini dikkate almaz. Bazı ”doğal” isteklerine ne gerek var diye itiraz eder. Kimseden akıl ve yardım almaya ihtiyacı yokmuş gibi başına buyruk ve rahat davranır. Aslında Aslan’a bu kadar da zıt gitmemesi gerektiğini pekala bilmektedir. Ama Aslan’ın işi bilen sen olsan da tahtın sahibi benim der gibi üstten alması ve kendisine tabasından biri gibi davranması Oğlak’ı çileden çıkartmaktadır! Ayrıca etraftakiler de sorunu çözen kendisi olmasına rağmen, hala Aslan’ın ağzını içine bakmaktadırlar :))) Oğlak, her zamanki gibi yalnız kalmış, takdir edilmemiş, SEVİLMEMİŞ … neredeyse çok bildiği için kabahatli olmuştur. Bu minvalde Aslan kendini oyuncağı elinden alınmış bir çocuk gibi huysuz ve hırçın hissetmekte, böyle hissettiği için daha da beter sinirlenmektedir :))) Bu iki cambazın bir ipte oynaması neredeyse imkansızdır! Aslan ile Oğlak’ın birbirlerine ayna tutmalarını sağlayan özellikleri, ikisinin de durumun kontrolünü kaybedince, kendilerine olan güvenlerini de kaybetmeleridir. Aslan Oğlak’la yaşadıklarından, konuma değil duruma sahip çıkanın, yetkiye de doğal olarak sahip olduğunu ve buna direnmenin saçma olduğunu öğrenmelidir. Oğlak ise, ilişki yönetimi yapamayan bir insanın bir krizi yönetirken başka krizlere neden olacağını, bu yüzden de kimsenin ona gitme kal demeyeceğini… Ve her ikisi de iktidarın uğrunda mücadele edilecek bir ayrıcalık değil, özenle yerine getirilmesi gereken bir sorumluluk olduğunu!

BAŞAK – KOVA: Başak’ın içinde bir TOPLUM MÜHENDİSİ vardır :) Başaklar, girdikleri her ortamdaki eksik, gedik, sorunlu ve riskli bileşenleri saptamak ve bunları açık birer kayba dönüşmeden kontrol altına almak isterler! Bu nedenle de mutlaka bir takım önerilerde bulunur ve insanları alışkanlıklarını dönüştürmeye zorlarlar. Ancak Başak’ın odağı var-olanı iyileştirmek ve düzen içinde bir değişim başlatmaktır. Sil baştan devrim yapmak deyince Başak bi durur… Ama KOVA DURMAZ :))) Başak’ı bir konuyu gündeme getirdiğine pişman edecek tek insan Kova’dır. Zira Kova bir meseleyi ele aldığı zaman olay ”verili koşullar içinde yapılabilecekler”den çıkar, ”Tanrı bizi baştan yaratmayacağına göre biz kolları sıvayalım”a dönüşür. Başak’ın en sinir olduğu şey kendisinin başlattığı bir inisiyatifin çığrından çıkmasıdır! Kova devreye girer planlarını altüst eder, hayalini elinden alıp kabusa çevirir. Başak sinir krizinin eşiğindedir. İşbirliği yapmayı şiddetle reddederek, kendini rezil etsin diye meydanı Kova’ya bırakır ;) Ne var ki; düzeni bilen Başak olduğu için ikide bir gelinip ona bir şey sorulacak hatta külliyen karşı olduğu işlerin angaryası ondan istenecektir. HIIRRRR :)))) Daha beteri Kova bir aşamada ”olmuyooorrr hiç birşey benim istediğim gibi olmuyyoorrr!!!” deyip dahi profesör krizi geçirecek ve ortalığı toparlasın diye bir takım ricacılar Başak’a gelecektir! Kova da burnunu sürtüp gelse ya…Yoook o bir kenarda yine o çok bilmiş ve kaknem Başak’ın haklı çıkmasına kızmaktadır :))) Başak ve Kova’nın birbirlerine ayna tutmalarını sağlayan özellikleri, insanlık namına kalkıştıkları işleri kişisel iktidar meselesine dönüştürme eğilimleridir. Her ikisi de temelde iyi niyetli ve fedakarca çalışmaya yatkın insanlardır. Ama işlerine karışılmasından nefret ettikleri gibi, eksik kaldıkları yerde yardım istemekte de zorlanırlar. Başak, Kova ile birlikteliğinde, yapılabilecek işleri kendi hayal ve yetenekleri ile sınırlamanın bencilce olduğunu, yetenekleri ile bir başkasının hayalinin olmazlarını tıraşlamak ve olurlarını kolaylaştırmaktan kaçınmaması gerektiğini öğrenmelidir. Kova ise Başakla birlikteliğinde, insanlar için bir şey yapıyorsa insanların işbirliğine ihtiyacı olduğunu, gerekli destekler alınmadan ve Sezar’ın hakkı Sezar’a verilip ukalalık ve küstahlığa bir sınır konulmadan, en mükemmel projenin bile suya düşeceğini öğrenmelidir. Ve her ikisi de EGO ile HİZMET’in yanyana gelmeyeceğini… Dünya da ÜTOPYA ve SAĞDUYU’nun yüzyıllar boyunca yan yana gelmeyi reddetmesi yüzünden bu halde değil midir?

TERAZİ – BALIK: Terazi duru bir ifadeyle karşınızda oturur :) Oysa içinde sallanan kefeler vardır! Bir kefede saf mantık ve keskin bir dikkat, diğer kefede ise kendini hayatın akışına salıp hiiççç birşeyi dert etmeden yaşamak arzusu :))) Kefelerin dengesi fazla bozulduğunda ise tam bir panik yaşanır. O zaman Terazi kendini okyanusa salınmış minik, çaresiz bir balık gibi hisseder. Balıklar sonsuz ve belirsiz bir suyun içinde yüzmekte fakat Terazi böyle bir durumla baş etmeyi bilmemektedir! Evet Terazi’nin en sinir olduğu insanlar NORMAL birinin sinir krizi geçireceği ya da son derece endişeli olup pür dikkat kesileceği durumlarda dahi gevşek gevşek kuyruk vurarak ortada salınan Balıklardır. Terazi Balık’ı az sonra çarpacağından emin olduğu bir duvara doğru sersem sersem giderken hayretle izler… Ve Balık onun göremediği bir aralıktan süzülüp öbür tarafa geçer ya da hafifçe çarpıp pardon der ve basitçe döner geri gelir. Yüzünde hala aynı gülümseme vardır. Sarsılan sadece Terazidir :))) Ya da bir gün Balık hüngür sümük ağlar!!! Orta yerde öylece sersefil!!! Terazinin aklı almaz… O kendi içindeki dalgalanmaları böylesine zorlukla zaptedip, zerafet ve asaletini bozmadan davranmaya çalışırken, o küçük sersem Balığın kendini bu kadar salıvermesi kabul edilemeyecek bir şeydir! Terazi Balık’a çantasından çıkarttığı kağıt mendil paketinden bir tane mendil uzatır. Kendi de mendil de mis gibi kokmaktadır. Balık ağlamaktan şişmiş gözlerini kırpıştırarak bu zarif insana bakar. Mendili alır burnunu siler. Asla bu kadar iyi görünemediğini düşünerek iç geçirir. Terazi ”Kendinizi toplayınız! Komik oluyorsunuz…” diyerek mendil paketini bırakır ve sırtını dönüp gider. Balık ne kadar üzgün olduğunu unutup, Terazinin arkasından ”Hadi ordan uyuz şey, sanki sen hiç kendini kaybetmiyor musun!” diye dil çıkartır. Ama mendil paketini de bir kenara itip susar. Terazi ile Balık’ın birbirlerine ayna tutmalarını sağlayan özellikleri, değer verdikleri bir şeyi kaybettikleri zaman, kendilerini de kaybetmeleridir. Terazi Balık’tan bazı çözümsüz görünen durumlarda paniğe kapılmak yerine kendini akışa bırakmanın ve sisteme güvenmenin en zarif tavır ve en bilgece tutum olduğunu, ayrıca arada bir komik duruma düşmenin kimseyi öldürmeyeceğini öğrenmelidir. Balık ise Terazi’den içinde fırtına var diye dünyanın battığını zannetmemeyi ve herşeye rağmen sorumluluk duygunu ve kontrolünü yitirmemeyi…

AKREP – KOÇ: Nasıl ki Terazi ve Boğa Venüs’ün ikiz kızları ise, Akrep ve Koç da Mars’ın ikiz oğullarıdır. İkizler aynı kökten gelmelerine ve eş kaygılar taşımalarına karşın, davranış modeli olarak farklı kutuplara çekilmeleriyle bilinirler… İşte Akrep-Koç ikilisinin de durumu aynen böyledir. Akrep güçlü olmak ve bulunduğu ortama hükmetmek ister… Koç da öyle! Bu iki düşman kardeş aynı meydane çıktıkları zaman toz duman birbirine karışır :) Akrep’in Koç’ta tahammül edemediği özellik, onun ben doğal bir liderim, bun tartışmamıza bile gerek yok der gibi davranmasıdır. Oysa, Akrep süreci izlemekte ve pervasız Koç’un ayağının ne zaman burkulacağını, lafını ne zaman yutmak zorunda kalacağını pekala görmektedir. Yine de Koç ”Haydi Arkadaşlar!” dediğinde, kitle onu izler :))) Akrep’e düşen bir iki kulağa bir iki laf fısıldayıp, olacakları haber vermektir. Laf Koç’un kulağına da gider. Ve Koç elbette omuz silker :) Akrep’in ne kıskançlığı, ne korkaklığı kalır… Ne var ki, Akrep’in dediği olur. Koç düşer ve herkes Akrep’in bunu zaten söylemiş olduğunu konuşur. Akrep üstünlüğünü kanıtladığından emindir. Ama bir sonraki kapışmada, Koç yine saygısız ve kaygısız, Akrep yine hırslı ve alaycı ve kitle yine Koç’tan yana ve Akrep’in sözlerine sağırdır! Koç ve Akrep’in birbirlerine ayna tutmalarını sağlayan özellik, ikisinin de eksiklerini kabul edemeyen ve uzlaşmak yerine çatışmayı tırmandıran insanlar olmalarıdır. Akrep’in Koç’la ilişkisinde, hayata yön vermenin ve liderlik etmenin insanlara güven ve şevk verebilmekle ilgili olduğunu öğrenmelidir. Bazen lideri yönlendiren olmak, daha anlamlıdır. Ama bunun için aklı veren olsan da bir adım geride durmak, nabza göre şerbet vermek ve birine omuz vermenin ezilmekle eş anlamlı olmadığını fark etmek gerekir. Yönetmek bir sanatsa, bunu bilip de yapamamak beceriksizlik değil midir :))) Koç ise Akreple ilişkisinde, insanın en güçlü yanının aynı zamanda en zayıf noktası olduğunu öğrenmelidir. Fazla atak ve fazla iddialı olmak, bazen fazla aceleci, düşüncesiz ve olası hatalara kör olmayı da beraberinde getirir. O zaman sana akıl verebilecek olanlardan destek almak, gücü azaltan ya da iktidarı yıkan bir şey değil, aksine iyi bir lider olmanın ön koşuludur. MARS bize hayatta kalmamız ve her durumda gücümüzü korumamız için yardım eder ama başkalarını yok etmeye soyunduğumuz zaman güçlü değil, zalim oluruz.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Ayyyy Junoo naptın sen... Ayrıldığım nişanlım Aslan burcuydu. Bende yükseleni oğlak olan bi yengeçcikim. Vehasıl çocuk boşuna aynana bak aynana bak diye bağrıp durmamış :P

JUNO ASTROLOJİK DANIŞMANLIK dedi ki...

Vay Başıma Gelenler :))) her zamanki gibi beni koparttın :))) Kocaman Sevgiler!