İnsan dünyaya yalnız gelmiştir. Hayatındaki tüm önemli kavşaklarda da yalnız olacak – daha doğrusu kendisi arzu ettiği takdirde ona uzanan Rabbin eli ve buna vesile olan insan ve olaylar dışında – umduğu ya da alıştığı yerlerden destek alamayacaktır. Bu, büyümenin ve kendi sorumluluğunu almanın baş kuralıdır. Karar alma ve yön belirleme sorumluluğunu başkalarının sırtına yüklediğimiz, ya da - hayır demeyi bilmediğimiz, başka türlüsünü beceremeyeceğimizi sandığımız için -birilerinin bizi çekip çevirmesine izin verdiğimiz sürece, gelişmemizi desteklemeyen bir akışa kapılır gideriz. Ama hayat buna izin vermeyecek ve güvendiğimiz, sırtımızı dayadığımız, sonsuz kaynağa sahip olduğunu ve bizi daima destekleyeceğini zannetiğimiz insanlardan dolayı ummadığımız sorunlar yaşatarak, direksiyonu elimize almayı öğretmeye çalışacaktır. Dolayısıyla, Kuzey Düğümü Koç’ta ya da birinci evde olan bir insan daima engellere rağmen yapmayı göze almak ve birilerini karşısına almak ya da memnun edememek pahasına kendi doğrularını uygulamayı öğrenmek durumunda kalacaktır.
Koç Kuzey Düğümü’nün öğreneceği bir başka ders, yardım etmek ya da destek vermenin sebep ve sınırlarını iyi belirlemektir! Vazgeçilmez olmak için yardım ediyorsak, bu son tahlilde ne bize ne de karşımızdakine hayır getirmeyecektir. Biz yapılması gerekenin bu olduğuna ve yapması gereken kişinin biz olduğumuza emin olduğumuz şeyleri yapmalı, bunun için de ekstra bir bedel belirlememeliyiz… Ayrıca başkasının yerine yaptığımız şeylerin onu güçlendirmediğini, bir süre sonra bağımlılık ilişkilerinin her iki tarafını da kanatlarının gelişmesine mani olduğunu asla unutmamalıyız. Ayrıca bize yönelik isteklerin de haddi aştığını gördüğümüz yerde, uyumu bozmamak ya da bazı çıkarlarımızı gözden çıkartamamak adına susmak ve istenileni yapmaya devam etmek de, ne kendimiz ne karşımızdaki adına iyilik getiren bir tavırdır. DURMAK ve DURDURMAK gereken sınırı bilmesi gereken biziz. Başkasının koyduğu sınırlara göre davranırsak, hem kendimize saygımızı yitirir, hem de karşımızdaki kişinin yoluna saygı göstermemiş oluruz…
Bir diğer konu da, yargı ve beklentileri dengelemek gereğidir! Başkalarının yargılarını dikkate almayı ama en önde tutmamayı, karşımıza çıkan kişilerin davranışlarına da yargıyla ya da beklentiyle yaklaşmamayı öğrenmek, bu Kuzey Düğümüyle doğmuş kişinin atlaması gereken önemli bir basamaktır. Her insan kendi seçimleri doğrultusunda yaşar ve sonuçlar alır. Karşımızdakilerin seçimleri son tahlilde onların kendi doğruları ve ”görebildikleri” çıkarları paralelinde gerçekleşecektir. Onların hayatını onlar adına değerlendirip düzeltmeye çalışmak boş bir çabadır. Onları bizim tercihlerimiz doğrultusunda davranmak için manipule etmeye çalışmak da öyle… Uyuşmayan insanlar yollarını ayırır ya da mesafelerini birbirlerinin yoluna müdahale etmeyecek şekilde ayarlar! Aslolan İLİŞKİ’nin biçimi değildir. İlişkiler için en iyi olan, onları ilk haliyle korumak değildir. Bizim kendimiz için hayal ettiğimiz ilişki biçimi ya da yaşama koşullarını BİRİLERİ’nin yerine getirmesini beklemek ve yanyana geldiğimiz kişiler ile birbirimizin gölgesinde kalacağımız hayatları sürdürmeye çalışmak, bizi hiç bir yere çıkartmayacaktır. Kendimizi sevmek ve kendimize güvenmek birilerinin bize hediye edebileceği birşey değildir. Ama kendimize verdiğimiz en büyük hediye bu olabilir ;)
Benim hediyem ise her zamanki gibi müzik :)
I WILL SURVIVE … Gloria Gaynor‘ın parçasını IN & OUT’dan muhteşem bir sahne eşliğinde sunuyorum! Yeterince ERKEK olmadığı konusunda eleştiriler alan kahramanımız, ERKEKLİK dersleri veren bir eğitim serisini izlemeye başlar… Kendisi olmaya cesaret etmek üzerine bir hayat dersine uyar gibi geldi :)
http://www.youtube.com/watch?v=yBPm2Xom_y4
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder