13 Nisan 2012 Cuma

13 NİSAN - Ha Gayret! Bir Haftacık Bişey Kaldı...

Bugün 13 Nisan 2012 Perşembe... Bu cümleye, ''Demirbank İyi Günler Diler'' diye devam eden bir radyo reklamı vardı ben küçükken. Adına bakılırsa, demir gibi bankaydı ama onun bile ömrü doldu! Dolayısıyla, şu önümüzdeki bir hafta da geçer mi geçer ;)

Bugün Mars nihayet retro halinden kurtuluyor. Bu bize kararsız ve isteksiz yaşam temposundan kısmen de olsa çıkmak için bir kapı açacak. Ama yön seçmek konusunda sıkıntı oluşturan Neptün karşıtlığı devam ediyor. Bize yaşam enerjisi ve varlık bilinci veren Güneş, hala retro olan ve karşısına aldığı gezegenlerin ritmini de düşürmeyi seven Satürn ile 180 derecelik açıya girmeye hazırlanıyor... Merkür, o şen şakrak ve dinamik kıvamını tam olarak bulamadığı Balık'ta yolculuğunu sürdürüyor. Ay, Oğlak'tan çıkıp önce nisbeten daha tarafsız ama biraz da duyarsız olan Kova'ya ardından da, salya sümük herşeyi dert etmeye meraklı Balık'a giriyor... Demem o ki; önümüzdeki bir haftayı da, kısmen zorlanarak geçirmemiz mümkün.

Bu aralar fiziksel gücünüzün az, bağışıklık sisteminizin nispeten düşük olduğunu hisedebilir ve ateşli hastalıklara daha kolay yakalanabilirsiniz. Ay ve Merkür, Satürn karşısında canlılığı azalan Güneş'i yeterince desteklemedikleri için, depresif ruh halleri ve inişli çıkışlı duygu durumları da günlük rutininizin bir parçası olabilir...  Bu süreçten en fazla nasibini alanlar da, öncü burçlar olan Oğlak, Yengeç, Koç ve Terazi'dir.

''İlerde bir ışık var ama tünel çıkışı mı, üstüme gelen tren mi bilemiyorum! Hem zaten trense de kıpırdayacak halim yok...'' diyenleri duyar gibiyim :))) Ama ışık konusunda yanılmıyorsunuz. Tünelin ucunu görmek için 21 Nisan'ı bekleyin!

Bırakın Güneş ve Ay cömert Boğa'ya girsin... Merkür, Koç'a geri dönüp Uranüs'le kucaklaşarak ne zamandır kaybettiği kıvraklığını kuşansın, hatta coşsun. O zaman bu halinizi düşünmeye bile fırsat bulamayacaksınız. Gönlünüzün kuşu, şakımaya başlayacak!

Bu bir haftayı vitamin alarak, gökte tatlı tatlı parlayan güneşte, laleler, sümbüller ve nergislerle süslü yollarda yürüyüş yapıp, mızmızlanan bedeninizi ve içe dönmek isteyen kalbinizi şifalandırarak, sizi endişelendiren konularda olumsuz senaryolar yazmak yerine, hayatın daima bir bildiği olduğunu ve bütün suların akıp yolu bulduklarını kendinize hatırlatarak geçirin. Güneşin altında herşeyin bir vakti vardır. Zamanın kalitesi bunu desteklemediğinde, ne aşktan, ne işten fazla randıman alamazsınız.

Ama böyle zamanlarda bile sizi yalnız bırakmayan şey, içinizdeki sestir; ''Çocuğum, ben seni çok ama çok seviyorum. Korkma, sadece yürü!'' diyen o güzel ses...

O Zaman Güzellik Ola!

Dileyenler yürüyüşe çıktıklarında, Oblivion'un ılık Creme Brule tadındaki Chee Yun yorumunu da dinleyebilirler...






Hiç yorum yok: